Büyümeyen bir ülkede bankacılık sektörü nasıl büyüyebilir ki? Haliyle bankaların kârları düşüyor. Bu durum mevcut ekonomik ortamda gayet normal bir gelişme... Çoğu banka yönetimi için ise bu durum kabul edilemez.
Bankalarda sistem şöyle çalışıyor: En üstekinin işi hedef koymak... Yardımcılarının görevi bölümlerine hedefleri dağıtmak... Onun altındakinin derdi hedefleri kontrol edip baskı uygulamak... Nihayet sıra hedeflerden sorumlu şube müdürleri ve çalışanlarına geliyor. Hedef tahtasında ise vatandaşlar var. Nihai taktik, tuttuğunu bırakmayacaksın!
Hedeflere yaklaşan çalışanlara pek dokunmuyorlar ama yakalayamayanlar önce uyarılıyor sonra postalanıyor. Nasıl olsa sırada her yıl üniversitelerden mezun olup iş arayan binlerce genç var!
BÖYLE HEDEF Mİ OLUR?
İnsanı çileden çıkartan saçma sapan kesilen komisyonlar ve masraflar, kandırılıp satılan fonlar, altınlar... Sonu yok!
Her kredi talep eden, “Sigorta yapmazsak kredi veremiyoruz!” lafını duymuştur. Var mı böyle bir zorunluluk? O da yok! Ama bankacının, şubenin ve bölgenin hedefleri var. Vatandaş da nereden bilsin, bunu kural sanıyor, aldanıp sigortayı alıyor. Hedef tutuyor!
Hele bankaların bir de “vadesiz hedefi” var ki akıllara zarar... Diyorlar ki: “Müşterinizin parasını vadesizde tutacaksınız!” Şaka gibi... Müşterinin cebinden parasını alacaksınız deseler aynı şey!
Neden vadesizde kalsın ki? En basitinden gecelik faiz uygulanır yani repo yapılır. Hiç değilse ertesi güne kadar bir miktar para kazanılır. Boşta kalan her kuruş bankanın bilançosuna kolay yoldan kâr demek... Bankalar kolayın peşinde...
VADESİZDE PARA BIRAKMA YÖNTEMLERİ
Bahsettiğim hedefler de az buz değil, müşteri temsilcisi başına beş yüz bin liradan başlıyor, on milyon liraya kadar çıkıyor. Boşta kalan her on milyon bankaya gecede yaklaşık 2750 lira para kazandırıyor.
Şubeler de ne yapsın? Verdikleri kredinin bir iki gün geç çekilmesini sağlıyorlar. Eğer hafta sonu vadesizde kalırsa pazartesi için daha yüksek faiz teklif ediyorlar. Maaşları akşam altıdan sonra yatırıyorlar ki ertesi güne kalsın... Vadesi biten müşteriyi aramayıp paranın boşta kalmasına çabalıyorlar. Elemanlarını sıkıştırıyorlar ki gerekirse müşteriye “hedefim var” diye adeta yalvarsın!
Yani bankalara selam veren borçlu çıkıyor. Çalışanlara verilen izansız hedefler yüzünden tırtıklanmayan müşteri kalmadı. Garibim bankacı hedefleri tutturamasın da işsiz mi kalsın?
Bankaların savunması ne? Kârlarımız düşüyor, kârlarımız düşerse kriz çıkabilir! İyi de yöntem bu mu olmalı?