İncil’de geçer. David’in 23. mezmuru’nun açılış cümlesidir. Buradan nereye geleceğim?
Şu Gezi olayları... Başlangıcı, kartopu etkisi, penguenler, siyahlı kadın, mantıksız ego, yalanlar, ölümler, kutuplaşma... Tam bir travma...
Aklımdan çıkmayan bir manzara var ki aslında en etkileyicisi o!
Yer Kazlıçeşme... Başbakan Gezi karşıtı miting yapıyor. En az 200 bin kişi toplamış. AKP’lilere slogan attıran amigo; “Taksim şaşırma, sabrımızı taşırma“ derken, AKP’liler; “Tayyip şaşırma sabrımızı taşırma” diye tekrarlıyor. İnsanlar formatlanmış, beyinleri ele geçirilmiş, sanki düşünme yetilerini kaybetmişler. Ürkütücü bir an...
Takım tutar gibi siyasi oluşumu tutmak, yanlışlara kör bakmak, benim gurubum ne yapsa iyidir, nasıl yapsa haklıdır
zihniyetinin Nirvana’sına ulaşılmış hali yaşanıyor.
Antijen
Bir kişinin, birden fazla kişiliğe sahip olma durumu ürkütücüdür. Kişilikler arasında yaşanan geçişkenliğin yani kişilik bölünmesinin ortaya çıkma halidir. Bireyseldir...
Fakat daha kötüsü birden fazla insanın bir kişi haline gelmesidir. Bu durum “sürü psikolojisi“ olarak adlandırılır. Toplumsaldır... Eğer sürü planlı olarak belirli amaçlara hizmet eder hale getirilirse, durum tehlike arz etmeye başlar. Sürüye aidiyet uzun süreli olursa geçen zaman fanatizmi doğuracaktır.
Her türlü hinlik ve cinlik konusunda mahir toplum mühendislerinin tezgâhladığı oluşumlar, ülkelerin sosyal ve ekonomik kaderlerini bile belirlemektedir.
Antikor
İktidar halkı neden bilinçli olarak ku-tuplaştırıyor? Başbakan neden “bunlar“ deyip duruyor?
Faiz lobisi, kalleş IMF, sahtekâr bankalar, tuzu kuru holding patronları, düşman devletler, ülkemizi soymaya çalışanlar, satılmış analistler, rantçılar kim?
Verilen mesaj açık; “Etraf kötülüklerle dolu, sürüden ayrılanı kurt kapar!”
Sürü psikolojisinin en büyük düşmanı düşünmektir. Siyasetten nemalanarak varlığını sürdüren politikacıların, ukalalığı erdem kabul eden entel takımının varlığı, kalabalıktan ibaret olan sürüyü güdebilme güçlerine bağlıdır.
Peki düşünelim. Ekonomimiz iyi algısı sizce gerçek mi? Açıklanan veriler doğru mu? Ne hedefleniyor? Sürünün çobanı yandaş medya mı? Yalnızca düşünelim...