Uğur Dündar, Suruç saldırısı başta olmak üzere sınırımızda yaşanan gelişmeleri emekli Büyükelçi, bilge diplomat Şükrü Elekdağ’a sordu, görüşünü aldı.

Elekdağ, Reyhanlı, Niğde ve İstanbul Sultanahmet’teki hain terör saldırılarını hatırlattı. “AKP, IŞİD’in Türkiye’deki kanlı eylemlerinin üstünü örttü” dedi.
Suruç katliamının da bunun bir sonucu olduğu vurgusu yaptı. Şükrü Elekdağ
“Felaket tellallığı yapmak istemem ama, bu durumda Suruç daha büyük
felaketlerin habercisi... Türkiye artık IŞİD’in savaş alanı oldu” uyarısı yaptı...


Ül­ke­miz Rey­han­lı ve di­ğer­le­rin­den son­ra, Su­ru­ç’­ta da bü­yük bir fa­ci­a ya­şa­dı. Res­mi ma­kam­lar kor­kunç kat­li­amın so­rum­lu­su­nun IŞİD ol­du­ğu­nu açık­la­dı­lar. An­cak fe­la­ke­tin ger­çek so­rum­lu­su­nun, gaf­let için­de­ki AKP ik­ti­da­rı ol­du­ğu ve te­rör sal­dı­rı­sı­nın AK­P’­nin ha­ta­lı Su­ri­ye po­li­ti­ka­sın­da ıs­rar et­me­sin­den kay­nak­lan­dı­ğı çok net bi­çim­de gö­rü­lü­yor. Ni­te­kim Su­ruç kat­li­amın­dan son­ra top­lu­mu şo­ke eden olay­lar bir­bi­ri­ni baş dön­dü­rü­cü bir hız­la iz­le­di. Ön­ce PKK’­lı ka­til­ler, Cey­lan­pı­na­r’­da iki po­li­si­mi­zi uyur­ken, son­ra da IŞİD ca­na­var­la­rı, Ki­li­s’­in El­bey­li İl­çe­si­’n­de­ki sı­nır ka­ra­ko­lu­na sal­dı­ra­rak bir jan­dar­ma ast­su­ba­yı­mı­zı şe­hit et­ti­ler. Aka­bin­de, Su­ri­ye­’de­ki IŞİD he­def­le­ri­ne F-16’lar­la bir ha­va ha­re­kâ­tı ger­çek­leş­ti­ril­di. He­men son­ra da İs­tan­bu­l’­da, 5 bin po­lis­le, IŞİD ve PKK te­rör ör­güt­le­ri­nin hüc­re ya­pı­lan­ma­la­rı­na yö­ne­lik kap­sam­lı bir ope­ras­yon dü­zen­len­di.
Gö­rü­nen ger­çe­ğe bak­tı­ğı­mız­da Şu­ru­ç’­ta­ki IŞİD sal­dı­rı­sı­nın, Su­ri­ye­’de­ki mez­hep sa­va­şı­nı Tür­ki­ye­’ye ta­şı­ma­yı he­def­le­di­ği an­la­şı­lı­yor... Ne ya­zık ki ül­ke­miz, kev­gi­re dö­nen gü­ney sı­nı­rı­nı kon­trol et­mek­ten aciz du­rum­da. Yıl­lar­dır el­le­ri­ni kol­la­rı­nı sal­la­ya­rak top­rak­la­rı­mı­za gi­rip çı­kan ci­hat­çı ka­til­le­rin Tür­ki­ye sat­hın­da ör­güt­le­nip hüc­re­leş­tik­le­ri de bi­li­ni­yor. Bu ne­den­le acil ön­lem al­ma­yı ge­rek­ti­ren bir teh­dit­le kar­şı kar­şı­ya­yız. Ak­si tak­dir­de kent­le­ri­miz ma­ale­sef ye­ni kan­lı ey­lem­le­re sah­ne ola­bi­lir. Ge­liş­me­ler, ül­ke­mi­zin IŞİ­D’­le eş za­man­lı ola­rak bir de PKK ey­lem­le­ri­nin he­de­fi ola­ca­ğı­na işa­ret edi­yor.
Sev­gi­li okur­la­rım,
Göz­ler önü­ne ser­me­ye ça­lış­tı­ğım bu va­him tab­lo­yu, ön­gö­rü­le­ri hep doğ­ru çı­kan bil­ge dip­lo­mat, emek­li Bü­yü­kel­çi Şük­rü Elek­dağ ile ko­nuş­tuk.

