26 ayrı etnik kökenli yurttaşın yaşadığı Türkiye Cumhuriyeti’nde tek bir konu varmış gibi pişirilip pişirilip kamuoyunun gündemine getiriliyor. “Kürt Sorunu”. Bu ülkede sadece Kürt sorunu değil, Türk yurttaşında sorunları var. Bu ülkede tek sorunu olmayan kesim, AKP sempatizanı ve seçmenleridir.
Tek bir örnek vermek gerekirse, siz kamuda bir göreve talip olup, yapılan sınavda 100 puan alsanız bile, AKP referansınız yoksa mülakatta elenirsiniz. Ülkede aklınıza gelebilecek tüm işlerde bu durum aynen geçerlidir.
22 yılda AKP iktidarında, başta DEMOKRASİ, ÖZGÜRLÜK , İNSAN HAKLARI ve ülke kurumlarının nasıl bir duruma geldiğini , saygın ekonomistler, hukukçular, eğitimciler ve din adamları medyada ve ekranlarda dile getiriyorlar. Ülkede akıllara durgunluk verecek olaylar yaşanıyor. Abartısız ifade etmek isterim, kırk yıl düşünsem Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Bahçeli’nin, bebek katili Öcalan’ı TBMM’de konuşmaya davet edeceği aklıma gelmezdi. Düne kadar HDP ve bugünkü DEM Parti için söylemediğini bırakmayacak, şimdi eli kanlı müebbet tutukluyu dışarı çıkarmak isteyeceksin. Çocukluğumuzda böyle şaşkınlık yaratan olaylarda büyüklerimiz “ Başımıza taş yağacak” derlerdi.
Bin yıldır bu ülkede birlikte yaşadığımız Kürt kökenli yurttaşlarımızla et- tırnak gibiyiz. Kurtuluş Savaşı’nda aynı saflarda savaştık. Şehit olduğumuzda da yan yana vatan toprağında yatıyoruz. Kız alıp verdik. Acılı günlerde beraber yas tutup, mutlu günlerimizde birlikte sevindik. Bu topraklar ne kadar Türk toprağı ise aynı şekilde Kürt yurttaşların da toprağıdır. Ayrımız gayrımız yok. Kürt sorunu derken sanki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil de ayrı bir milletmiş gibi konuşanları da kınıyorum.
22 yıldır iktidarda olacaksın, sadece siyasetiniz gerektirdiğinde Kürt yurttaşlar aklınıza gelecek. Bu işin siyaseti olmaz ve olmamalı. İnsan kendi kardeşine siyasi oyun kurmaz.
Değerli Okurlar, son dönemlerde Türkiye adına, kapalı kapılar ardında, kamuoyunun bilgisi olmadan bir takım hayati kararlar alınıyor. Kamuoyunu bilgilendirmeden bu konular kapalı kapılar arasında konuşuluyorsa, bu ülkede Demokrasiden söz edilemez. Türkiye için yerli ve milli kararların verileceği tek yer TBMM’dir.
Anayasanın rafa kaldırıldığı bir ülkede değil etnik, hiçbir sorunu çözemezsiniz. Kardeşlik için içtenlikle adım atmak istiyorsanız, adına yemin ettiğiniz “TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI’na uymak zorunluluğunuz var. Bunun içinde Anayasa Mahkeme kararlarına uyup Can Atalay, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’yı hapisten çıkarın. Sizin sorun diye adlandırdığınız Kürt sorunundaki olumsuzlukları, İmralı ile değil de eli kana bulaşmamış Selahattin Demirtaş’ı muhatap alarak çözebilirsiniz. Demirtaş, her dönem ve tüm söylemlerinde Türkiye partisi olma gayreti içinde. Hani derler ya “eskiye rağbet olsa, bit pazarına nur yağar”. İmralı’da ki eli kanlı bebek katilinin de devri bitti artık. Hem koca Türkiye Cumhuriyeti ne zamandan beri teröristlerle pazarlığa başladı? Geçmişte pazarlık lafını ağzına alanlara ne hakaretler yaptığınızı ne çabuk unuttunuz.
Kandil ve PKK artık ömrünü tamamladı. Bu katil sürüsünü bitirmek konusunda iktidar olarak büyük gayretler gösterdiğiniz bir gerçek. Peki biten bir terör örgüt lideri ile neyin pazarlığı? Emperyalistler de artık PKK’yı gözden çıkardılar. Zaten Suriye’nin kuzeyinde garnizon devleti kurdular. Şimdi batının tüm amaçları PKK’yı sizin bitirdiğiniz algısını yaratmak. Bunu yaparak garnizon devletini tanınması için uğraş verecekler.
Ülke bizim, hep birlikte bu topraklar içinde yaşayan tüm yurttaşların toprağı. Gün siyaset günü değil. TBMM’de demokrasi ile ilgili tüm sorunlara en sağlıklı kararlar alınır. Ortak aklın çözemeyeceği hiçbir sorun olamaz.
“YAŞASIN TÜRKİYE CUMHURİYETİ”
Özü şu, Ortadoğuda’ki tüm yaşanan olumsuzlukların arkasında sözde müttefiklerimiz ABD ve yandaşları var. Kurtuluş Savaşı’nda ve genç Cumhuriyetin ilk yıllarında da bu emperyal devletler başımızı ağrıtmış ve bu gün de ağrıtmaya devam ediyorlar . Şimdi de Ortadoğu’yu kana bulayan taşaron İsrail’in arkasında da bunlar var. Gün, sen ben günü değil BİZ günü. Bu alçaklara DİKKAT ….
SON SÖZ:
“Siyaset: Kuzuyu yemek için,
Tilkiyle plan yapıp,
Kurtla birlikte öldürüp,
Çobanla birlikte yas tutmaktır.”
ROMA ATASÖZÜ