Sandığa gitmeye iki hafta kala; para sayma makinesi başında CHP’li siyaset adamları görüntüleri ortaya çıkınca doğru mudur, çamur mudur? Deste deste paraların, para sayma makinasına sokulduğu bilgisi basına, halka, adalete, savcıya neden bu kadar geç açıklandı?
Niçin beklendi?
Niçin o gün değil?
Neden şimdi?
★★★
Neyzen Tevfik adlı şairimiz vardı. Politikacı ile kaynağı belli olmayan mal birikiminin bir araya geldiği durumları “sorgulayan şiirini” yazıp bize miras bıraktı.
Kime sordumsa seni
Doğru cevap vermedi;
Kimi alçak,
Kimi hırsız,
Kimi deyyus dedi.
Künyeni almak için,
Partiye ettim telefon:
Bizdeki kayda göre,
Şimdi o mebus dedi.
★★★
Mebus yani milletvekili, politikacı, belediye başkanı, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı; onların hepsi politikacı.
Harun geliyorlar.
Karun oluyorlar.
Yapışıyorlar koltuğa.
Sülükleşiyorlar.
Politika zengin olma, kendi zenginini yaratma; “kamu parasını yeme ve yedirme mesleğine” dönüştü.
Nedir mal varlığın!
Nerden buldun onu!
Nasıl zenginleştin?
★★★
Milyonlarca insanın arayıp, arayıp da bulamadığını siz mebus, milletvekili, cumhurbaşkanı, bakan, belediye başkanı, partiye kalemini satmış gazeteci, partinin yandaşı işadamı, parti başkanının el etek öpücü bürokratı olarak hangi temiz alın teri beceriyi gösterdiniz de bu kadar mal birikimi serveti kazandınız?
Sorulmuyor.
Sorulamıyor.
Yasaklandı.
★★★
AKP iktidara gelmeden önce yasada maddesi vardı, soruluyordu. Tayyip Erdoğan seçilip Başbakan olmadan önce “herkese ve de politikacılara da nereden buldun sorgulaması” yapılıyordu. Bu sorgulamayı yapacak Maliye Teftiş Kurulu, Hesap Uzmanları Kurulu, Sayıştay’ın “Düzenlilik Denetimi Görevi” vardı. Gelir Vergisi Kanunu içinde “gelirinin kaynağını açıklama mecburiyeti” bulunan bir madde vardı. 22 yıl içinde siz milletvekili, siz belediye başkanı, siz bakan, siz başbakan, siz cumhurbaşkanı, siz yandaş ya da fondaş gazeteci, siz işadamı; “Villa yaptırmışsın, bankada büyük paran var, çok lüks hayatın var, oğlun kızın vakıf kurmuş, bunları nasıl kazandın?” diye soruluyordu.
Şimdi sorulamıyor.
Yasadan çıkarıldı.
★★★
Övünmek ayıptır. Övünmek için söylemiyorum. CHP Ankara, İstanbul, Adana, Mersin belediyelerini kazanınca ben bu köşede; yeni belediye başkanlarına seslenen bir yazı yazmış ve ‘Çalıyorlar ama çalışıyorlar belediyeciliğinden’ kurtulup ‘Çalmıyorlar. Çaldırmıyorlar. Çalışıyorlar belediyeciliğine’ geçtiğinizi halka göstermeniz gerekir önerisinde bulunmuştum. Anakara Büyük Şehir Belediye Başkanı, Mansur Yavaş da bu yazı üzerine beni telefonla aradı; “ben sizin yazınızdaki hedefi gerçekleştireceğim” demişti. Mansur Yavaş, üç hafta önce “ben çalmadım çalıştım” diyerek mal varlığını açıkladı. Diğer adayların da mal varlığını açıklamasını önerdi. Arkasından İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da mal varlığını açıkladı.
★★★
AKP’li belediye başkanı adaylar da mal varlıklarını, birikmiş servetleri varsa tamamını açıklasınlar diye bekledim.
Açıklamadılar.
Açıklasalardı bu kez ben “mal varlıklarınızı öğrendik, şimdi bunları nasıl kazandığınızı açıklayın. Bu servetlerinizin birikiminde siyasi gücünüzün payı var mı yok mu onu da görelim, bilelim, kıyaslayalım” diye yazacaktım.
Siyaset çürüdü.
Ülkeyi de çürüttü.
Temiz Türkiye!
İstiyoruz.
22 yılın politikacı tarihi: 4 koldan soygun
1- Devletin arazisi, arsası, firması, limanı, köprüsü özelleştirilirken “al- devret modeli” uygulanıyor. Göstermelik birinci alıcı, devlet malını ihalesiz, rekabetsiz, yarışmasız, düşük fiyata sahipleniyor. İsmi önceden belirli asıl alıcıya devrediyor. Devir bitince fark “ahlaksız siyasetçi- ahlaksız bürokrat- ahlaksız iş adamı arasında” paylaşılıyor.
2- Hazine’ye girmesi gereken vergi gelirleri “vücut çalımı atılarak” iktidara yakın vakıf ve derneklere yönlendiriliyor. Hasılat yine ahlaksız siyasetçi- ahlaksız bürokrat- ahlaksız iş adamı arasında bölüşülüyor.
3- Devletin ve belediyelerin büyük çaplı ihaleleri, iktidar yanlısı belli firmalara veriliyor, proje değişikliği, şartname değişikliği ile maliyet şişirilip yine ahlaksız siyasetçi- ahlaksız bürokrat- ahlaksız iş adamı arasında bölüşülüyor.
4- Devletin hizmet ve mal alımları da yine belli firmalara veriliyor ve “üçlü kirli- kara- tiksindirici- sefil- ahlaksız bölüşme” gerçekleşiyor.