Milyarlık mollalar...

Baştan değil, sondan başlayalım. Zirvedeki liderin gölgesinden, vakıflar ve oğulların milyarlarına uzanan bir sistem bu. 

★★★

Dini lider Ali Hamaney’in kontrolündeki “İmamın Hükmünü Uygulama Emir Makamı” (EIKO/Setad), devletten el konulan gayrimenkul, banka ve fabrikaları yöneten bir holding. Şirketler zinciri doğrudan Hamaney’e bağlı, vergiden muaf, hukuki denetim dışı. Bu yapı, onun doğrudan kişisel mal varlığı değilse de, kurucu konumuyla ona miras kalan bir ekonomik imparatorluk. Bugünkü varlığı 95 milyar dolar

★★★

Yerine geçmesi beklenen oğlu Mücteba Hamaney’in İran’daki bankalarda 300 milyon doları var. BAE, Venezuela ve bazı Afrika ülkelerindeki bankalarda 2.7 milyar dolar daha... Ek olarak 300 milyon dolarlık altın ve elmas birikimi... (Reuters) Meşhed yakınlarında geniş arazileri ve Tahran’da birçok taşınmazı bulunuyor. Al Quds Al Arabi gazetesine göre toplam serveti 3 milyar doları geçmiş durumda... 

★★★

Bir diğer oğlu Mesud Hamaney’in Fransa ve İngiltere’deki bankalarda 400 milyon dolar, Tahran’da 100 milyon dolarlık taşınmazı olduğu biliniyor. İran’daki Renault temsilciliğini yürütüyor. Fransız lider Macron’un “İran’da rejimi askeri operasyonla değiştirmek hata olur” sözleri bu bağlamda hiç de şaşırtıcı değil. 

En küçük oğlu Meysam Hamaney’in serveti 200 milyon dolarcık olduğundan detaylandırmak istemedim.    

Özetle Hamaney Ailesi’nin toplam servetinin en az 100 milyar dolara ulaştığı tahmin ediliyor. 

★★★

Gelelim geçen yıl helikopter kazasında ölen Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’ye... “Tahran Kasabı” olarak anılan İbrahim Reisi, 1988 yılında İran’da binlerce siyasi mahkumun idam edilmesinden sorumlu olan ve bu nedenle “ölüm komitesi” olarak adlandırılan kovuşturma komitesindeki dört kişiden biriydi.    

Neyse... Reisi’nin kayınpederi, Meşhed’deki dini ve mali nüfuzuyla biliniyor. Reisi ise 2016–2019 arasında Astan-e Qods Razavi adlı vakfın başkanlığını yaptı. Bu vakıf, Tahran’dan Meşhed’e kadar uzanan gayrimenkuller, sanayi şirketleri, bankalar ve gıda üretim zincirleriyle dev bir ekonomik imparatorluk. 

Financial Times ve Reuters’a göre vakfın 2020 itibarıyla varlığı 20 milyar doları geçti. Forbes Middle East ve Iran International, Reisi ailesinin şahsi servetinin 3 milyar dolar civarında olduğunu yazıyor. Vakıf vergi vermiyor, denetlenmiyor ve devlet kurumlarından bağımsız hareket edebiliyor. Özetle Reisi, İran’ın en stratejik servet ağlarından birine hükmeden bir figürdü. 

★★★

2017’de ölen 4. Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani’nin serveti de dikkat çekici. Forbes’a göre 2006’da 1.1 olan aile serveti bugün 1.7 milyar doları aştı. Ailesi köklü bir fıstık tüccarıydı. Oğulları Mehdi ve Yaser, milyar dolarlık servetleriyle anıldı; Mehdi yolsuzluktan yargılanarak hapis cezası aldı. Aile, Dubai’de Burj Khalifa’da dairelere, Lavasan’da binlerce dönüm araziye ve 30 dönümlük 120 milyon dolar değerindeki at çiftliğine sahip. 

★★★

İran’da servet çoğu zaman kayıtlı mülk değil, dağıtılan ihaleler ve dokunulmaz ticari imtiyazlarla ölçülüyor. Vakıfların başındaki kişiler kaynakları dilediği gibi yönlendirme gücüne sahip. 

Sistemin sessiz zenginlerinden biri ise Laricani ailesi. Adalet Bakanlığı ve İran’ın HSK’sına denk gelen kurumun başkanlığını yapan Sadık Laricani, Tahran’daki malikâneleri, Malezya ve Lübnan’daki hesapları ile ABD Hazine Bakanlığı’nın yaptırım listesine girdi. Kardeşi Ali Laricani, Meclis Başkanlığı döneminde büyük kamu ihalelerini yönetti. Aile servetinin 1 milyar dolara yaklaştığı tahmin ediliyor. 

★★★

Bir diğer isim: Meclis Başkanı Muhammed Bakır Galibaf. 2022’de ailesi İstanbul’da 20 bavulla alışveriş yaparken görüntülendi, “Hediye” dediler.  

12 yıl boyunca Tahran Belediye Başkanlığı yaptı. Bu süre zarfında belediyeye ait 200 arsa ve bina, yarı fiyatına el değiştirerek servet transferi yapıldı. Belediyenin 5 milyar doları buhar oldu. Örneğin Devrim Muhafızları’yla bağlantılı Yas Holding, belediyeyle sözleşme imzaladı ve şirkete 3 milyar dolar kaynak aktarıldı. Buna rağmen Galibaf uzun süre soruşturmadan kaçtı, siyaseten korundu. 

★★★

Tüm bunlar yaşanırken, İran’da 45 milyon kişi ayda ortalama 250-300 dolar ile geçinmek zorunda kalıyor. Halk ambargo altında ucuz ekmek kuyruğuna girerken, mollaların oğulları Ferrari kuyruğuna giriyor. Dini ayetlerle vaaz veren bir rejim, adaletsizlikle büyüttüğü ekonomik imparatorluğu böyle kurdu. Şimdi “büyük şeytan saldırıyor” diye bağırıp duruyor ki, bunlar konuşulmasın!