ORDUDAN AYIRMA CEZASI VERİLEN TEĞMENİN AVUKATLARI KARARA İTİRAZ ETTİ...

Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım töreninde bazı teğmenlerin Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafını takmayı reddetmesi sonrasında başlatılan disiplin soruşturmasında “hizmete engel oldukları” iddia edilen 4 teğmen TSK’dan ayırma cezasıyla (idari yargı yolu açık şeklinde) cezalandırıldı. Teğmenlerden B.Y.’nin avukatları İstanbul 6. İdare Mahkemesi’ne TSK’dan ayırma cezasıyla ilgili “yürütmenin durdurulması talebinde” bulundu. 16 Mayıs’ta mahkeme talebi reddetti. Dün yazımda belirttim: “Teğmen B.Y.’nin avukatlarının “ret” kararını bir üst mahkemeye taşıyacaklarını ve karara itiraz edeceklerini öğrendim. Ortak görüş; mahkeme kararının hatalı olduğu yönünde.”

29 Mayıs’ta teğmenin avukatları, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Başkanlığı’na gönderilmek üzere İstanbul İdare Mahkemesi Başkanlığı’na bir dilekçe gönderdi ve karara itiraz etti. İtiraz dilekçesinde çarpıcı tespitler var. Okuyalım:

“İdare savunmasında; TSK’nın kendisine verilen görevleri yerine getirebilmesi ve her türlü harekata hazır, etkin ve caydırıcı bir güç olması için askeri disiplinin ve idamesinin çok önemli olduğunu belirtmiştir. Bu tespite aynen katılıyoruz. Ancak disiplin keyfi uygulamalarla değil, hukukla, adaletle sağlanır.

“Disiplin, hukuki bir kavram olup, tanımı kanunla düzenlenmiştir. Askeri atmosferin bozulması gibi keyfi tanımlamaların hukuken bir geçerliliği yoktur. TSK’dan ayırma cezası ile cezalandırmak adil ve hukuki değildir. Müvekkile yapılan tam da budur. Tabiri caiz ise ‘Birkaçını Taksim Meydanı’nda sallandıracaksın, bakın bir daha yapılıyorlar mı?’ şeklindeki ortaçağ uygulamaları, çağdaş hukuk uygulaması olamaz. Bu mantıkla TSK’da disiplin sağlanamaz. TSK içerisindeki tarikat/cemaat yapılanmaları engellenmedikçe TSK’da disiplin hiç sağlanamaz.

Avukatlar dava dilekçelerinde “engellenen bir hizmetin olmadığını” savundu:

Davalı idare, esasa yönelik savunmasında genel geçer ifadelerle işlemin hukuka uygun olduğunu savunmuştur. Halbuki dava dilekçemizde; hizmete engel davranışlarda bulunmak suçunun maddi unsuru oluşmadığı, engellenen bir hizmetin söz konusu olmadığı, dava konusu işlemin kanunilik ve hukuki belirlilik ilkelerine aykırı olduğu...

“Müvekkilin eyleminin ağır suç veya disiplinsizlik teşkil etmediği ve hizmete engel olmadığı...

“Müvekkile atılı fiil olan WhatsApp paylaşımı ağır disiplinsizlik niteliğinde olmayıp olsa olsa kınama cezasını gerektiren ‘Küfürlü konuşmak, aynı türbe veya kıdemdeki arkadaşlarına veya astlarına karşı, terbiye ve adaba uygun olmayan sözlerle konuşmak’ suçlarından birini oluşturabileceği şeklindeki davanın esasına etkili hukuki tezlerimize cevap verilememiştir.”

Soruşturmanın tarafsızlığı ilkesi vurgusu

Teğmen B.Y.’nin avukatları dilekçelerinde daha önce yaptıkları savunmayı hatırlattı. O savunmada “Kara Kuvvetleri Komutanı” vurgusu dikkat çekiciydi. Neden mi? “Soruşturmanın tarafsızlığı ve bağımsızlığı ilkesine aykırılık söz konusudur” başlıklı bölümde avukatlar dedi ki:

“Disiplin soruşturması heyetinin, raporun son kısmındaki ‘Olaya ilişkin değerlendirmeler ve kanaat’ kısmında müvekkilin ‘Silahlı Kuvvetlerden Ayırma Cezası’ verilerek cezalandırılmalarını teklif etmesinden sonra Kara Kuvvetleri Komutanı soruşturma heyetinin teklifine katıldığına ilişkin kanaat yazmıştır. Kara Kuvvetleri Komutanının (KKK) disiplin soruşturmasını bizzat başlatarak disiplin soruşturması sonuç raporundaki ceza verilmesi yönündeki teklifleri uygun görmesinden sonra müvekkillere yazılı savunmalarına 15 Aralık 2023 tarihinden sonra ilk disiplin amirleri tarafından başvurulmuştur. Kara Kuvvetleri Komutanı’nın müvekkillerin cezalandırılmaları teklifine katılmasından sonra müvekkillerin savunmalarını yapmalarını isteyen ilk disiplin amirlerinin müvekkillerin verdikleri yazılı savunmalara karşı bağımsız, tarafsız ve objektif bir değerlendirme yaparak karar verebilmesi askeri hiyerarşi de mümkün değildir.”

Teğmenlerin avukatları, Kara Kuvvetleri Komutanı’nın “kanaat” bildirmesini, 29 Ekim 2021 tarihli Jandarma Genel Komutanlığı Hukuk Hizmetler Başkanlığı’nın “Disiplin” başlıklı uygulama emrinin 15’inci sayfasına atıfta bulunarak eleştirdi:

“İlgili maddeye göre disiplinsizliği araştırmak üzere soruşturmacı görevlendiren komutanın soruşturma ile alakalı olumlu veyahut olumsuz kanaat bildirmesi, disiplin cezası vermeye yetkili amir/kurul bakımından tarafsızlık ilkesini zedelemeye neden olabilir. Hatta ilgili cezayı verecek amirin kendisi olduğu durumlarda belirteceği kanaat, düşüncesini önceden açıklamak anlamına gelecektir. Bu durumlarda da personel hakkında verilen disiplin cezasının idare mahkemeleri tarafından iptal edilebilme olasılığı doğacaktır. Özetle, Kara Kuvvetleri Komutanı’nın yazmış olduğu kanaat ile müvekkillerin ‘masumiyet karinesi’ özelinde ‘adil yargılanma hakları’ ihlal edilmiştir.”

SONUÇ: Avukatlar son olarak şunun altını çizdi: Teğmen B.Y.’yle ilgili yürütmeyi durdurma kararı verilmemesi halinde dava sonunda dava konusu işlem iptal edilse dahi müvekkil kurs kaybedeceğinden, emsallerinden bir yıl geç göreve başlayacaktır. Bu da rütbe ve kıdemin çok önemli olduğu askerlik mesleğinin emir komuta yapısını zedeleyici sonuç doğuracaktır.”