Sezonun en eğlenceli filmlerinden Stajyer bu Cuma ABD’yle birlikte Türkiye’de de vizyona giriyor. Filmin iki başrol oyuncusu Robert De Niro ve Anne Hathaway’le New York’ta özel söyleşi yaptık.

90’ın üzerinde film çeken 72 yaşındaki De Niro: Çalışmaktan başka ne yapabilirim?
O dergi kapağını hiç unutmadım. Robert De Niro gergin bir yüz ifadesiyle eski bir Esquire’ın kapağından okura bakıyordu. Orada olmaktan hiç mutlu olmadığı her halinden belli... Kapakta sadece “De Niro” diye anonslanmış, parantez içinde de “Tanrı müsait değildi.”
De Niro’ya bunu söylüyorum New York’taki Crosby Street Hotel’in dördündü katındaki
odaların birinde.
Hayır, De Niro’nun odasında değilim. Ve baş başa da değiliz.
Bu cuma vizyona girecek “Stajyer” (The Intern) filminin tanıtım toplantısı için sabahtan beri bu otelin odalarını dolaşıp gazetecilerle konuşuyor. Anlıyorum ki Tanrı bugün epey müsait.
Oysa o Esquire yazısında toplam 15 dakika falan sürmüştü söyleşi. “Konuşmak istediğiniz bir şey var mı” sorusuna “Pek yok doğrusu” diye yanıt vermişti.
Şimdi karşımda dururken o ruh halini çok iyi anlıyorum.
Robert De Niro hakikaten de pek bir şey hakkında konuşmak istemiyor. Zaten kırk yılda bir söyleşi veriyor. Sadece o kadar iyi bir oyuncu ki, belli ki şu anda röportaj verme rolünü de başarıyla oynuyor. Belki konuşacak pek bir şeyi yok, belki bu yüzden kendisine verilen senaryoyu herkesten daha iyi sahiplenip canlandırıyor.

Normalde söyleşi bile vermeyen De Niro’yu ayaküstü selfie’ye bile ikna ettim. Tek karelik hatıra.
O Cumartesi günü de çok tatlı, çok sevecen, amca gibi bir figür rolünde Robert De Niro. Bu tarz söyleşilerde asla fotoğraf çektirmezler normalde; “selfie” teklifimi bile reddetmiyor.
Kısa sürede ortama adapte oluyorum tabii. Ona “Bob” diye hitap ediyorum, Martin Scorsese’den “Marty” diye bahsediyorum. Hollywood jargonuna hemen adapte oluyorum...
Tabii o bir an önce bitsin, kurtulsun, kendi hayatına dönsün istiyor.
- Hiç röportaj vermemekle tanınıyorsunuz, şu anda işkence çekiyor musunuz?
Herkesle konuşmak güzel aslında, zaman zaman yaptığım bir şey. Şimdi de yapıyorum. Filmin tanıtımına yardımcı olmak istiyorum. O yüzden bir sorun yok.
- Neden “The Intern”de oynamayı kabul ettiniz?
Benim için denk gelmiş en iyi rollerden biri. Benim yaşıma pek uygun rol yok biliyorsunuz. Doğrusu, bu rolü seçtim çünkü Nancy oynamamı istedi. Beni düşündüğü için çok memnun oldum. Aslında bu kadar basit. Bana senaryoyu yolladı, okudum, kabul ettim.
- Eminim bir dolu senaryo geliyordur...
Evet biraz senaryo geliyor. Ama bu filmde iki ana karakter var, bu önemliydi. Başka senaryolar da geliyor ama bunun kadar iyi çıkmıyorlar.
- Komedi olması? Son yıllarda çok eğlenerek film çekiyorsunuz sanki...
Evet hoşuma gidiyor, eğleniyorum tabii... Bu film bir tür komedi, ama başka bir sürü şey de aynı zamanda. Epey titizlikle yapıldı. Şanslıyız ki Anne de var.
- Anne Hathaway’le çalışmak nasıldı?
Harikaydı. Çok saygılı, profesyonel, hiçbir açıdan bencil değil... Her rolün önemli olduğu bu film gibi büyük bir prodüksiyonda herkesin senkronize hareket etmesi gerekiyordu. Hiç kimsenin filmin dışındaki dramayla uğraşacak vakti yok zaten. Anne bu açıdan harikaydı. Birkaç sene önce Meryl Streep’e saygı gecesinde görmüştüm onu, Kennedy Center’da. Orada dans ediyordu, şarkı söylüyordu. Muhteşemdi. Benim hiç yapamayacağım şeyler bunlar.
- Onun canlandırdığı gibi bir kadın patronunuz olsa?
İyi olurdu kesinlikle. Benim karakterimin tecrübesinin ona katkıları... Hikaye bu... Benim oynadığım karakterin de arzusu ona duyulsun istiyorum, bir şeyin parçası olmak, emekli olup Starbucks’ta gazete okumamak... Seyahat etmek, başka bir dil bilmek...
