“Taksirli suçlar, disiplin suçları, disiplin tecavüzleri ve kabahatler hariç olmak üzere diğer suçların işlenmesi veya bu suçlardan dolayı yapılan takip sırasında meydana gelen ölümlerde vefat yardımları yapılmaz’ hükmü gereği şartlar oluşmadığından hak sahiplerine vefat yardımı yapılmayacağını bildirir, personele Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz.”

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Dayanışma Vakfı’ndan gönderilen 13 Haziran 2024 tarihli bu vicdansız yazı Yarbay Gökhan Ünyeli’nin yasını tutan ailesine bir darbe indirdi.

Nasıl indirmez ki...

Yarbay Ünyeli, TSK’da büyüdü.

Kuleli Askeri Lisesi’ni ve Kara Harp Okulu’nu bitirip orduya katıldı. 

Kara Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim ve Doktrin Komutanlığı’na bağlı Muhabere Elektronik Bilgi Sistemleri Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı’nda görevliydi.

Bir yıldır ‘ankesörlü arama’ suçlamasıyla soruşturuluyordu. FETÖ üyeliğinden dava açılmıştı.

12 YIL ÖNCE ARANMIŞ, BAŞKA DELİL YOK

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesinde Ünyeli’nin 2012 yılında ankesörlü telefonlarla 10 kez arandığı ileri sürülüyor.

Görüşme içerikleri belli mi?

Değil.

Tanık var mı?

Yok.

ByLock’u?

Yok.

Bank Asya’da hesabı?

Yok.

FETÖ ile iltisaklı vakıf ya da derneklerde kurucu, yönetici, üye kaydına rastlanıyor mu? 

Hayır.

Buna rağmen FETÖ üyeliğiyle suçlanıyor. 

Ünyeli, ifadesinde, o tarihte Bingöl’de Genelkurmay Elektronik Sistemler Komutanlığı’nda görev yaptığını kaydederek, “GES Komutanlığı, 2012’de MİT’e bağlandı. Hedef şaşırtmak amacıyla aranmış olabilirim” dedi.

FETÖ ile bağı olmadığını vurgulayan Ünyeli, “Bu yapı ile bir araya gelmedim. Sohbetlere davet eden ve arayan olmadı” diye ekledi.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın ilk duruşması 9 Mayıs 2024’teydi. 

İKİ GÜN ÖNCE AÇIĞA ALINDIĞININ BİLGİSİ VERİLDİ

25 Mart’ta mesaisi bitmeden önce kendisine, açığa alındığının bilgisi verildi.

Ertesi sabah arkadaşlarına WhatsApp’tan veda mektubunu yolladı.

Arkadaşları Ünyeli’yi kurtarmak umuduyla kapısına geldikleri sırada Oran Ormanı’nda yürüyüş yapan iki kadın, yarbayın cesedini buldu.

‘ÖFKEMİ BASTIRAMIYORUM’

Ünyeli, mektupta şöyle diyor:  

“Üzülerek ifade ederim ki son bir yıldır benim şahsıma yönelik onur kırıcı idari/adli tedbirler uygulanmıştır. Tam 12 yıl önce kim olduğu belirsiz bir kişi tarafından telefonuma yapılan cevapsız çağrı nedeniyle yaşadıklarım umarım kimsenin başına gelmez.

Meclis kürsüsünden FETÖ elebaşına methiye düzenlerin Adalet Bakanı olduğu, fotoğraf çektirmek için el pençe divan duranların milletvekili olduğu bir ortamda elbette konuyu ciddiye alma diyebilirsiniz, ancak duyduğum öfkeyi bastıramıyor ve kabullenemiyorum.”

İKİNCİ ALİ TATAR

Ünyeli, TSK’nın ikinci Ali Tatar’ıydı.

İkisi de yarbay rütbesindeydi.

İkisi de 42 yaşındaydı. 

Ünyeli de Tatar gibi veda mektubu bırakarak ve başına ateş ederek, canına kıydı.

SARIKLI AMİRAL EMEKLİ OLURKEN...

TSK personeli çalıştığı süre boyunca TSK Dayanışma Vakfı’na katkı payı yatırıyor ki, hayatını kaybettiğinde ailesine vefat yardımında bulunulsun. Emekliliğine yaklaşırken hayattına son veren Ünyeli’nin ailesi bu haktan yararlandırılmadı. Gerekçe olarak, TSK Dayanışma Vakfı Yönetmeliği’nin 28. Maddesi gösterildi. 

Oysa Ünyeli, ne bir suç işlerken ne de suçun takibi sırasında öldü.

