Türkiye güllük gülistanlık, demokrasi, hukuk, özgürlük sorunlarını çözmüş. Halk ekonomik olarak refaha kavuşmuş. İçerideki tüm ayırımcılıklar ortadan kalkmış Türkler, Kürtler, Sünniler, Aleviler, kardeşçe bir arada mutlu yaşıyor. 86 milyon insanın, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılındaki hayali bu değil mi?

Bu hayal nasıl gerçekleşecek? Bu özlemi, bu beklentiyi  kimler gerçekleştirecek?

“SİYASİLER…”.

Türkiye yerel seçimlere giderken sokaktaki yurttaş, yukarıda paylaştıklarımın cevabını siyasilerden bekliyor. Daha doğrusu, bu birlikteliğe alacak cevabı olmadığı için de umutsuzluğa düşüyor.

Martta yerel seçimler var. Geçen seçimde parlamenter sistemi yeniden oluşturmak için bir araya  gelen siyasi partilerin tümü, şu anda birbirlerine ver yansın ediyorlar. Hesap hep aynı…
Benim partim!!

Hepsi ayrı adaylarla seçime gireceklermiş. Demokratik olarak bu düşünceye  kimse karşı çıkamaz. Sizler, meydanlarda konuşurken 86 milyon Türkiye diyeceksiniz, sonra hepiniz ayrı telden çalacaksınız. Seçimlerde birlik sağlayamayıp seçimi kaybedince , demokrasinin, hukukun , özgürlüklerin olmadığı, ilkokullardan başlayarak tüm eğitim kurumlarına din ağırlıklı bir sistem oluşturulurken ‘ne olacak ülkenin hali” deyip yakınamazsınız.

Geçenlerde DEM Başkanı grup toplantısında anlatıyor… Bir toplantıda  dinleyici başkana sormuş. ‘Biz Kürtler İmamoğlu’na destek verdik, İmamoğlu Kürtlere ne verdi?’ Devam ediyor Başkan,  ‘bir Kürt imama bile sahip çıkmadı’ diyor. Bu şu anda Türkiye’nin gerçek görüntüsü üzülerek söylemeliyim ki bu... İşte her partili aynı görüşte “BİZE NE VERİYOR?” Peki soruyorum? İstanbul’da sadece Kürtler mi yaşıyor? Belediye’de çalışan binlerce Kürt yurttaşımız yok mu? Bu kentte milyonlarca Kürt yurttaşın İmamoğlu’ndan beklentisi ne olabilir? İmamoğlu Belediye Başkanı, bu kentte yaşayan insanlara belediye imkanlarını en iyi biçimde sunmak ister. Bu ifade kullanan yurttaşın beklentisi neydi? İmamoğlu bu ülkeyi değil Belediyeyi yönetiyor.

Bu tür söylemler sadece DEM partiye özgü değil, tüm parti mensupları bize ne verdi diye konuşuyorlar. Geçmişte ki, bir banka reklamını hatırladım.“Yok aslında birbirimizden farkımız.”

AKP için söylemeye gerek yok. Onlara göre kendi seçmeni dışında kimseye hayat yok. Ancak muhalefet partileri de ona benzer duruma geldi. Tam bir ayrışım sergileniyor.

Cumhuriyetçiler, Atatürkçüler, ulusalcılar CHP’de,
Muhafazakarlar AKP ve diğerleri,
Milliyetçiler MHP ve ZAFER Partilerinde,
Kürt yurttaşlar DEM Partisi’nde,
Solcular TİP’de .

Peki bu parçalanmışlık bu ülkeyi nereye götürecek? Bu parçalanmışlığın, ülkeyi nereye taşıyacağını düşünmek bile istemiyorum.

Demokrasi, Hukukun üstünlüğü, özgürlüklerin aydınlığa taşındığı bir ülkede yaşamak istiyorsak, ilkin Demokratik, Hukuk devletini oluşturmalıyız. Mutlu bir Türkiye için, tüm muhalefetin kenetlenmesi gerekiyor, Demokratik Cumhuriyet’i oluşturduktan sonra benim partim diye ortaya çıkıp siyasetin gereklerini yaparsınız.
Bunu başaramazsak, korkarım Ortadoğu çukuruna doğru yuvarlanacağız !!

Türkiye aydınlığa çıkmadan, hiçbir kesim hakkını alamaz. Siyasiler ekranlara çıkıp devamlı iktidarı eleştirip, ülkenin acınacak halde olduğunu dile getiriyor. Peki hiçbir muhalefet partisinin bu içler acısı durumdan tek başına çıkma umudu var mı? YOK.

Peki neden her parti ben diye ortaya çıkıyorsunuz? Tablo bu olunca,sokaktaki vatandaşın ”Bunların kendilerini düşünmekten başka dertleri  yok” diye düşüncesine verecek cevabınız var mı! YOK.

Bir çift sözüm de CHP’ye... Parti yönetiminde on yıllarca yuvalanmışlara sesleniyorum. Sayın Kılıçdaroğlu’nu  rahat bırakın. O görevini tamamlayıp gitti. CHP Laik Demokratik Cumhuriyet’e inanmış tüm aydınların partisidir. Parti sosyal Demokrat bir partidir ve her inançtan insanlar vardır. Asla etnik ayırımcılık söz konusu olamaz. Lütfen Kemal Bey ayrıldı diye kızgınlık ve kırgınlık yaratıp yerel seçimlerde CHP adaylarına zarar vermeyelim.. Kemal bey 13 yıl bu parti’de Genel Başkanlık yaptı. Onu bırakalım CHP’nin tarihçileri değerlendirsin.

“Sevdam Türkiye“ deyip bir araya gelinmezse, sizi tarih sayfalarında gelecek nesiller nasıl anacak?

SON SÖZ: Gerçeklerin er geç ortaya çıkmak gibi, kötü bir huyu vardır. ERDAL İNÖNÜ