* * *

Uğur Dün­dar (U.D.): Sa­yın Elek­dağ, böl­ge­si­nin en güç­lü ül­ke­si Tür­ki­ye, böy­le­si­ne teh­li­ke­li ve kö­tü du­ru­ma na­sıl düş­tü?

TA­Rİ­HE GAF­LET VE DA­LA­LET ÖR­NE­Ğİ OLA­RAK GE­ÇE­CEK

Şük­rü Elek­dağ (ŞE): Bu du­ru­mun esas se­be­bi Cum­hur­baş­ka­nı Er­do­ğa­n’­ın uy­gu­la­dı­ğı Su­ri­ye po­li­ti­ka­sı­dır. AK­P’­nin Ye­ni Os­man­lı­cı­lık kis­ve­li, Sün­ni mer­kez­li ve Şi­a ile ça­tış­ma ek­sen­li ide­olo­ji­si­nin uy­gu­la­ma­sı olan bu po­li­ti­ka, Cum­hu­ri­yet ta­ri­hi­ne dev­let yö­ne­ti­min­de­ki en bü­yük ba­si­ret­siz­lik, gaf­let, ye­te­nek­siz­lik ve Tür­ki­ye­’nin gü­ven­li­ği­ne en ağır ve yı­kı­cı za­rar­lar ver­me ör­ne­ği ola­rak ge­çe­cek­tir. AKP ik­ti­da­rı­nın Su­ri­ye­’de ba­tak­lı­ğa sap­la­na­rak ül­ke­mi­zin ba­şı­na bü­yük be­la­lar aç­ma­sı­nın ne­de­ni, bu Sün­ni mer­kez­li dış po­li­ti­ka­dır. Tür­ki­ye­’nin Ira­k’­ı ken­di­ne düş­man et­me­si yi­ne bu po­li­ti­ka­dan kay­nak­la­nı­yor. Er­do­ğa­n’­ın, Mı­sı­r’­da­ki as­ke­ri re­jim­le iliş­ki­le­ri­nin ta­ma­men kop­ma­sı, yi­ne, Müs­lü­man Kar­deş­ler ör­gü­tü ile aşı­rı de­re­ce­de öz­deş­le­şen bu po­li­ti­ka­nın bir so­nu­cu­dur. Tür­ki­ye-İs­ra­il iliş­ki­le­rin­de­ki kı­rıl­ma­nın te­me­lin­de de An­ka­ra­’nın dış po­li­ti­ka­da­ki ba­si­ret­siz ve bağ­naz tu­tu­mu ya­tı­yor. AK­P’­nin bu ön­gö­rü­süz po­li­ti­ka­sı ne­de­niy­le­dir ki, PKK aşı­rı güç­len­miş, ulus­la­ra­ra­sı alan­da meş­ru­iyet ka­zan­ma yo­lun­da me­sa­fe al­mış ve 30 yıl­dır ha­yal et­ti­ği ve çok ağır ka­yıp­lar ver­me­si­ne rağ­men bir tür­lü ger­çek­leş­ti­re­me­di­ği he­def­le­ri ko­lay­ca el­de et­miş­tir. Ni­te­kim, PKK’­nın uzan­tı­sı PYD’­nin Ku­zey Su­ri­ye­’de oluş­tur­du­ğu, Ro­jo­va de­ni­len iki­si bir­le­şik üç kan­ton­dan olu­şan özerk böl­ge, PKK’­ya Tür­ki­ye ile mü­ca­de­le­sin­de bü­yük avan­taj sağ­la­ya­cak uzun bir cep­he ile stra­te­jik ve si­ya­si de­rin­lik ka­zan­dır­mış­tır. Ma­lu­mu­nuz, Su­ri­ye ha­len par­ça­lan­ma sü­re­cin­de... Bu sü­reç­te ve çok geç­me­den ABD hi­ma­ye­sin­de K. Ira­k’­ta­ki­ne ben­zer bir yö­ne­ti­me dö­nü­şe­cek olan Ro­jo­va, bü­yük Kür­dis­ta­n’­ın ku­rul­ma­sın­da en önem­li adı­mı oluş­tu­ra­ca­ğı gi­bi, PKK’­nın Tür­ki­ye­’de­ki he­def­le­ri­ni ger­çek­leş­tir­me­de de ha­ya­ti bir rol oy­na­ya­cak­tır. Ay­rı­ca, Ro­jo­va­’nın bu­gün­kü coğ­ra­fi ko­nu­mu dik­ka­te alı­nır­sa, Ku­zey Irak pet­ro­lü­nün Tür­ki­ye­’nin “by-pas­s” edil­me­siy­le Ak­de­ni­z’­e akı­tıl­ma­sı­nı sağ­la­ya­cak “Kürt ko­ri­do­ru­”nun dört­te üçü­nün ger­çek­leş­ti­ril­miş ol­du­ğu gö­rü­lür...
(U.D.): Tür­ki­ye ar­tık IŞİ­D’­in he­de­fi du­ru­mun­da. IŞİ­D’­in Tür­ki­ye­’nin için­de yu­va­la­na­rak ağır ve acil bir teh­dit ni­te­li­ği ka­zan­ma­sı AKP ik­ti­da­rı­nın bu ör­gü­te kar­şı gös­ter­di­ği an­la­şıl­maz to­le­rans­tan ile­ri gel­mi­yor mu?

