Gazetelerde okudunuz, televizyonlarda izlediniz. Ekonomik gidişata ait beklentiler bozulmuş. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), Merkez Bankası (MB) ile birlikte hazırladıkları güven endekslerinin hepsi düşmüş.
En fazla düşen de yüzde 58’e gerileyen Tüketici Güven Endeksi olmuş. Reel sektör Güven Endeksi geçen yılın eylül ayında 102 iken bu yılın aynı ayında 71 olmuş. Reel Kesim, Hizmetler Sektörü ve Perakende de endeksler 97 dolayında. Yani fena değil. İnşaat sektöründe güven endeksi ise 81. İdare eder.

TÜKETİCİ GÜVEN ENDEKSİ NASIL HESAPLANIR, NEYİ GÖSTERİR

Güven endeksi, her ne kadar sayısal olarak ifade edilse de bunlar, TÜİK ve MB tarafından yaptırılan anketlere katılanların kanaatlerine dayalıdır. Denekler, kendilerinin ve ülkenin ekonomik durumunun geleceğine dair öznel (sübjektif) değerleme yaparlar.
Yani ortada, mesela elektrik üretimi gibi, ölçülebilen nesnel (objektif) bir şey yoktur. Anket sorularının bir kısmı, kişilerin geçmiş 12 aya ait gelirlerine dairdir.
İkinci kısımda, kişilere gelirlerini artırma imkânı açısından, gelecek 3 ayı ve yılı nasıl gördükleri sorulur. Otomobil, emlâk veya dayanıklı ev eşyası satın almayı düşünüp düşünmediklerini söylemeleri istenir. Bunlar tüketicinin güvenini gösterir.

GELECEĞİ, BEKLENTİLER; BEKLENTİLERİ, GEÇMİŞ BELİRLER

İyimserlik, ama özellikle kötümserlik bulaşıcıdır. Zaten “hastalık bulaşır, sağlık bulaşmaz” denir. Bulaşmaya; yazılı, sesli, görüntülü kitlesel medya ile zincir-ağ şeklinde işleyen sosyal medya sebep olur. Bulaşma sürecine “duydun mu?” şeklinde başlayan telefon konuşmaları ile fısıltılı sohbetler de dâhildir.
Kötümserlik, kötü bir olaydan (mesela devalüasyondan veya terörden) sonra çıkar. Kötümserlik, esasında geleceğe güvensizliktir. Kötümserlik artarsa, Güven Endeksleri düşer.
Onlar düştükçe güvensizlik artar. Olay, kendi kendini doğuran bir kısır döngüye dönüşür. Bu sebeple doğru önlemlerle ve zamanında “mali sisteme” müdahale edilmezse “iktisadi krizler” kendiliğinden durmaz.

İNSANLIĞI HAYVANLIK KURTARIR

En kötü şartlar altında bile hayvanlarda olduğu gibi, insanlarda da çok kuvvetli bir hayatta kalma içgüdüsü vardır. İktisat filozofu Keynes bunu gözlemlemiş ve 1936’da yazdığı bir kitapta bu ruh haline “animal spirits” (hayvan halet-i rûhiyesi) adını vermiştir. Bu ruh hali insanlarda bazen sebepsiz gibi duran bir “coşku, canlılık, neşe ve ekonomik moral” olarak tezahür eder.
Tüketici Güven Endeksleri’ne cevap verenler, kendi akıllarına ve geleceklerine, ülkenin yöneticilerine ve geleceğine duyduklarından daha fazla güven duyar. İyileşmenin gizli motoru buradadır. İktisadi durgunluktan çıkmak, tüketicilerin daha fazla alışveriş yapmasıyla olur.
İnsanlar tüketimlerini erteler ama asla vazgeçmez. Çünkü herkesin yaşayacak “bir tek” hayatı vardır. Onu da heba etmez. Ama insanlığın geleceği için kötümserliği de elden bırakmaz. O da ayrı bir keyiftir.
Son söz: Mezbahada boğalar, çiftleşecek inek kovalar.