- Yaşa dayalı ayrımcılık Hollywood’da çok tartışılıyor. Yaşlandıkça oyuncular dışlanmaya başlıyor, sizin tecrübeniz nasıl?
Yaşlanmak hayatın bir parçası. Bunu kabul etmemiz gerekiyor. Bazı filmlerinde dijital olarak gençleştirildim, o yüzden belki 30 sene daha iş bulurum.
- 70’in üstünde olmaktan memnun olmayacak mısınız?
Hayır olduğum yaştan memnunum. Hayat bu, kim olduğunuz bu. Kabullenmezseniz, elinizden geldiğince fırsata çevirmezseniz... bilmiyorum... Yaşlılığını kabul etmeyen insanları anlayamıyorum.
- Filmde de soruluyor ya, 10 sene sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?
80 yaşında görüyorum!
- Neden hâlâ çalışıyorsunuz?
Neden olmasın? Ne yapacağaım ki... Gidip bir köşeye çekilip golf oynamak istemiyorum.
- Tekrar Marty’le çalışacak mısınız?
Evet... Tekrar bir şey yapacağız. Yakın zamanda görmeyeceksiniz ama üzerinde konuşuyoruz.
- Lokantacılık gibi başka işleriniz de var, ilgileniyor musunuz?
Bazılarına dahil oluyorum, ama aktörlük yapıyorum çünkü bu işi yapmak hoşuma gidiyor.
- Bir sürü aktör sizi ikon olarak görüyor, bir sürü gençle de çalışıyorsunuz? Nasıl anlaşıyorsunuz?
Birkaç tane genç arkadaşım var. Benden yaşlı arkadaşlarım da var. Genç aktörlerle çalışmayı seviyorum, her yaştan aktörle çalışmayı seviyorum aslında. Kendimden genç insanların etrafımda olması da hoşuma gidiyor. Onlara elimden geldiğinde yardımcı olabiliyorsam ne ala. Bana saygı duyuyorlarsa özellikle nasıl yardımcı olabilirim diye düşünüyorum. Ne gibi tavsiyeler verebilirim...
- Eski tip bir centilmen rolü oynuyorsunuz. Centilmeni nasıl tanımlarsınız?
Anlayışlı, düşünceli, kibar, kendisine yapılmasını istemediği şeyleri başkasına yapmayan. Nokta.
- Mesela filmdeki gibi kumaş mendil taşır mısınız?
Hayır, maalesef yok. Filmdeki karakterin kostümleri tam benim tarzımı yaratmıyor aslında, ama film için çok uygun tabii.
Oscarlı yıldız Anne Hathaway
“Hâlâ erkekler kadar kazanmıyoruz”

Anne Hathaway ve Robert De Niro “Stajyer” filminde büyük bir uyum yakaladılar.
Anne Hathaway tam 32 yaşında ve şimdiden birçok rolü genç kadınlara kaptırdığından yakınıyor. Artık 30’un üstünün bile Hollywood’da yaşlı sayılmasından dolayı mı, yoksa Anne Hathaway’e özel bir durum mu... Doğrusu bu konuda tarafsız değilim. “Anne Hathaway’den herkesin nefret etmesinin 12 sebebi” diye çok paylaşılan bir BuzzFeed yazısı bile yazmışlığım var.
Dahası Hathaway erkek oyuncularla kimyasını tutturamamasıyla biliniyor. Ama sürekli Hollywood efsanelerinin yanında rol alıyor, büyük yönetmenlerle çalışıyor. Tam 15 yaşından beri üstelik.
Yıldızının ilk parladığı rol Julie Andrews’un yanında “Princess Diaries”di. Sonra Meryl Streep’le “Şeytan Prada Giyer” filminde patladı. Batman serisinin son filmi “The Dark Knight Rises”da Catwoman’ı oynadı. “Les Miserables”la Oscar aldı.
Şimdi Robert De Niro’yla “The Intern” filminde online moda şirketinin kurucusu rolünü oynuyor. De Niro filmde genç patroniçenin yaşlı stajyeri...

Anne Hathaway’le “Stajyer” filminin basın turunda New York’ta konuştum.
Tam tanımlayamadığım bir şey var Hathaway’de... Bir duvar gibi adeta... Fazla planlı, fazla hesaplı, fazla robotlaşmış gibi... Belki ekrana yansıma şekli de bu... Kesinlikle samimi değil, ama bunu gizlemek için çok samimiymiş gibi davranıp daha da belli ediyor adeta...
Bilmiyorum, ben tanıştıktan sonra da kararımı veremedim.
- Hep Hollywood efsaneleriyle çalıştınız...
Evet öyle değil mi!
- Hâlâ bir tedirginlik var mı yoksa artık alıştınız mı?