AKP, IŞİ­D’­İN TÜR­Kİ­YE­’DE­Kİ KAN­LI SAL­DI­RI­LA­RI­NIN ÜS­TÜ­NÜ ÖRT­TÜ

(Ş.E.): Hü­kü­me­t’­in IŞİ­D’­e yö­ne­lik po­li­ti­ka­sı, deh­şe­ten­giz bir vah­şet­le bar­bar­lı­ğın tem­sil­ci­si olan bu ör­gü­tün Tür­ki­ye için bir teh­dit oluş­tur­ma­dı­ğı gi­bi sa­kat bir gö­rü­şe da­ya­nı­yor­du. An­ka­ra­’nın gö­zün­de, PKK ile PYD’­nin düş­ma­nı olan IŞİD, bu iki te­rör ör­gü­tü­ne kar­şı bir den­ge un­su­ru oluş­tu­ru­yor­du. Bu gö­rüş­ten ha­re­ket­le, AKP ik­ti­da­rı, IŞİ­D’­in Tür­ki­ye­’ye yö­ne­lik kan­lı sal­dı­rı ve teh­dit­le­ri­ni ya­nıt­la­ma­dı, olay­la­rın üs­tü­nü ört­me­yi yeğ­le­di. Ör­ne­ğin, 52 ki­şi­nin öl­dü­ğü Rey­han­lı sal­dı­rı­sı Esad re­ji­mi üze­ri­ne yı­kıl­dı; Niğ­de­’de IŞİD mi­li­tan­la­rıy­la çı­kan ve va­tan­daş­la­rı­mı­zın te­lef ol­du­ğu ça­tış­may­la il­gi­li da­va bir so­nu­ca ula­şa­ma­dı; IŞİ­D’­in Mu­sul Baş­kon­so­los­lu­ğu­mu­zu ba­sıp Baş­kon­so­lo­su­muz da­hil 49 ki­şi­yi re­hin ala­rak ya­rat­tı­ğı kriz, pa­zar­lık ve ha­pis­te­ki IŞİD mi­li­tan­la­rı­nın ta­kas edil­me­si yo­luy­la çö­zül­dü; IŞİ­D’­in Su­ri­ye­’de­ki Sü­ley­man Şah Tür­be­si­’ni ve Say­gı Ka­ra­ko­lu’­nu ku­şa­tıp, tah­li­ye için sü­re ver­me­si üze­ri­ne as­ker­le­ri­miz ka­çar­ca­sı­na bu me­kân­la­rı terk et­ti­ler. Bu olay­la­rı, IŞİ­D’­in bir po­lis me­mu­ru­mu­zun şe­hit edil­di­ği Sul­ta­nah­me­t’­te­ki Em­ni­yet Mer­ke­zi­’ne can­lı bom­ba sal­dı­rı­sı ve 4 ki­şi­nin ya­şa­mı­nı yi­tir­di­ği Di­yar­ba­kır HDP mi­tin­gi sal­dı­rı­sı iz­le­di...
(U.D.): An­la­şı­lan An­ka­ra, IŞİ­D’­i, ken­di na­mı­na PKK/PYD’­ye kar­şı ve­ka­let sa­va­şı yü­rü­ten bir ör­güt gi­bi gör­me yan­lış­lı­ğı ve şaş­kın­lı­ğı­na düş­tü.

