Rafine bir istek kabarmıştı. En azından namuslu, dürüst insanların Türkiye’sini kucaklayan ortak bir arzu yükselmişti. Işıklı bir umut doğmuştu: Türkiye bağırsaklarını temizliyordu.
Bir kamyon vardı.
Bir de Mercedes.
Susurluk’ta çarpıştılar.
Kamyonun içinde bütün Türkiye, Mercedes’in içinde “bir iktidar milletvekili, bir polis müdürü, bir de mafya babası” vardı. Polis müdürü ile mafya lideri ölmüştü. Milletvekili sağ çıktı. Mercedes’in bagajında uzun namlulu silahlar, ölenlerin yanında dolar dolu valizler vardı.
Biz o zaman da yazıyorduk:
Bağırsak deşen kamyon!
Türkiye bağırsak temizliyor.
Bülent Arınç, avcı adam.
Deyim ve slogan avlar.
Fırsatları yaman yakalar.
Deyimi alır, bomba yapar ve yıkmak istediği vitrinin camına atıp tuz buz eder. Yapılmamış darbenin davası Ergenekon, Balyoz tutuklamaları başlayınca Bülent Arınç, deyimi canlandırdı, dilini mermi yapıp: “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diye taraftarlarının kalbini fethetti, yüksek oylar aldı.

* * *

Bülent Arınç, bugün kurucusu olduğu parti “AKP’nin bağırsaklarının lağıma dönüştüğünü” söyleyemiyor. 20 yıldır destekleyip Ankara’ya Belediye Başkanı seçtirdikleri Melih Gökçek’in “Başkentimizin şehir rantı yüksek kupon arazilerini parsel parsel Gülencilere vermesi ve birikimsiz kendi oğlunu milletvekili yapmak için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yaranmaya çalışması”  aslında AKP’nin bağırsaklarının lağıma dönüştüğünün somut göstergesi değilse nedir?
Kim lağımlaştırdı AKP’yi?
Sadece Melih Gökçek mi?
Siz neredeydiniz?
Tayyip Erdoğan neredeydi?
Abdullah Gül ne yapıyordu?
Ahmet Davutoğlu kiminleydi?
Niçin sustunuz?
Partinizde lağımın bugün sizleri birbirinize düşürürcesine patlama belirtileri göstermesine gelinceye kadar neden beklediniz?

* * *

Bülent Arınç, önceki gün İstanbul’a geldi. Bab-ı Ali Toplantısı’nda konuşma yaptı. Melih Gökçek için “O adam hesabını verecek” ifadesini kullandı. Profesörlerin, akademisyenlerin, aydınların, yazar-çizerlerin, bürokratların, parti önde gelenlerinin gelip konuşanları dinlediği Bab-ı Ali toplantısında Bülent Arınç, Melih Gökçek için şunları söyledi: “... Bu adam da onların gayretiyle (Gülencileri kast ediyor) Belediye Başkanı seçildi. Onlara da (Gülencilere) zamanında vermediği kalmadı. Gülen Grubu’ndan Hüseyin Gülerce ve Harun Tokak bir gün bana geldiler.  Gökçek’i sürekli ağzıma almamamı istediler. Onu savundular. Ben de ağzımı kapattım... Ben paralelci değilim... O adam (Melih Gökçek) Cumhurbaşkanı’na yaranmaya çalışıyor...”

* * *

Bu sözler ne demek?
Melih Gökçek demiş ki:
Siz beni destekleyin.
Ben Ankara’yı parselleyeyim.
Siz Gülencilere vereyim.
Arınç ise olanı görüyormuş.
Tam gerçeği anlatacakmış(!)
Gülenciler gelmiş.
Ağzını kapat demişler.
Arınç, ağzını kapatmış.
Partisi AKP lağımlaşıyor.
Arınç’ın ağzı kapalı, dili lal.
Ağza bak!
Aç kapa!
Aç kapa!

Zavallı zabıta

Orman Bakanı Veysel Eroğlu‘na özel kalem müdürü yapılmadan önce Belediye zabıtası olan Cihan Pektaş, 2.5 milyon TL’ye villa satın aldı. Villanın tapusunu teyzesi adına çıkardı. Bir zabıtanın hem iktidar partisi AKP’den milletvekili adayı olması ve hem de villa sahibi olabilmesinin bilgilerini MHP Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz Meclis gündemine taşıdı. Gariban zavallı zabıta(!) acaba parti önde gelenlerinden kimi örnek aldı? Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, başbakan iken Çamlıca’da 4 villa birden aldı, akrabalarının üzerine tapuladı.