Son dönemde terör olaylarından adından sıkça söz ettiren ilimizin değişik dönemlerde valiliğe vekalet de eden vali yardımcısı “Hepimiz buralarda ölümü bekliyoruz” dediğinde hiçbir şey söyleyemedim. Sonra “Hepinizi Allah korusun” diyebildim. Gözlerim yaşardı. Aynı gün, Güneydoğu’dan gelen telefon ise daha vahim bir durumu ortaya koyuyor, “Askerliğimiz bitmesine rağmen yollar güvenli olmadığı için, helikopter gelmediği için buradan ayrılamıyoruz” diyordu.
Bayramdan sonra okullar açılacak. Biliniz ki köylerin büyük bir bölümüne öğretmenler “güvenlik” nedeniyle gönderilmeyecek. Gidenler rapor alıp oradan ayrılmanın çabası içinde olacak. Kendinizi bir an onların yerine koyun ve düşünün...

AMBULANSLARA EL KOYUYORLAR

“Çözüm süreci” hataları yüce devletimizin elini-ayağını kırdı. Bir kamu görevlisi görevleri gereği de olsa köylere gidemez hale geldi. Hastalar için ambulans isteniyor. İçinde acil yardım teknisyeninin de bulunduğu araçla köye gidiliyor. Bakıyorsunuz o ambulans bir daha da dönmüyor. Çünkü teröristler ambulanslara el koyuyor, götürdükleri sağlık teknisyenlerini kendi amaçları doğrultusunda çalıştırıyor. Vali yardımcısından dinliyorum:
“Artık köylere gidemiyoruz. Ambulanslara el konulduğu için ambulans gönderemiyoruz. Çünkü gönderdiklerimize el koyuyorlar. Örgütle bağlantılı olan köylerdeki milisler ambulansları bir daha göndermiyorlar. Hastanelerde polis görev yapması gerekirken, polis bulunduramıyoruz. Teröristler kayda alınmadan hastanelerde muayene ve tedavi ettiriliyor.”
Görevleri hayat kurtarmak olanların hayatları tehlikede. Bir hastayı, hastaneye yetiştirmek için çabalayanların başlarına bunlar geliyorsa gerisini siz düşünün.

OPERASYONA ÇIKILMIYORDU ÇÜNKÜ...

Askeri yetkililere “çözüm süreci” döneminde neden operasyon yapmadıklarını sorduğumuzda hep, “Biz operasyon yapmak istiyoruz ancak valiler operasyon izni vermiyor. Ne zaman operasyon yetkisi istedikse, hazırladığımız formun bir örneğini Genelkurmay Başkanlığı’na gönderdik. Yarın bize ‘neden operasyon yapmadınız’ denilirse biz de kendimizi savunmak için bu belgeleri ilgili makamlara göstereceğiz” diyorlar.
Valinin izinli olduğu dönemde valiliğe vekalet eden, her sabah emniyet müdürü, jandarma komutanı, MİT bölge başkanının katıldığı toplantılarda bulunan vali yardımcısından dinliyorum:
“Açıkçası kimse risk almak istemiyor. Örneğin jandarma komutanı teröristlerin bulunduğu yerleri söylüyor. Hemen ardından da, ‘Eğer operasyon yaparsak burada çok şehit veririz. Her tarafı patlayıcılarla doldurdular’ diyor. Bu sözleri söyleyen, operasyon yapılması durumunda çok şehit vereceğini belirten komutanın operasyon yapma niyeti olmadığı ortada. Tabii ki amacımız şehit vermemek. Ama alana çıkmadan da teröristle mücadele edemezsiniz. Valiler de, komutanlar da illerinde olay olmamasını arzular. Açıkçası çözüm sürecinde etrafında olup bitenleri herkes görmezlikten geldi.”

KENDİ KALELERİNDE...

Terör örgütünün kırsal kesimdeki çalışmalarını en iyi o yörede yaşayan yurttaşlar bilir. Adım atışlarından haberdardırlar. Ama “çözüm süreci”yle birlikte köy korucuları devlet tarafından ihmal edildi. Devlete yakın aşiretler “yok” sayıldı. “Haber elemanı” olarak kullanılanlar deşifre edildi. Sonuçta devlete bilgi gelmez oldu.
Asker operasyona çıkmayı bırakın, kendilerini koruyabilmek için karakolunun bahçesine ikinci bir duvar daha yaptırdı. Vali yardımcısının deyimiyle “kendi kalemize çekildik.” Siz kalenizden dışarıya çıkamazsanız, dağda, köyde olmazsanız bilgi gelmez. O yüzdendir ki bazı köylerde bölücü terör örgütü sözde “mahkeme”ler kurmasına, halkı sorgulamasına rağmen güvenlik birimleri bunları duymazdan geliyor. Devlet yetkilileri duysa bile ne olduğunu vali yardımcısından dinliyorum:
“Açıkçası kamu görevlilerinin hemen hiçbiri risk almak istemiyor. Arama izinleri alınamıyor. Gerekçesi de ‘makul şüphe’ olmaması gösteriliyor. Açıkçası hep beraber geri duruyoruz. Siz geri durdukça bölücü örgüt militanlarının cesareti artıyor, halk bu durumda korkudan devletten uzak durmaya çalışıyor. Bizlerin bu pasif durumu devam ettikçe halkı kazanmamız da mümkün değil. Teröristler de bu durumdan yararlanıp ciddi güç haline geliyor.”

OLAYLAR AYNI YERLERDE

Bölücü terör örgütü militanları 30 yıldır aynı patikalardan geçiyor, aynı mağaraları kullanıyor, aynı yerlerde dinleniyor, eğitim alanları aynı. Ancak “çözüm süreci” döneminde örgüt ilçelerde eylem yapacak grupları özel olarak eğitti. Kuzey Irak’ta bulunan boş köyleri “eğitim alanı” olarak kullandı. İşte eğittikleri bu gruplar şimdi ilçelerdeki eylemleri yönlendiriyor. Geçenlerde bir vali yardımcısı “10 gün önce şurada çatışma oldu. 10 gün sonra aynı yerde 13 polisimiz şehit edildi. Devlet, ‘Niye tedbir almadın’ diye sorgulamazsa biz daha çok şehit vermeye devam ederiz” diyordu. Durumlar böyle haberiniz olsun...