TÜSİAD dün yine bir dizi reform talebinde bulundu. Mevcut iktidarın ise her alanda yaşanan sıkışmanın aşılabilmesi için gereken bu reformları yapmaya hiç niyetinin olmadığı görülüyor. Bırakın reform yapmayı, neredeyse reform sözcüğünün kendisine bile karşı çıkıyor.

Reform sözcüğüne uygulamada daha kapsamlı anlamlar yüklense de TDK’da “düzeltme” olarak yer alıyor. Zaten bu nedenle diyoruz ki; mevcut iktidar kurduğu mevcut sistemin aynen sürmesini istediği için reforma karşı.

TÜSİAD yıllardır ekonomide, siyasi ve sosyal alanda aksayan uygulamaların değişimini istiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan muhalefetteyken, çoğu reform taleplerinin yanındaydı. Ancak 20 yılı aşkın süredir, tek karar alıcı olarak  sistemin başında kalınca artık düzeltmeye ihtiyaç duymaz oldu. Bazı şeyleri değiştirdi ama bunlar düzeltmeden çok geriye gidiş olduğu için yapılanlara pek reform denemez. 

Bırakın TÜSİAD’ın taleplerini, uyguladığı nas politikası sonucu batma noktasına gelen ekonomiyi düzeltsin diye getirdiği Mehmet Şimşek’in reform taleplerini bile kabul etmedi. Düşünsenize; Şimşek geldiğinde kayıt dışı ekonomiyle, konut başta rantın vergilendirilmesiyle, bütçeyi bozan vergi istisna ve muafiyetlerinde değişiklik yapmak istedi ama hiçbirisini yapamadı. 

ŞİMŞEK İSTEDİĞİ REFORMLARI YAPAMADI

Bakan Şimşek bile düzeltme anlamında istediği reformlardan artık vazgeçmiş görünüyor. Bunları yapamayacağını anlayınca da enerji, konut ve gıdada arzı artırmayı planladığı önlemlere reform deyip, bunları ekonomide köklü değişiklik yapılacağı anlamında anlatmaya başladı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Bakan Şimşek, hâlâ “yapısal reform” sözcüğünü kullanmaya devam etseler de, kendileri de biliyor ki düzeltici radikal değişiklikleri yapmaları, bu saatten sonra mümkün gözükmüyor.

Mevcut iktidar dediğimiz zaman, kurduğu yeni idari istem nedeniyle, aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisinden söz ettiğimizi söylemeye gerek yok. İktidar reforma karşı çünkü işleyişten çok memnun. Göstermelik tedrici değişikliklere, zaman zaman izin verse bile, gelinen noktadan ve mevcut işleyişten çok memnun. O nedenle sistemi düzeltecek değişikliklere, ister TÜSİAD’dan gelsin, isterse yakınındaki insanlardan gelsin, karşı duruyor.

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, dün düzenledikleri ekonomi panelinin açılışında yaptığı konuşmada 2024 yılının zor geçtiğini, 2025’in daha da zor geçeceğini belirtip, “Hedeflere ulaşılabilmesi için bütüncül bir bakış açısıyla hareket ederek, para politikasını daha uyumlu bir mali politika ve yapısal reformlarla desteklememiz gerekiyor” demiş. 

HUKUK DEVLETİ VE DEMOKRASİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ TALEBİ

Para politikasının doğru işleyişinden ve Merkez Bankası bağımsızlığından ödün verilmemesi gerektiğini belirtirken, enerji, tarım ve gıda gibi sektörlerde ihtiyaç olan reformların yapılmasını, ciddi bir kamu harcama reformu içerisinde 3 başlıkta güçlü ve hızlı adımlar atılmasına ihtiyaç olduğunu söylemiş. Bu kapsamda ekonominin etkin işleyişine katkısı olmayan kamu harcamaları kalemlerinde ciddi tasarrufa gidilmesi, ekonominin etkin işleyişine destek verecek eğitim, teknoloji, üretimin yeniden yapılandırılması gibi alanlarda kamu kaynaklarının kullanımının arttırılması, sosyal devlet sorumluluğunun doğrudan, açık ve şeffaf uygulanan bir sosyal politika ile yerine getirilmesini saymış.

TÜSİAD Başkanı önümüzdeki dönemde beklentilerini ise; hukuk devletinin, yargı sisteminin ve demokrasinin güçlendirilmesi, hukuki öngörülebilirliğin sağlanması, piyasa ekonomisiyle uyumlu politikaların geliştirilmesi kurumsal kapasite ve bağımsızlığın artması, çağımıza uygun bir eğitim reformu yapılması, verimlilik ve rekabetçiliğin artması için teknolojik dönüşümün desteklenmesi, sanayide yeşil dönüşümün esas alınması, kayıt dışı ile daha etkin bir mücadele olarak saymış. 

Sizce Belediye başkanlarına dönük yargı kararları hakkında, “turpun büyüğü heybede” diyebilen bir iktidar anlayışı, Türkiye’nin önünü açacak bu reformları yapar mı?