Bugün sandık başına gidiyoruz.

Oylarımız ülkenin kaderini etkileyecek.

Kentlerimizi 5 yıl yönetecek olan başkanları ve diğer yöneticileri seçeceğiz...

Oylarımız aynı zamanda (olumlu ya da olumsuz anlamda) siyasilere önemli bir mesaj olacak.

Meclis bir erken seçim kararı almazsa artık 2028 yılının Mayıs ayına kadar hiçbir seçim yok!

Bu bakımdan halkımızın bugünkü tercihi çok önemli.

★★★

Seçmen yorgun... Bazı insanlar küskün, kırgın, kızgın...

Bunların ağzından ”Ben sandığa gitmeyeceğim” gibi absürt sözler duyuyorum.

Seçimlerde oy kullanmak bir vatandaşlık görevi... Kime oy verirsen ver ama git, oyunu mutlaka kullan!

Sandığa gitmemek çare değil!

Umutsuzluğun, kırgınlığın hiçbir anlamı, hiçbir yararı yok!

Bu vatan hepimizin ve biz bu vatanı sokakta bulmadık!

Kırgınlık da küskünlük de çocuksudur ve kesinlikle yanlıştır.

Ülkesini seven, çoluğunun çocuğunun geleceğini düşünen herkes bugün sandık başına gitmeli, aklından ve gönlünden ne geçiyorsa, inancı doğrultusunda hareket etmeli.

Toplumun tercihi, gelecekteki 5 yılda nasıl yaşayacağımızın belirleyicisi olacak.

★★★

Hayat, eğrisiyle-doğrusuyla, iyisiyle-kötüsüyle her alanda mücadeledir. 

Demokrasiye ulaşmak, uygar bir yaşama kavuşmak imkanı her toplumun kendi elindedir.

Bugün bir yerel seçime gidiyoruz ama asında bir genel seçim kadar önemli...

Oy kullanma oranının düşmemesi gerek!

Aksi halde demokrasinin olmadığı, gelişmemiş ya da az gelişmiş ülkelerden ne farkımız kalır ki?

Oy, emeklinin, işçinin, öğrencinin, çiftçinin sesi ve gücüdür.

Bu gücü doğru kullanan uluslar uygarlık yarışında ön sıralarda yer alıyor.

★★★

Dertli misin? Sorulacak hesabın mı var?

İşte sandık!

Demokratik toplumlar oylarıyla duygularını yansıtır.

Kırgınlık, yorgunluk, mazeret olmaz!

Ülkesini, milletini seven herkes bugün sandığa gitmeli, oyunu gururla kullanmalıdır.

Vatan sevgisi lafla değil, mücadeleyle, fedakarlıkla, güçlükleri yenmekle olur. Kırgınlık, yorgunluk mazeret olmaz!     

İsrail’i yöneten vampirler mi? 

İsrail’in bu kadar gaddar, bu kadar kana susamış bir devlet olduğunu hiç düşünmezdik. Meğerse ülkeyi, Başbakan Netanyahu gibi kan içmeyi seven vampir kafalılar yönetiyormuş!

Gazze’de ölen masum insanların sayısı 33 bini aştı. Kim bilir daha kaç masum can verecek?

İsrail’de aşırı dinci ve milliyetçi Siyonistler, Arap cephesinde ise köktendinci örgüt temsilcileri barışa yanaşmıyor.

“Filler tepişir, karıncalar ezilir” misali, olan Gazze halkına oluyor, analar-babalar ölen evlatları, evlatlar ölen ana-babaları, kardeşleri için ağlıyor.

75 yıldan beri devam eden vahşet sürüp gittikçe iki taraf da hem çok şeyler kaybedecek, hem de dünya barışını tehlikeye sokacak.

İsrail’e de Hamas örgütüne de “Ey akıl, neredesin?” diye haykırmak gerekiyor ama İsrail’i destekleyen Amerika Başkanı Biden ülkesinin Ortadoğu’daki çıkarları için İsrail’i desteklemeyi sürdürdükçe Filistin sorunu çözülmez!

TEBESSÜM

Fıkra gibi bir olay...

Eski yıllarda Anadolu’nun şirin kentlerinden birinde genelev açılması istenir.

Bu konuda tabanın baskısı fazla olunca Vali, İçişleri Bakanı’na sorar.  O da durumu Başbakan Süleyman Demirel’e iletir.

Konu müzakere edilir ve sonunda “genelev açılmasına” izin verilir.

Gazeteciler Başbakan Demirel’e “Neden izin verdiniz?” diye sorarlar. Demirel’in cevabı şöyle olur:

“Ne yani? Açmayalım da bizi mi...!!!”

GÜNÜN SÖZÜ

Hayatta ne aradığını bilmiyorsan bulduğunu nasıl anlayacaksın?