Esad rejimi çöktü, peki şimdi ne olacak? Suriye parçalı bir yapıya mı gidiyor, HTŞ ve YPG için zaman nasıl ilerleyecek? TSK, varlığını sürdürmeli mi, Fırat’ın doğusuna bir operasyon beklemeli miyiz? Önümüzdeki günlere ışık tutacak bu soruları Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, Emekli Amiral Türker Ertürk ve Güvenlik Analisti Burak Yıldırım’a sordum.
-Fırat’ın doğusunda PYD/YPG varlığını sürdürecek mi?
AHMET YAVUZ: Fırat’ın doğusunda PYD/YPG adını değiştirse bile varlığını sürdürür. Coğrafya ve sosyolojinin uyuştuğu durumlarda varlığı sürdürmek mümkündür, özellikle dış destek varsa ki var: ABD, İsrail, K. Irak…
Ahmet Yavuz
TÜRKER ERTÜRK: Esad’ın iktidardan düşmesiyle birlikte Suriye’de yeni bir durum meydana geldi. Bu, Türkiye açısından yeni bir durum muhakemesini ve yeni bir hareket tarzını gerektiriyor. İşin zorluğu öngörülemeyen bir süreç olması ve Suriye coğrafyasıyla ilgili olarak küresel ve bölgesel aktörlerin birbiriyle çelişen çıkarlarıdır. İsrail ve ABD 5-10 yıl gibi kısa dönemde Suriye’de istikrar istemiyor. Suriye ve bölgeyi şekillendirebilmek, Filistin ve Lübnan sorununu İsrail lehine çözmek için kontrollü bir kaostan yana. İsrail ayrıca Batı Şeria’yı ilhak etmek ve Gazze’nin bir bölümünü Yahudi yerleşime açmak, hatta mümkün olursa Gazze’deki Arap nüfusu başka bir coğrafyada tahliye etmek de istemektedir.
Türker Ertürk
BURAK YILDIRIM: PYD/YPG Esad dönemindeki kendileri adına konforlu alanlarının bir kısmından vazgeçmek zorunda. Bu mülakatı yaptığımız dakikalarda SMO Mümbiç merkezine girmiş ve kılıç artıklarını Fırat doğusuna sürüyordu. Yine aynı anda Rakka ve Deyrizor’da Sünni Arap aşiretleri YPG’ye karşı ayaklanıp SMO ve HTŞ saflarına geçtiler. SDG bünyesindeki bazı Sünni Arap gruplar da HTŞ saflarına geçmeye başladı. Bu sürecin sonunda YPG’nin elinde sadece Haseke ve Rojava kalabilir, ancak bu bölgelerin bağlantısı kesilebilir.
Burak Yıldırım
TSK, FIRAT’IN BATISINDA KALMALI, AKSİ HALDE…
-TSK, oradaki varlığını uzun süre devam ettirir mi?
AHMET YAVUZ: TSK, Suriye ve Irak coğrafyasında varlığını sürdürmek durumunda. Hatta yurtiçinde de bölgede de daha büyük bir güç bulundurmak zorundadır. Belki de Fırat’ın doğusu ve batısı olarak iki ayrı ordu teşkilatına geçmenin gerekliliği de tartışılmalıdır. Zira bölgedeki sığınmacı varlığıyla artık Suriye’de kendi dokusuna uygun bir Suriye iktidarının varlığı söz konusudur. Aralarındaki ilişkinin doğası değişmiştir. Bu nedenle geçici koruma statüsündeki sığınmacıların evlerine yollanması fırsatı doğmuştur, hemen uygulamaya geçilmelidir.
TÜRKER ERTÜRK: Bu koşullarda Suriye’de anayasal çözüm aşamasına kadar TSK’nın Fırat’ın batısında kalması zorunlu gözükmektedir. Aksi takdirde ABD desteğinde SDG Fırat’ın batısını kolayca ele geçirir.
BURAK YILDIRIM: TSK’nın İdlib’deki varlığını hukuki açıdan sürdürmesi imkânsız. Gerginliği azaltma bölgesinde gözlem noktalarında görev yapan askerlerimiz için oradaki süreç tamamlandı. Artık böyle bir misyon yok. Ancak SMO’nun denetiminde bulunan bölgeler için durum daha komplike.
OPERASYONA ABD VE İSRAİL İZİN VERMEZ
-Türkiye, Fırat’ın doğusuna bir operasyon düzenler mi?