Hayır, hayır, asla! Robert De Niro’ya merhaba’nın ötesine geçmem üç haftamı aldı. Kendi durumumun fazlasıyla farkındaydım. İlk çekimden bir gece önce kendi kendime Bob’un neler ilgisini çekebilir, neler konuşabiliriz diye düşündüm. Sonra rahatladım, birlikte mükemmel çalıştık.
- Ondan neler öğrendiniz?
Oteldeki ağlama sahnesini birkaç kere çektik. Ben iyi gittiğini düşünüyordum ama bir yandan da çok güvenli değildim. Şöyle bir kafamı kaldırıp Bob’a baktım, bana ‘Merak etme, iyi kıvırdın’ anlamında bir bakış attı. “Boşver, sal kendini, tadını çıkar” dedi. Aslında bir ağlama sahnesi için çok iyi bir tavsiyeydi.
- Hiç birbirinizn kuşağı hakkında fikir alışverişinde bulundunuz mu?
Ben sürekli film çekmek üzerine sorular sorardım ama öyle kuşaklarımız hakkında pek konuşmadık.
- “Şeytan Prada Giyer”de de moda dünyasından bir karakteri canlandırıyordunuz. Şimdi de... Hiç tereddüt ettiniz mi benzer bir rol diye?
Bir kere 10 sene önceydi. Ama benzerlikleri filmi çekmeye başladıktan epey bir süre geçtikten sonra fark etmeye başladım. Bir gün “Aman tanrım ben Miranda’yım” dedim. Sonradan düşündüm canlandırdığım iki karakter mutlaka 10 sene önce bir defilenin kulisinde ya da metroda falan denk gelmişlerdir.
- Hiç stajyerlik yaptınız mı?
“Şeytan Prada Giyer” için Christie’s de çalışmıştım bir dönem.
- Filmde geleneksel aile rolleri altüst edilmiş, evin erkeği çocuk bakıyor, sizin oynadığınız kadın çalışıyor.
Benzer çok yaygın örnekler aklıma gelmiyor. Kadının eve ekmek getirdiği... Filmde kuvvetli bir kadının patron olup aynı zamanda cadı olmaması önemli. Çalışan bir kadın, harika bir anne, kızı da onu çok seviyor. Çalışan annelerle konuştuğunuzda bu portre daha doğru. Ama hikayeleri hiç bu şekilde yansımıyor. Bu yüzden memnunum bu filmden.
15 yaşından beri oyunculuk yapan Anne Hathaway aksiyon filmlerinde de oynamayı seviyor.- Hâlâ çok fazla kadın patron da yok.
Kadın girişimcilerin dünyasını keşfettim bu filme hazırlanırken, çok etkilendim. İnanılmaz enerjisi olan bir sektör. Benim için en büyük sürpriz hâlâ gelir eşitliğimizin olmaması. Hâlâ bunun değişmesini istiyorum. Şu anda istatistikler erkeklerle kadınların eşit gelire sahip olması için 85 sene geçmesi gerektiğini söylüyor. Herkes adım atarsa daha kısa sürede halledebiliriz gibi geliyor.
- Filmdeki soruyu size de sorayım: 10 sene sonra kendinizi nerde görüyorsunuz?
Bilmem... hiç öyle düşünmem doğrusu... Bana 10 sene önce bunu sorsaydınız “Böyle bir odada, sizin gibi insanlarla konuşurken görüyorum” derdim herhalde. Ama şu 10 sene öncesinden bugüne olanları hiç hayal edemezdim. Hiçbir şeyin de değişmesini istemezdim. Umarım daha iyi bir insan olmuşumdur, daha mutluyumdur.
- Sosyal medyaya ilginiz bu filmden sonra arttı?
Aslında yoktum ama bu filmle beraber dahil oldum. Eskiden sosyal medya bana göre değil derdim, şimdi görenler inanamıyor. Haftada üç gün Instagram’a fotoğraf koyuyorum: ne olacağını bilmiyorum, ama eğlenceli. Çok ciddiye almamalı. İnsanın kendi sesini duyurması açısından önemli. Ayrıca insanlar sizi takip etmeyi seçiyor. Onlara empoze edilmiyorsunuz.
- Robert De Niro’nun teknolojiyle ilgisi nasıl?
iPhone’u var ama kapaklı bir telefonu da var hâlâ!
Sırada ne var sizin için? Batgirl’ü oynayacak mısınız?
Açıkçası hiç kimse bana Batgirl’ü oynamamı teklif etmedi. Ama tekrar Catwoman karakteri gibi birini oynamak isterim.
- Doğru ya, Catwoman! Filmde Catwoman’ın motosikleti var, normalde motosikletli karakter Batgirl’ün ya... Karıştırdım birden.
Ben de düzeltmek istemedim, çünkü belki benim henüz duymadığım bir İnternet dedikodusu vardır diye. Ama bundan sonra Nacho Vigalondo’nun “Colossal” adlı filminde yer alacağım. Varoluşsal bir canavar filmi.