FETÖ’cü suçlamasını sindiremediği için canına kıydı.

TSK, kanıtsız iddialarla dava açılan Ünyeli’nin ailesinden özür dilemesi gerekirken, vefat yardımını esirgiyor. Kendisini mahkeme yerine koyarak, Ünyeli’yi suçlu göstermeye çalışıyor.  

Tarikat tekkesinde üniformasıyla zikir çekerken görüntülenen Amiral Mehmet Sarı’yı bütün haklarını vererek emekli edenler, FETÖ’cülükle suçlandığı için intihar eden Atatürkçü yarbayın onurunu çiğneyip hakkına çöküyor.

TSK Dayanışma Vakfı, karar versin, kimlerle dayanışıyor?

Yarbay Tatar’ın ağabeyi: Bu ne vicdansızlık!

Kumpas Mağdurları Derneği Başkanı Ahmet Tatar, kardeşi Ali Tatar’ın vefatından sonra kendilerine de vefat yardımı yapılmadığını ifade ediyor. Tatar, Ünyeli Ailesi’ne gönderilen yazıyı eleştirerek, şöyle devam ediyor:

“Böyle bir mektup yazarak, ne yapmaya çalışıyorsunuz be hey izansızlar? Masumiyet karinesi diye bir şeyi hiç mi duymadınız? İnsanların yarasına hoyrat ellerinizle tuz basmanızın ne amacı var? Kendisine yapılan haksızlıkları kaldıramayıp bu dünyadan göçünü çekmiş bir subaya karşı ne gibi bir gareziniz var ki, kemiklerini sızlatmaya devam edebiliyorsunuz? Empati yapmak çok mu zor? Sizin evladınız olsa bu yapılana ne dersiniz? Böyle bir hoyratlığı kabul edebilir misiniz? Anne baba çocuğu size teslim etmiş ve onlara tabutta geri göndermişsiniz. Sorumluluğunuz olduğu hiç mi aklınıza gelmiyor? Bu ne vicdan yoksunluğu be kardeşim?”

Abla Ünyeli: Yargı kurumu musunuz?

Yarbay Ünyeli’nin ablası Hande Ünyeli, kardeşinin ispatlanmış bir suçu olmadığını vurgulayarak, şöyle diyor:

“Kardeşim senelerce ödeme yapmış, vefatı halinde bize yardım yapılabilsin diye. Sanki suçlu bulunmuş gibi, yardım alamayacağımızı ifade etmişler. Bu çocuk ne yaptı? Suçu ne? Devlete karşı suç mu işledi? İspatlanmış bir şey mi var bizlerin haberi olmayan. Bu, canımızı yakıyor. Niye dışlanıyoruz? İddianame düzenlenmesi, kardeşimin suçlu olduğu anlamına gelmez. Yargı kurumu gibi ‘Bizce hak etmiyor’ diyorlar. Neye göre? Kriteriniz ne? Her suç isnat edilen neden bu haktan mahrum kalsın? Kardeşimin bize bırakmak istediği, yatırım olarak yönlendirdiği paraya niye el koyuyorsunuz?”

Ünyeli Ailesi’ne dolandırıcılar dadandı

9 Mayıs’ta Ünyeli’nin annesini arayan bir kişi, “Oğlunun bize borcu var. Öğlene kadar ödemezseniz icraya başvuracağım” dedi. 

Kızı Hande Ünyeli, 0544’le başlayan telefonu aradı.

Telefona çıkan kişi, adının İrfan olduğunu, bir otomobil yedek parçası firmasının avukatlığını yaptığını belirterek, “Kardeşiniz yedek parça almış. Ödemesi varmış. Sizin ödemeniz gerekiyor” dedi.

Ünyeli, fatura istedi. 

Ayrıca kişinin avukat olduğunu teyit için sicil numarasını sordu.

Dolandırıcı hakaret ederek, telefonu kapattı.

Ardından Dizayn Port adlı firmanın sahibi olduğunu iddia eden ikinci dolandırıcı, Ünyeli’yi aradı. “Avukatımızla nasıl böyle konuşursun o..., a... k....” diye küfretti. Aynı kişi WhatsApp’tan “A... k... evde kalmış maymunu, FETÖ’cü kardeşinin borcunu biz cebimizden mi ödeyeceğiz” diye mesaj attı.

Ünyeli, şikayetçi oldu. 

Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı, takipsizlik kararı verdi. 

