Adam medyayı toptan satın aldı, ana muhalefetin bir tek kanalı var, iki kamera alamadılar...
Onlar da “istenmeyen kıllar” reklamını aldılar ki siftah olsun...
Açıyorsun, istenmeyen kıllara sahip adamın kıllardan nasıl kurtulduğunu izleyeceksin ki badem bıyıktan nasıl kurtulacağımıza sıra gelsin...
Bütün gün oturup “uzayan hortum” reklamını izledik diyelim...
Televizyonumuza destek olsun diye uzayan bahçe hortumundan alan oldu, apartmanın beşinci katında oturuyor...

*

Seçim şarkısı bulamadılar...
“Hayat bayram olsa” seçim şarkısı oldu...
Adaylar söylüyorlar, yani köyde konser ver, muhtara zulüm...

*

CHP’den olamayanlar, gidip başka partilerden aday oldular...
Fark etmiyor çünkü...
Zaten biz onlara “sosyal demokratsınız” dediğimiz için kendilerini sosyal demokrat sanıyorlardı...

*

Daha işin başında Genel Başkan İstanbul adayını açıklarken, yardımcısı öbür yakada kendi adaylığını açıkladı mesela...

*

“Vatan haini” dedikleri AKP ile anayasa yapmaya kalkmak... “Tükürdüklerini yalayacaklar” diyenin alay konusu olmak... AKP’yi gidip Abdullah Gül’e şikayet etmek... Cumhuriyetin canına okuyan tüm yasalarda sadece çoğunluğu sağlamaya yaramak... Çarşaf, türban, mevlit, helva açılımları... Devrimin partisi ama gençlerden, meydanlardan, sokaktan uzak durmak... Siyasette asla varlık gösterememek gibi basiretsizlikleri saymıyorum bile...

*

Sonuçta rezaletleri AKP yaptı...
CHP kaybetti..
Daha ne olsun?...

*

Tamam; ışıklar söndü, oyları tuvalete attılar, hile var...
Ama ilkesizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, uyuşukluğun, kolaycılığın, inançsızlığın, basiretsizliğin hiç mi suçu yok...

*

Kemal Kılıçdaroğlu’na “Son Mektup” yazıp neticede sustuk, arşivdedir:
“Bu gidişle yerel seçimleri kaybedeceksiniz... İstifa etmek zorunda kalacaksınız...”
Birincisi oldu...
İkincisi için bir seçim daha mı lazım?..