AR­TIK TÜR­Kİ­YE, IŞİD İÇİN BİR SA­VAŞ ALA­NI HA­Lİ­NE GEL­Dİ

(Ş.E.): Öy­le de de­ni­le­bi­lir... Bu ha­ta­lı de­ğer­len­dir­me ne­de­niy­le de, An­ka­ra, IŞİ­D’­in ül­ke­miz­de bü­ro­lar aç­ma­sı­na, as­ker dev­şir­me­si­ne ve pro­pa­gan­da fa­ali­yet­le­rin­de bu­lun­ma­sı­na mü­da­ha­le et­me­di. An­ka­ra, ay­rı­ca, IŞI­D’­in di­ğer ba­zı ka­ran­lık Se­le­fi ör­güt­ler­le bir­lik­te, Tür­ki­ye top­rak­la­rı­nı ve Gü­ney­do­ğu sı­nır böl­ge­si­ni ge­çiş ve lo­jis­tik üs­sü ola­rak kul­lan­ma­sı­na da göz yum­du. Şe­hir­le­ri­miz­de bom­ba­lı kat­li­am­lar dü­zen­le­me­ye ha­zır ci­hat­çı ka­til­le­rin kur­duk­la­rı hüc­re­ler­de yu­va­lan­ma­la­rı ve sı­nır­la­rı­mı­zın te­rör ör­güt­le­ri­nin ci­rit at­tı­ğı yol­ge­çen ha­nı­na dö­nüş­me­si iş­te bu tu­tu­mun so­nu­cu­dur. Was­hing­to­n’­un ıs­rar­lı uya­rı­la­rı­na di­re­ne­rek uzun­ca bir sü­re bu po­li­ti­ka­yı uy­gu­la­yan AKP ik­ti­da­rı, so­nuç­ta bas­kı­la­ra da­ya­na­ma­yıp, IŞİ­D’­e kar­şı ak­tif bir po­li­ti­ka iz­le­me­ye ka­rar ver­di ve Baş­kan Oba­ma­’nın Özel Tem­sil­ci­si emek­li Ge­ne­ral John Al­len ile mü­za­ke­re ma­sa­sı­na otur­du. Bu du­ru­ma tep­ki gös­te­ren IŞİD, tu­tu­mu­nu de­ğiş­tir­me­di­ği tak­dir­de Tür­ki­ye­’ye öde­te­ce­ği be­de­lin bo­yut­la­rı­nı Su­ruç kat­li­amıy­la göz­ler önü­ne ser­di. An­ka­ra­’nın, İn­cir­lik Üs­sü­’nün IŞİ­D’­e kar­şı ya­pı­la­cak ha­va ope­ras­yon­la­rın­da kul­la­nıl­ma­sı­na ye­şil ışık yak­ma­sı, İn­cir­lik Üs­sü­’nü AB­D’­nin ba­şı­nı çek­ti­ği ulus­la­ra­ra­sı koa­lis­yo­nun IŞİ­D’­e kar­şı uzun erim­li sa­va­şı­nın mer­ke­zi yap­mış­tır. Bu­nun an­la­mı, bun­dan böy­le IŞİD için Tür­ki­ye­’nin de tıp­kı Irak ve Su­ri­ye gi­bi bir sa­vaş ala­nı ol­du­ğu­dur. Fe­la­ket tel­lal­lı­ğı yap­mak is­te­mem ama, bu du­rum­da Su­ruç, da­ha bü­yük fe­la­ket­le­rin ha­ber­ci­si ol­mak­ta­dır. Be­nim sık­ça kul­lan­dı­ğım bir de­yim var­dır: “Yan­lış po­li­ti­ka yan­lış ilaç gi­bi­dir, öl­dü­rür.” IŞİD be­la­sı­nı da bu şek­li ve bo­yut­la­rıy­la Tür­ki­ye­’nin ba­şı­na sa­ran AKP ik­ti­da­rı­nın bu ko­nu­da­ki ha­ta­lı po­li­ti­ka­sı­dır.