AHMET YAVUZ: TSK Fırat’ın doğusuna operasyon yapar. Yapması da gerekir ancak bu operasyonlar genel yapıyı değiştirme özelliği olmaz. Geçmiş olsun. Turgut Özal ABD ile birlikte 1991’de Çekiç Güç kararıyla Irak’ın bölünmesinin adımını atmıştı. Erdoğan da ABD ile giriştiği 2011 ve devamındaki Suriye politikasıyla Suriye’yi bölme adımını attı ve sonuçlarını henüz tam olarak görmedik ama göreceğiz.
TÜRKER ERTÜRK: Türkiye’nin Suriye’nin yeni koşullarında Fırat’ın doğusuna operasyon yapma şansı kalmamıştır. ABD ve İsrail buna izin vermez. İktidar bunun farkında, sadece iç kamuoyunda algıya oynayacak kadar sonuç odaklı olmayan operasyonlar yapacaktır.
BURAK YILDIRIM: Türkiye’nin doğrudan bir kara harekatı yapmasını bu aşamada ihtimal dahilinde görmüyorum. Askeri harekâtın zararı faydasından daha büyük olur. Bu sorunu çözmek için başka yollar da var.
HASEKE-ROJAVA EKSENLİ ANAYASAL ÖZERK BÖLGE!
-HTŞ ve SMO arasındaki ilişki evrilir mi?
AHMET YAVUZ: HTŞ ve SMO arasındaki ilişkinin tabiatı genel durumun gereklerine uygun olarak şekillenecektir. Şimdiden şöyle veya böyle olacaktır demek yerine, HTŞ iktidarının niteliği belirleyici olacaktır. Tek parçalı mı, çok parçalı mı bir HTŞ yönetimi? Biraz zamana bağlı bir durum. Türkiye’nin bölgeye ilişkin tasavvurlarının etkisi yanında ABD’nin genel bölge tasavvuru da önemli olacaktır. Şimdilik erken bir sonuç üretmek hatalı olur.
TÜRKER ERTÜRK: HTŞ ve SMO arasında zaman içinde çıkar çatışması çıkacaktır. Her iki örgütü tek çatı altında birleştirebilmek mümkün gözükmüyor. Şartlar, küresel aktör ABD ve bölgesel aktör İsrail, Türkiye’yi Kürtlerle işbirliği yapar hale getirecektir. Aynen Irak’ta olduğu gibi. HTŞ, isim değiştirse bile zaman içinde kökten dinci aslına rücu edecek ve radikalleşecektir. Bu gelişme bile Türkiye’yi Kürtlerle işbirliğine itecektir.
BURAK YILDIRIM: Buradaki süreç HTŞ ve SMO arasındaki ilişkiye bağlı. Ben SMO’nun kısa vadede HTŞ’ye ilhak olacağını öngörüyorum. HTŞ’nin mevcudu tüm Suriye’de asayişi ve kontrolü sağlamaya yetmeyecek ve SMO’ya Suriye’nin geleceğinde sunabileceği çok fazla şey var. PYD/YPG ise varlığını sürdürecek ama Suriye’de ya da bölgede kimse Suriye’nin petrol kaynaklarının yüzde 96’sını teslim ederek ekonominin anahtarını bırakmaz. SDG’nin mevcut kontrol alanının Rakka’dan güneyde kalan kısmı ellerinden çıkar. Az önce bahsettiğim gibi Haseke-Rojava eksenli anayasal bir özerk bölgede var olabilirler. HTŞ hem gücünü optimize etmek hem de ABD’den onay almak için bu özerkliğe sıcak bakacaktır. Türkiye’nin bunu engellemesi mümkündü ancak o ihtimal çoktan geride kaldı.
SURİYE’DE ÜÇ VEYA DÖRT PARÇALI YAPI
-Suriye'de kaç parçalı bir yapı görürüz?
AHMET YAVUZ: İki veya üç parçalı olabileceği gibi daha fazla da olabilir.
TÜRKER ERTÜRK: En az üç, dört de olabilir. Kürt, Suriye Arap Cumhuriyeti, Arap Alevi Cumhuriyeti (Tartus ve Lazkiye), Güneyde Golan Tepeleri'nin doğusunda Ürdün’e sınırı olan Dürzi Cumhuriyeti
BURAK YILDIRIM: HTŞ ve SMO ekseninde doğrudan Şam’a bağlı bir idari gövde olacak. Haseke-Rojava bölgelerinde Kürt özerk bölgesi ve Şam güneyinde Dera-Süveyda bölgelerinde de Dürzi özerk bölgesi kurulacaktır. Lazkiye ve Tartus gibi Nusayri çoğunluktaki şehirlere tanınabilecek otonomi daha sınırlı olacaktır çünkü bu şehirler Suriye’nin denize açılan kapılarıdır. Hem Şam hem de Kürt ve Dürzi kantonları denize erişim için siyasi engellerle karşılaşmak istemezler.