Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş mal varlığını açıklayarak Pandora’nın kutusunu açtı. Kamuoyu baskısı üzerine mal varlığını açıklamak zorunda kalan AK Parti Ankara adayı Turgut Altınok’un Monaco Prensliği’nin iki katı büyüklükte bir arazinin ve onlarca rezidans ile ofisin sahibi olduğunu öğrendik.
Biz Altınok’un servetini konuşurken ve her yerden insana “derler” dedirten iddialar gelmeye devam ederken, daha önce “bir ev bir araba biraz borç” diyen İstanbul adayı Murat Kurum da mal varlığını resmi olarak açıkladı.
Kurum’un mal varlığından iki şey öğrendik:
1- Kendisi Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e, Merkez Bankası’na ve en önemlisi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a güvenmiyor. O nedenle çekirdek aile olarak nakit varlıklarını döviz ve altın olarak tutuyor (Nakit hesabında sadece 200 bin lirası olan Kurum’un 3 milyon 300 bin lira tutarında altını, 55 bin doları ve 40 bin Euro’su varmış).
2- Kurum, bundan 8 ay önce 22 Milyon liraya (o günün kuruyla 846 bin dolar- bugünün kuruyla 28 milyon lira) Kağıthane’de bir ev almış. Ev için 8 milyon lira ödemiş, 14 milyon lira da eşinin üzerine borçlanmış.
Şimdi gelin bu iki maddeyle ilgili fikir yürütüp sorular soralım.
- İlk maddeyle ilgili sorum Mehmet Şimşek’e: Kendi adamınız sizi dinlemezken halk sizi niye dinlesin?
- İkinci maddeyle ilgili sorularım ise Murat Kurum’a:
1- Konut aldığınız proje 2020 yılında siz Çevre ve Şehircilik Bakanı’yken size bağlı olan TOKİ’nin devrettiği bir arazide mi kuruldu?
2- Söz konusu konut projesi için Çevre Etki Değerlendirme raporu gerekti mi? Gerektiyse “Olumlu” raporu kim tarafından imzalandı.
3- Eşinizle birlikte kamu görevlisi olarak maaşlı çalışmaktaydınız. Konutlarınızın tamamını Bakan olduğunuz 2018 yılından itibaren edindiğiniz anlaşılıyor. Çalışma süreniz ve maaşlarınızla satın aldığınız gayrimenkuller ve mevcut nakit/altın varlıklarınız arasındaki dengesizliği nasıl açıklıyorsunuz?
4- Eşiniz RTÜK yöneticisi, siz milletvekili maaşı alıyorsunuz. Belediye Başkanı seçilirseniz de maksimum 200 bin lira geliriniz olacak. 14 Milyon liralık borcu ne kadar zamanda ve hangi gelirinizle ödemeyi düşünüyorsunuz?
Muhalefet mahallesine mesaj mı?
Havaalanından eve dönüyordum.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 23 Mart’ta yapacağı Ankara mitinginin afişleri gözüme çarpmaya başladı.
Keçiören civarında Ankara adayı Turgut Altınok’la yan yana olduğu fotoğrafının olduğu afişler vardı.
Erdoğan o afişlerdeki fotoğrafta kırmızı kravatı tercih etmiş, gülümsüyor ve elini kalbinin üzerinde tutuyor. Halkla ilişkiler profesyonelleri, siyasilere verdirdikleri bu en klişe pozda, “halkını kucaklayan, bağrına basan, mutlu ve sevecen lider” mesajı vermeye çalışırlar.
Ulus Meydanı’nı geçtikten sonra, özellikle Sıhhiye ve Kızılay civarındaki direklerde Erdoğan’ın aynı pozu (gülümseyen, eli kalbinin üzerinde) Turgut Altınok’suz karşımıza çıkmıştı.
AK Partili bir tanıdığıma çektiğim fotoğrafı gönderip, “Bu seçimde, gülücükler saçıyorsunuz. Geçen seçimde kullandığınız asker montlu siyah gözlüklü, sert duruşlu fotoğrafa ne oldu” diye takıldım. O da bu tespitimi ilginç buldu ve bana Etimesgut’ta asılan afişlerden birini gönderdi.
Etimesgut teşkilatı da afişlerinde bir başka halkla ilişkiler klişesini kullanmıştı:
Takım elbise, AK Parti’nin Türkiye’nin rengi yapmaya çalıştığı turkuaz rengi bir kravat ve devlet ciddiyeti ile babacan gülümsemeyi aynı karede gösteren bir yüz ifadesi.
Bu üç ayrı afişteki fotoğraf tercihlerinden yola çıkarak, Erdoğan’ın bu yerel seçimlerde halkta daha sempatik bir algı bırakmak için çalıştığını düşündüm.
Ancak bu düşüncem uzun sürmedi. Zira, bizim mahalleye gelince bambaşka bir manzarayla karşılaştım.
TBMM kampüsünün Ayrancı girişinde iki adet afişte o ünlü fotoğraf yer alıyordu.
Aynı afişin Çankaya’da başka yerlere asıldığını da gördüm.
AK Parti’nin kazandığı yerlerde gülümseyen, elini kalbine koyarken ya da geleceği temsilen ileriye bakarken çekilmiş fotoğrafları asılan Erdoğan, muhalefet mahallesinde yaşayanların karşısına kara gözlüklü, asker üniformalı, sert bakışlı fotoğrafıyla çıkıyordu.
Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında “Ben Kemal geliyorum” demişti.
Ne dersiniz, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Erdoğan’ın dördüncü dönem Cumhurbaşkanlığı’nı tartışmaya açtığı bir dönemde, Erdoğan’ın kurmayları muhalefet mahallesinde korku salmak için “Ben Tayyip, gitmiyorum” mesajı veriyor olabilir mi?
Bu soruyu ilk fırsatta Erdoğan’ın kampanyasını yürüten Ertan Aydın’a soracağım.