Puşkin, Rus yazar...

Anı formatında yazdığı “Yüzbaşının Kızı” eserinde 1773-1775 yıllar arasında yaşanan Pugaçev isyanını anlattı. (Ki Puşkin, bu köylü isyanın tarihini de yazdı.)

Kazak Pugaçev’in liderliğinde Tatarlar, Başkurtlar Moskova kapılarına kadar dayandı. Avrupa, Rus devletinin güçsüz göstermek için ayaklanmayı kullandı.

Osmanlı-Rus Savaşı’nın 1774’te sona ermesiyle isyanda yeni dönem başladı.Çariçe Katerina, orduyu isyancıların üzerine gönderip ayaklanmayı bastırdı.

Pugaçev idam edildi... İsyancı yedi bin kişi öldü, altı bini esir düştü.

Çariçe, esir alınanların kulaklarını kestirdi! Zindan yok, yemek yok bu kadar insanı nereye yerleştirip, nasıl besleyecekti? Keza tarım yapacak insan nüfusu azdı. Ama ceza da vermek gerekiyordu ki; suçlu olduğu hep anlaşılsın, aşağılansın!

Bu girişi yapmamın sebebi var:

IŞİD, 22 Mart’ta Moskova’da konser salonuna saldırdı, 133 masumu katletti. Ruslar, bir teröristin kulağını kesti. Dünya medyası, kulak kesmeyi döne döne haber yaptı...

Moskovski Komsomolets gazetesi kulak kesmenin sebebini yazdı

“Kulaklarını kaybetmek utanç ve aşağılamadır. Fanatikler kulaklarının kesilmesinden çok korkarlar, çünkü kulakları olmadan şehit olamayacaklarına inanırlar. Birçoğu, ‘Allah kulaklarından cennete doğru çeker’ ifadesini harfi harfine alır ve kulakları olmadan cennete giremeyeceklerine inanır. Büyük olasılıkla bu korkunç suçu tekrarlayabilecek diğer potansiyel militanlara bir tür mesajdır bu...”

★★★

Yaşadığımız dönemi tek kelimeyle nasıl anlatırsınız?

Bence “teşhir” sözcüğüdür bu. Görsel olmayanın/görünmeyenin esamesi okunmuyor çünkü!

Politika dahil her türlü gücün ispatı şiddet, tüm dünyada seyirlik oldu! En son Moskova katliam görüntüleri izlenme rekoru kırdı.

Fransız düşünür Jean Baudrillard, bedenin her türlü şiddete maruz kalmasının medya aracılığıyla gösterilmesini “pornografi” diye kavramlaştırdı!

IŞİD katliamının siyasal sebebi ve Rusya’nın teröristin kulağını kesmesinin geleneği var kuşkusuz...

Öte yandan bizler varız: Ya şiddetin mağduruyuz ya şiddeti yapanız ama en çok şiddet temaşasının/pornografisinin tanığıyız! Bu gönüllü “alıcı olma hali” şiddetin kitleselleşmesine sebep oluyor...

Sadece konser salonunda yaşanan vahşete veya kulak kesmeye değil, Saddam’ın idamı veya Kaddafi’nin linçine vs. niçin çokça “ilgi” duyar oldu insanoğlu?

Medyada, şiddet gündelik hayatın parçası haline getirilerek sıradan bir olgu olarak daima karşımıza niçin çıkarılıyor?

Sebebi belli:

Kapitalizmin kâr odaklı pazarı bu işin merkezinde! İletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler, kurgusal ya da gerçek çok sayıda şiddet temelli içeriğin geniş kitlelere yayılmasına neden oluyor. Evet, şiddet (tiraj, reyting, gişe vs. için) kâr etmenin amacına dönüştürüldü...

★★★

Hadi kapitalizm için her yol mubah.

Ya biz seyirciler? Mesela: IŞİD teşhirinin “örtülü destekçisi” olduğumuzu hiç aklımıza getiriyor muyuz?

Gösterinin seyrine kapılan bizler, şiddeti benimsemiş bu örgütler tarafından cezalandırılıyoruz; insanlığımız kaybettiriliyor! 

Kulak kesme yeni değil, “tiz kellesi vurula” yeni değil. Vs.

Yeni olan cezalandırma gösterisinin kitleselleşmesi ve daha acısı bundan geniş kitlelerin hoşnut olması! 

Roma arenasının seyircileriyiz, baş parmaklar aşağıyı gösteriyor; “öldür öldür...”

Gerçek kimin umurunda; IŞİD saldırısının ardında kimler var, kimsenin merakında değil! Kanlı gösteri izlendi ve bitti....

Her türlü pornografik teşhir, kitlelerin psikolojisini bozdu. Dünyanın dört yanındaki insanoğlu, can alan görüntüleri keyif alarak seyrediyor. Sonra da soruyor, “şiddet ne kadar arttı?” Eee senden ötürü...