TIR şoförünün sesi telefonda titriyordu.

“Garip bir şey oldu... Kasadaki prefabrik kabinin çatısı kaydı... Altından dronlar çıktı...” 

Karşıdaki adam bir an durdu. Sonra küfretti.  

“Saçmalama... Ne dronu?” 

Oysa ikisi de aynı gerçeğin şokunu yaşıyordu. O TIR’ın kasasında sıradan bir yük değil, modern savaş tarihinin en cesur tuzaklarından biri vardı.

Bu hikaye bir film değil. James Bond senaryosu hiç değil. The Wall Street Journal’ın aylar süren araştırmayla ulaştığı, Ukrayna istihbaratının Rusya’nın kalbine soktuğu gerçek bir operasyon. Adı “Örümcek Ağı.” 

★★★

Operasyonun fikri, bir çaresizlik anında doğdu. Zelenski’nin masasının üzeri haritalarla doluydu. Rus bombardıman uçakları Ukrayna şehirlerini vuruyor, füzeler hava savunmasının ulaşamayacağı mesafelerden ateşleniyordu. Ukrayna’nın ne yeterli savunma füzesi vardı ne de bekleyecek vakti. 

Zelenski, Ulusal Güvenlik Servisi Başkanı Vasyl Maliuk’a “Bu uçakları yerde vurmamız lazım” dedi.

İlk planlar yetersizdi. Sınırdan sızdırılacak birkaç dronla bir iki uçağı vurmak, sembolik bir başarıdan öteye geçmeyecekti. Maliuk’un ekibi daha büyüğünü düşünmeye başladı. Göze görünmeyecek, sıradan, sokakta kimsenin dönüp bakmayacağı bir Truva Atı gerekiyordu. 

Ve o Truva Atı, prefabrik kulübeler oldu. 

Dışarıdan bakıldığında işçilerin konakladığı sıradan kabinler... Oysa içlerinde güneş panelleri, uzaktan komutla açılan çatı sistemleri, bataryalar, iletişim modülleri ve her bir kabinde 25 kadar saldırı dronu vardı. Toplamda 100’ün üzerinde ölüm makinesi, sivil nakliyatın içine gizlenmişti.

Dronlar küçük, sessiz ve akıllıydı. Yakıt depolarını alevlendirecek özel patlayıcılar taşıyorlardı. Hedefe kadar otonom uçuyor, son aşamada Kiev’den görüntüyle kontrol ediliyorlardı. 

★★★

Ama bu teknoloji tek başına yetmezdi. Operasyonun kalbine insan da gerekiyordu.

İşte tam burada Artem ve eşi Kateryna sahneye çıktı.

Biri eski DJ... Diğeri dövme sanatçısı... Yıllar önce Kiev’deki protestolara katılmış, sonra hayatın onları sürüklediği yerden Rusya’ya gitmiş sıradan bir çift gibi görünüyorlardı. Ural Dağları eteklerinde Çelyabinsk’te depo tuttular. Nakliye şirketi kurdular. TIR’lar satın aldılar. Şoförler işe aldılar. Kimse şüphelenmedi. Çünkü her şey tam da böyle görünmeliydi. 

Aylar boyunca depoda metal, kablo, güneş paneli, pervane sesi eksik olmadı. 150’ye yakın dron parça parça monte edildi. Kabinlerin biri defalarca sökülüp yeniden takıldı. Çatı raylara tam oturmayınca tekrar söktüler. 

Sonunda her şey hazırdı. 

Hedef, Rusya’nın 4 farklı hava üssü. Menzil; binlerce kilometrelik nakliye hattı. Zamansa mayıs sonu olarak belirlendi. 

★★★

Ve sonra o çatlak an yaşandı. 

Bir TIR yolda ilerlerken kabinin çatısı kaydı. Şoför fark etti. Panikledi. Telefon açtı. O an bir kelime, bir fazla cümle her şeyi bitirebilirdi. Kiev’deki kontrol odasında kalpler durdu.

Av köşkü yalanı o an uyduruldu... 

“Haa onlar avcılık için kullanılan dronlardır” dedi ses. 

Şoför ikna oldu. Traktörle çatıyı yerine yerleştirdi. Ve tek bir mesaj attı... “Tamamdır kapandı.” 

5 gün sonra, 1 Haziran sabahı... 

Kiev’de büyük ekranlar açıldı. Operatörler yerlerine geçti. Maliuk, pilotların önüne hedef planlarını koydu. Uçakların zayıf noktaları kırmızıyla işaretliydi. O an herkes ilk kez gerçekte neyi vuracağını öğrendi... Rusya’nın stratejik bombardıman filosu! 

Komut verildi. 

Binlerce kilometre ötede, sıradan benzin istasyonlarının yanına park edilmiş tırlarda çatılar sessizce açıldı. Ve gökyüzüne bir anda 117 dron yükseldi. 

Şimdilerde modern savaşın sesi yok. Ekran başında patlama duyulmaz, siren çalmaz. Sadece TV’de beliren siyah duman vardır. 

Bir saat içinde Rus hava üslerinde kaos vardı. Yakıt depoları alev aldı. Radar uçakları, bombardıman uçakları art arda vuruldu. Ukrayna 41 uçağın hasar aldığını, en az 12’sinin tamamen devre dışı kaldığını duyurdu. Rusya, savaşın göbeğinde gökyüzündeki gücünde 7 milyar dolarlık ağır bir darbe almıştı. 

Ertesi gün Rusya Artem’in adını açıkladı... “Şüpheli.” 

Ama Artem artık Rusya’da değildi. 5 gün önce eşiyle birlikte Kazakistan’a geçmişti.

 Yanlarında bir karavan, birkaç valiz, bir kedi, bir köpek ve tarihe geçen bir sabotaj vardı. 

Bu hikaye sadece bir istihbarat öyküsü değil. Savaşın nasıl değiştiğinin de resmi. 

Artık cephe hattı yok. Tank kolu yok. Siper yok. 

Artık nakliye firmaları, güneş panelleri, cep telefonu baz istasyonları, uzaktan açılan çatılar var. 

İşte modern savaşın soğuk gerçeği tam da bu.