Bodrum, Bodrum. Keyifli yaşamın merkezi. Güzel koylarıyla, kaliteli lokantalarıyla tam yaşanacak yer. Gerçi orada yaşayan arkadaşlar yaz aylarında Bodrum kalabalıklaştığında trafiğin İstanbul’daki gibi bir felakete dönüştüğünü ve yaşanamaz olduğunu söylüyorlar. Neyse ki biz oradayken çok sakindi.

51

19 Mayıs tatilinden faydalanarak bir arkadaşımızın doğum günü için Bodrum’a uçuyoruz. İstanbul’un aksine hava çok güzel. Mevsim açılmasına rağmen yollar çok tenha, yabancı turistler parmakla sayılıyor. Herhalde Bodrum’un en güzel zamanlarından biri. Tavsiye üzerine Yalıkavak Tilkicik Koyu’ndaki PRİNCESS ARTEMİSİA OTELİ’NE yerleşiyoruz, tam deniz kenarında çok keyifli bir yer. Bu yıl Yunanistan’da çok meşhur olan İnterni adlı gece kulübü-lokanta ile de anlaşılmış, sezona iddialı giriyorlar yani. Bizim üzerimizde bir deneme gecesi yaptılar, deneme böyleyse aslını düşünemiyorum. Diğer otellerden farklı olmak için İstanbul’daki ünlü mekanlardan garsonlar transfer etmişler, gerçekten fark yaratıyorlar.

55

Otelin hemen yakınında KABUK adlı bir lokanta var, otele gelirken acıktığımız için giriyoruz. Sonra da şansımıza böyle bir lokanta bulduğumuz için şükrediyoruz. Kabuk, isminden de anlaşılacağı üzere kabuklu deniz hayvanları servis eden bir lokanta. İstanbul’da da keşke olsa sık sık giderim diyebileceğim bir lokanta.
Oldukça zevkli iki bayan açmış burayı, Özlem Arıkman ve Ferda Demirtaş. Dört yıldır da devam ediyorlarmış, bu kadar geç duyduğum için çok üzüldüm. Başlangıcı kayısılı, çam fıstıklı güzel bir salata ile yapıyoruz. Sonra sosta midye (moule mariniere) ile başlıyoruz. Belçika’da bile böyle güzelini yapamıyorlar, özlediğim bir lezzet. Midyeler bitiyor, sosuna ekmek banıp yiyorum. Midyeler Çanakkale’den geliyormuş, diğer kabuklular da. Sonra kabuklu tenceresi geliyor, yengeç, langustin, pavurya, Jumbo karides, son derece taze ve lezzetliler. Garsonumuz istenirse ayıklayabileceğini söylüyor, yok, yok, ben ayıklamaktan da zevk alıyorum. Keşke üç yanı denizlerle çevrili ülkemizde kabuklu deniz hayvanlarına ilgi biraz daha fazla olsa da her yerde bol bol yiyebilsek. Tatlı ve meyve ikramı sonrası, içki hariç 250 TL hesap ödüyoruz. Biraz pahalı gelebilir belki, ama böylesine güzel bir yemeğe az bile. Açık olarak söyleyeyim, aynı yemeğe yurtdışında üç dört misli fiyat ödemişliğimiz de vardır.

53

Bodrum’da kaldığımız süre içinde kaliteleri herkesçe malum Limon ve Mimoza gibi lokantalara da gidiyoruz. Ama sanırım onları herkes biliyor. Bizim ilk defa gittiğimiz ve çok memnun kaldığımız bir başka balık lokantasından da size bahsetmek isterim.

52

Bu lokanta Yalıkavak ile Gündoğan arasında sahilde çok güzel bir konumda bulunan BARBOOM Balık Lokantası. Daha önce Bodrum’un çeşitli balık lokantalarında şeflik yapmış balıkseverlerin yakından tanıdığı Kahraman Korkmaz ve genç girişimci Arzu Demirtaş’ın birlikte açtıkları yaz kış çalışan bir mekan. Bodrum güneşini keyifle batırmak için ideal bir ortam.

54

Yemeğe lezzetli mezelerle başlıyoruz, mezelerde en çok hoşumuza giden zeytinyağının kalitesi. Bodrum’da yerel bir üreticiden alıyorlarmış, zeytin toplanır toplanmaz sıkılıyormuş. Ekosalata dedikleri domates ve yeşillik salatası da çok hoşumuza gidiyor. Ama en çok hoşumuza giden ahtapot ızgara, ahtapotu kıvamında pişirmek çok zordur, ya çiğ kalır, ya da fazla pişirmekten sertleşir. Kahraman usta tam kıvamında pişirmiş. Yemekteki asıl bomba beğendi üzerinde deniz mahsülleri, yemeğe doyamıyoruz. Eşim gözlerini batan güneşin güzelliklerine döndürdüğünde ben çaktırmadan tabağın dibini ekmekle iyice sıyırıyorum. Müthiş bir lezzet.
Tamam bitti derken, şişte kalamar geliyor. Kalamarın pek kullanılmayan bölümlerinden yapılmış, çok da iyi olmuş. Yemeği ev yapımı cevizli baklava ile noktalıyoruz, damağımız şenleniyor.
Bodrum lezzetleriyle, sakinliği ile neşesi ile gönlümüzü ısıtıyor. Bir daha bir daha gelmek için can atıyoruz.

57