Kurtuluşun yolu Türkiye’yi AKP sultasından kurtarmaktır


(U.D.): Peki, bu reçetenin, Türkiye’deki parçalanmış, kokuşmuş ve çatışmacı siyasi ortamında uygulanabilme şansı var mı?
(Ş.E.): Haklısınız... Türkiye’nin bu iki varoluşsal nitelikteki terörle mücadelesinde başarılı olabilmesi için en önemli unsur, evvela Türk milletine sarsılan ortak değerlerini ve zayıflayan birlik ve beraberlik ruhunu kazandırmak, sonra da çöken devlet ve hukuk düzenini kurmaktır.. Bunu gerçekleştirmek için de önce şunu gerçekleri kabul etmeliyiz: 1) Bu tahribatın sorumlusu AKP iktidarıdır. 2) AKP iktidarı, ideolojik körlüğü nedeniyle Türkiye’nin ulusal çıkarlarının yönünü tayin etmek ve sorunlara akılcı çözümler üretmek yeteneğinden mahrumdur. 3) Bu saplantı ve yeteneksizlikleri nedeniyle AKP Türkiye’yi uçurumun kenarına getirmiştir. Peki, bu tehlikeli durumdan kurtuluş nasıl olacaktır? Kurtuluş, Türkiye’yi AKP’nin sultasından kurtarmakla olur. Siyasi ve ekonomik göstergeler AKP’nin tükeniş trendinde olduğuna işaret ediyor. Bu nedenle AKP ile hiçbir şekilde koalisyon kurulup ona koltuk değnekliği yapılmamalı ve erken seçimin yolu açılmalıdır. Ben tüm olumsuzluklara rağmen umutluyum. Atatürk’ün söylediği gibi, “Milletin istiklalini, yine milletin azm-ü kararı kurtaracak” diyorum.

Mezhepçilikten vazgeçilip milli politikaya dönülmeli


(U.D.): İncirlik anlaşması IŞİD’e karşı kurulan ABD önderliğindeki uluslararası koalisyona ne gibi imkanlar sağlıyor? Üstlenilen riskler karşısında, hükümet güvenli bölge önerisini kabul ettirebildi mi?
(Ş.E.): Anlaşma açıklanmadığından, ne getirip ne götürdüğü hakkında bilgi sahibi değiliz. Resmi makamlarca henüz teyit edilmeyen bilgilere göre, İncirlik ABD ve koalisyon güçlerinin sınırlı sayıda uçağına açık olacak ve bu uçaklar “güvenli bölge“ koordinatları kapsamında belirli bir rotada uçacak. Üs, ABD kara birlikleri tarafından kullanılmayacak. Anlaşmada, Türk askerinin ayak basmayacağı sanal denilebilecek bir “güvenli bölge” kavramı yer alıyor. Bu bölge, Cerablus-Azez arasındaki 100 kilometrelik sınır boyumuzdan Suriye içine doğru uzanan 40 kilometrelik bir alanı kapsıyor. Türkiye, uçuşa yasak olan bu alanı, buraya girmeden uzun menzilli toplarla koruyacak. Böylece teorik olarak, bu bölgede IŞİD’in mevzilenmesi ve PYD’nin Fırat’ın batısına geçip, buraya yerleşmesi engellenecek. Ayrıca bu şekilde Halep kaynaklı bir göç dalgasının sınırlarımızı zorlaması engellenecek. İncirlik anlaşması konusunda değerlendirme yapmak için, daha detaylı ve teyit edilmiş bilgiler gerekli.

DEMOKRASİ İNŞA EDİLMELİ...

(U.D.): IŞİD’e karşı uygulanacak mücadele planı hakkında ne düşünüyorsunuz?
(Ş.E.): Esas mesele, planın arkasında azimli ve kararlı bir siyasi irade olması ve önlemlerin kâğıt üzerinde kalmayıp uygulanmasıdır. Bu önlemler kadar önemli olan bir başka husus, Türkiye’nin dış politikasının Sünni mezhepçilikten çıkartılarak ulusal çıkarlar temeline oturtulmasıdır. Başta ABD olmak üzere Batılı ülkeler IŞİD tehdidine öncelik vererek, bu safhada Esad rejiminin devrilmesini rafa kaldırmışlardır. Rusya ve Suriye esasen bu görüştedirler. Bu itibarla Türkiye’nin Suriye politikası, uluslararası gerçekler ışığında ABD, Rusya ve İran’la istişare edilerek gerçekçi bir temele oturtulmalı ve bu bağlamda doğrudan Başkan Obama’ya, ABD’nin kuzey Suriye’de bir Kürt devleti kurup bunu Türkiye’ye dayatmasının NATO müttefikliği anlayışıyla bağdaşmayan düşmanca bir hareket olarak görüleceği en kesin ifadelerle izah edilmelidir. PKK tehdidine gelince, bu konuda akılcı hareket tarzı,“çözüm” inisiyatifinden vazgeçmemek, fakat bunu aktif bir terörle mücadele stratejisiyle birlikte yürütmektir. Evet, akılcı yaklaşım, terörü etkisiz hale getirmeye ve silahlarını bırakmaya mecbur ederken, Türkiye’nin, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanındaki eksikliklerini gidererek, hiçbir ayrımcılığın olmayacağı ve tüm vatandaşların eşit hukuku paylaşacağı bir demokratik sistem inşa etmek olmalıdır.