Milletvekillerini aklımda boyarım.
Koyu yeşil, yobazın teki.
Açık yeşil, tutucu.
Kızılın teki mi?
Hiç karşılaşmadım.
Tatlı kırmızı bir zamanlar olduydu.

*

Fikret Otyam yazmıştı bunu.

*

Gazeteci-ressam deniyor.
Bence şairdi.

*

Çünkü... Edebiyat ikinci defa okunacak, gazetecilik ise, bir defada anlaşılacak şekilde yazma sanatıdır. Bir defada anlamamıza rağmen, adeta ezberlercesine, tekrar tekrar okurduk onun yazılarını... Edebiyatçı mertebesine ulaşmış ender gazetecilerdendi.

*

Şiir gibi yazar.
Roman gibi çizerdi.
Fotoğraf kareleri, tablo gibiydi.

*

Diyeceksiniz ki, kıymeti bilindi mi?
Otyamların kıymeti bilinseydi, memleketi bunlar mı yönetirdi?

*

Daima emeği savundu ama, darbe döneminde mesela, bizzat Kenan Evren tarafından emeği çalındı! Kendini Picasso zanneden Kenan Evren’in “sigara içen ihtiyar” isimli tablosu, Fikret Otyam’ın çektiği “sigara içen ihtiyar” fotoğrafından araklanmıştı. Bir liralık dava açtı. Kazandı. Kenan Evren utanıp, özür dileyeceğine, “tedavülden kalkmış gümüş bir liram var, onu vereceğim” dedi. Halbuki, kendisinden para mara istenmiyordu, bir liralık tazminat davası elbette sembolikti. Peki neydi? Mübaşir, her duruşma öncesinde “sanık Kenan Evren, sanık Kenan Evren” diye bağırıyordu, bu keyfin bedeli yoktu!

*

Dünyanın en güzel keçilerini o resmederdi. Oğlakken alıp, 12 senedir evladı gibi büyüttüğü keçisine “Nimetçik” adını vermişti. Nimetçik, kelimenin tam manasıyla nimetiydi. “Nimetçik’in tablolarını yaparak para kazandım, evimi bile onun sayesinde aldım” diyordu. İlham kaynağıydı. Bir sabah baktılar ki... Nimetçik ve yavruları yok.

*

Darbe döneminde emeği...
Akp döneminde nimeti çalınmıştı.

*

Ve, bunca hırsızlığa rağmen...
Bize servet miras bıraktı.
Anadolu’yu tuvallerine ekti.
Kitaplarına harmanladı.

*

Adam gibi adam değil, adamdı... Köylerimizin kara kaşlı, koca gözlü, güzel yüzlü kadınları maalesef farkında değil ama, hepsi öksüz kaldı.

*

Baba ocağım Aksaray’da dünyaya gelmişti.
İçimde uktedir...
Hasan dağına karşı çilingir sofrası kurup, cigara tüttürerek, Tayyip Erdoğan’ın Ak Saray’ını konuşmak isterdim onunla!

*

Sizin içinizde ukte kalmasın...

*

Gidin sahaflara.
“Ha Bu Diyar”ı bulun.
Kitapçılarda bulamazsınız.
“Mayınlar Çiçek Açmaz”ı arayın.
“Ceylanlar Suya İndi”yi okuyun.

*

Okursanız...
Türkiye’nin kurucusu CHP’nin, kendisini yeni’liyorum zannederken, bağrından çıktığı topraklardan nasıl uzaklaştığını anlarsınız.
Özüne dönmek tek çareyken, kendine ne kadar yabancılaştığını, bunca yalana, bunca talana, bunca acıya rağmen, Anadolu’nun gönlünü neden kazanamadığını anlarsınız.

*

Çarığın makus talihine ayakkabı olmak varken, beraber yürünen yollara nasıl bu kadar kolayca takunya olduğumuzu kavrarsınız.

*

Hatta, bu mübarek memlekette neden terör olduğunu, bazılarının neden terörist olduğunu, kin tohumlarının hangi başıboş tarlalara kimler tarafından, hangi müsait iklimlerde ekildiğini görürsünüz.

*

Yok eğer kitaplarını bulamazsınız, tablolarındaki güzel yüzlü, kara kaşlı kadınların, koca gözlerine bakın... Her şeyi nasıl anlattıklarına, inanamayacaksınız.