Kararda, iki telefon numarasının açık hat diye bilinen, yabancılar adına düzenlenmiş hatlardan olduğu ifade edildi. Hatların sahibi görülen yabancıların bu eylemi gerçekleştirdiklerine dair dava açmaya yeterli şüphe oluşturacak delil bulunmadığı kaydedildi.

Ünyeli, isyan ediyor. 

“Savcı benimle ilgilenmedi. ‘Bunlar oluyor, önemli değil’ diye yaklaştı. İsterdim ki devlete şerefle hizmet etmiş merhumun anısına saygısızlıktan ötürü bu kişilere işlem yapılsın. Ama araştırılmadı” diyor.

MHP’li yöneticinin oğlu PKK’lılarla göçmen kaçırmaktan tutuklandı

Çanakkale’de, 28 Mayıs’ta bir uyuşturucu ihbarı üzerine jandarma ve sahil güvenlik ekipleri harekete geçti.

Ayvacık’taki Kumbağlar Limanı’nda Yunanistan bayraklı ‘Nefeli’ adlı sürat teknesiyle göçmen kaçakçılığı yaptıkları öne sürülen dördü Türk, ikisi Yunan, altı kişi gözaltına alındı. 

Teknede 11 kilo 900 gram uyuşturucu ele geçirildi. 

Ayrıca yurt dışına kaçmaya çalışan, kasten öldürme, yaralama, PKK üyeliği ve uyuşturucu kullanma suçundan aranan 10 şüpheli yakalandı.

Şüphelilerden Tunahan Adıgüzel ve Atakan Görevin’in kaçakçılıkta kullandıkları iki araca el kondu. Adıgüzel’in üzerinden 2500 dolar, 2500 Euro ve 200 TL çıktı.

Adıgüzel ve Görevin de dahil dört Türk ve iki Yunan göçmen kaçakçılığından, teknede yakalananlardan biri PKK üyeliğinden, diğeri uyuşturucu kullanmaktan tutuklandı. Bir İranlı, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne teslim edildi.   

Adıgüzel, ifadesinde, Sarıyer’de otel ve restoran işlettiğini ifade ediyor. Yunanistan’da yaşayan ‘Azat’ adlı kişinin kendisini yurt dışına ait hattan arayıp “Dört şahsı arabana alıp 200 metre ileriye götüreceksin” dediğini söylüyor. Bunun karşılığında hesabına 60 bin TL gönderdiğini anlatıyor. Adıgüzel, göçmen kaçakçılığı için iki araba kiraladığını ve üç arkadaşını yanına aldığını belirtiyor.

Adıgüzel,  ‘Azat’ ile internette tanıştığını ve iki-üç kez müşteri alışverişinde bulunduğunu belirterek, “Azat, bazen müşteri başına daha fazla ücret ödüyordu. Azat’la Türkiye’de tanışmıyorduk. İnternet üzerinde tanıştık.”

BABA: OĞLUMU KULLANDILAR 

Adıgüzel’in babası Güven Adıgüzel’in MHP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi olduğu ortaya çıktı. MHP İstanbul Teşkilatı’nın bulunduğu bina da Adıgüzel’e ait. 

Dün kendisine ulaştım.

Adıgüzel, yaklaşık altı ay önce siyasetten uzaklaştığını söyledi. “Yıllarca çalıştım, sonra bıraktım” dedi.

MHP’nin kendi kiracısı olduğunu doğruladı. 

Oğlunun göçmen kaçakçılığından tutuklandığını kabul eden Adıgüzel, şu bilgileri verdi:

“Büyük oğlum Cihanay, Türkiye’de kara paradan ceza aldı ve Yunanistan’a kaçtı. Atina’da PKK’lılarla tanışıyor. Bunlar çocuğu kullanarak, küçük oğlum Tunahan’ın üzerinden insan ticareti yapıyorlar. İnsan ticareti yaparken, bunların haberi olmadan Yunanlı iki kaptan bir paket getiriyor. Bunlara para teklif ediyorlar. Benim çocuğun arkadaşı bu paketi alıyor, atıyor bir yere. Paketten uyuşturucu çıkıyor. Jandarma basınca bizimkiler yakalanıyor.”

Adıgüzel, baskından sonra büyük oğlu Cihanay’ın aradığını ve PKK’lıların yakalanan uyuşturucudan ötürü 50 bin Euro istediğini söylüyor. 

Adıgüzel:

“Beni arayıp tehdit ettiler. Bir vesileyle çocuğumu PKK’lıların elinden kaçırdım. Örgüt büyük çocuğumu kullanarak ve kandırarak, bu işi yaptırıyor.”