İç ve dış olaylar, özellikle “sözde soykırım” suçlamalarıyla Batı’ nın üzerimize geldiği bu dönemde toplumsal barışa daha çok özen göstermek gerekirken siyasal yarışma sayılan seçimi kavga ortamına dönüştüren ışıksız ampul iktidarının sorumluluğu yargıdaki olumsuzluklarla her gün biraz daha ağırlaşmaktadır.
Andına aykırı davranışlarını sürdüren günümüz cumhurbaşkanıyla çiftetelli oynayan iktidar, koalisyonla korkutmaya çalıştığı topluma dincilik aşılamaktan vazgeçmiyor. İslâm devleti amacına yönelik girişimleri kuvvet komutanlıklarına mescit açmaya dek uzanıyor. Dinci diktayla varlıklarını ancak sürdürebileceklerinden inanç sömürüsü başlıca araçları. Debdebe, gösteri, şov nitelikli açılımları ortada.
HDP barajı geçerse onlarla anlaşıp Anayasa’yı onlara ödünler vererek değiştirmeye kalkışacaklar. HDP barajı aşamazsa yine onların desteğiyle “Türkiye tipi” daha açıkçası “Recep Tayyip tipi” başkanlık sistemine soyunacaklar. HDP barajı aşsa da aşmasa da HDP, AKP’nin sıcak ortağı durumunda kalacaktır.
İktidardakilerle yandaşlarının kurallara aykırılığı doruğa çıkmış seçim çalışmaları sert, kaba, ilkel sözler, çirkin karalama ve suçlamalar, terbiye sınırını zorlayan yaklaşımlarla
sürüyor. Partilerin çocuk kandırırcasına parasal ağırlıklı vaatleri demokratik ilkeler yönünden zayıf kalıyor. Medya kullanımı seçim eşitliğini tümden yoketmiş durumda, iktidar izlenceleriyle dolu. Abartılı, süslü siyasal yalanlar, argodaki “palavra” sözcüğünü anımsatıyor. Toplumsal barış, her yurttaşı kucaklayan bir dinginlik ve birliktelik iken kavga
yeğelenip kışkırtılıyor. HDP’liler yabancı bir topluluk gibi konuşuyor, iki ulus, iki devlet varmış gibi “barış”tan söz ediliyor. Toplumsal barış ile
kesimlerarası barış birbirine
karıştırılıyor.
YANLIŞLAR
Hükûmet sözcücü B. Arınç,“Bilerek, isteyerek soykırım yapmak” derken soykırım yapılmış gibi, özür dilercesine Ermenilere yeni ödünlerin kapısını açtı. İktidar silâhşörleri sayılacak kimilerinin tutumları ve sözleri bedensel ya da ruhsal kimi rahatsızlıklar kuşkusunu doğuruyor. AKP ampulü ışık vermiyor, karanlığa boğuyor. Toplantılar, açılışlar, Beştepe ziyaret ve yemekleri hep seçim yatırımı. Seçim koşullarına aldırış etmeyen günümüz cumhurbaşkanının katıldığı toplantılarda çığlık atan, ayakta alkış tutan, gezilerine çağırılıp yazılarında övgüler sıralayan kimilerini görünce iktidar uyduluk ve uşaklığının insanı ne durumlara düşürdüğünün üzüntüsü koyulaşıyor. Siyasal ahlâk çöküntüsü
ürkütüyor.
BÖYLE GİTMEZ
Ülkeden, ülkedeki tüm olaylardan iktidar sorumludur. Anarşi, kadınlara saldırı ve ölümler, sınav yolsuzlukları, rüşvet olayları, hukuksuzluklar, iş kazaları, kara para, yasaklar, devlet olanaklarını kullanma, görevi kötüye kullanmalar, üniversitelerdeki kavgalar, kapkaç ve gasp çirkinlikleri, saygısızlıklar, terbiyesizlikler, yoksunluklar.. hepsi iktidardan sorulmalıdır. Anayasa ve yasa tanımayanlar yarın bunlara en çok gereksinim duyacak suçlular olacaktır.
Yönetimdeki sivil asker kimilerinin koruma ordusu sayılacak kalabalık görevliler, sekizden yirmiye türlü koruma araç ve taşıtlarıyla gidip gelmeleri topluma dehşet vermekte, korkudan kuşkuya her durumu düşündürmektedir.
Demokrasi kötüye kullanılmakta, hukuk ayaklar altına alınmakta, seçim bir uygarlık yarışı olacakken demokrasi çatışmasına dönüştürülmektedir. Çağdaşlık bir bütündür, her alanda yaşanması gereken bir insanlık ülküsüdür. Unutulmasın.