“Kod 999”un hikayesinin temelindeki o ‘kilit’ fikre kapılırsanız eğer filmden keyif almanız mümkün çünkü çok iyi çekilmiş. Ama inanmazsanız bütün hikaye çöküveriyor...

Toronto’da şehri kontrolü altına almış olan yahudi Rus mafyası, patronu Vassili Vlaslov tutuklandığından beri onun soğukkanlı karısı Irina tarafından yönetilmektedir. Irina’nın kocasını hapishaneden çıkartabilmek için bazı önemli belgelere ihtiyacı vardır. Film bize bunların ne olduğunu hiç söylemiyor. Zaten mesele o değil. Irina’nın kız kardeşi Elena’nın eski kocası Michael’dan bir çocuğu vardır ve Irina da torununu kullanarak Michael’ı bu belgeleri ele geçirmeye zorlar. Michael da polis arkadaşlarından oluşturduğu bir çeteyle ilk operasyonu gerçekleştirir. İkinci operasyon daha kısa zamanda yapılmalıdır.



Bu yüzden polis kodu “999”u uygulamaya karar verirler. 999 kodu polis cinayetidir. Kurban olarak seçtikleri polis içlerinden birinin yeni ortağı Chris’tir.
Soyguncu polisler, bir polisi öldürdüklerinde şehrin bütün polislerinin o cinayet mahalline toplanacağını, böylelikle zaman kazanacaklarını düşünürler. Yani bu durumda herkes şehrin bir tarafında bir polis öldürüp diğer tarafında istediği her şeyi yapabilir Amerika’da! Çünkü filmde gerçekten de öyle oluyor. Bir şekilde kod 999 çalışıyor ve koca şehirin bütün polisleri o adrese üşüşüyorlar! Ayrıca koca mafyada başka adam mı yok da Irina’nın damadı şantajla zorlanıyor bu soygunlara? Niye çeteden biri sağ bırakılmayacağını bile bile Chris’i ısrarla uyarmaya çalışıyor? Zaten Chris de ağzında sakızıyla film boyunca havalı havalı yürüyen bir figürden öteye geçemiyor. Bir de yazmadan edemeyeceğim; Chris’i vurmaya gelen sokak serserisi tek satırlık adresi, suikastın saatiyle birlikte bir kağıda yazmış, cüzdanına da koymuş polis bulsun diye! Milyon dolarlık filmler böyle hatalar yapınca inanamıyor insan.
Halbuki yönetmen John Hillcoat’un filmi çok şık başlıyor. Adeta bir Michael Mann filmi gibi sahnelerle ilerliyor. Başta Irina’yı oynayan Kate Winslet olmak üzere çok iyi oyuncular kendilerini ilgiyle izletiyorlar. Ama bir süre sonra bu karizma, hikayedeki sürüyle aksaklık yüzünden dağılıp gidiyor...



** 1\2 yıldız
Kod 999
Yönetmen: John Hillcoat
Oyuncular: Casey Affleck, Chiwetel Ejiofor, Kate Winslet
115 dakika, (15+)

Buna da şükür!

“Şeytan Tüyü”, Armağan Tunaboylu’nun üç kitaplık bir roman serisinin ilk kitabı olan “Yıldız Cinayetleri”nden uyarlanma bir polisiye komedi. Tunaboylu’nun kitabında Metin Çakır adlı bir kadın satıcısı üst üste öldürülen tanıdığı fahişelerin katilini aramaya girişiyor. Yoksa bu cinayetler kendi üstüne kalacaktır. Sert polis ‘Asım komser’ de ensesindedir. Metin Çakır sarsaktır, sahtekardır yeri geldiğinde yalancı çoğunlukla da ahlaksız. Bu haliyle bir anti-kahramandır aslında. Salana yuvarlana dedektiflik yapar.
Mevcut koşullarda böyle bir kahramanlı polisiye çekmek pek mümkün değil bu topraklarda. O yüzden “Şeytan Tüyü” son yıllardaki neredeyse her yerli komedide olduğu gibi oynak bir müzik eşliğinde İstanbul semalarını göstererek akan bir jenerikle başlıyor. Biraz daha yumuşatılıp, iyice sevimli hale getirilmiş karakterleri de oradan oraya koşturuyorlar hareketli müzikler eşliğinde. Bunca zayıf komedi filmleri içinde “Şeytan Tüyü”nde hiç olmazsa iyi oyuncular, yer yer güldüren iyi diyaloglar ve kendisini takip ettiren bir olay örgüsü var. Bu kadar konusuz, skeç skeç ilerleyen komedi filminin arasında farklı bir yerde durmayı başarıyor. Mustafa Üstündağ şu sinema ortamında yeterince iyi değerlendirilemeyen oyuncularımızdan biridir bence. Filmin de en takip edilesi performansını sunuyor, tecrübeli oyuncu Güven Kıraç ile birlikte. “Süleyman” rolündeki Ayşe Melike Çerçi de dikkat çekerken, Haldun Dormen’i de seneler sonra ilk kez perdede izliyoruz. Yine de, eğer sinemada küfür sevmiyorsanız pek çok diyalogtan hazzetmeyebilirsiniz...



** 1\2 yıldız
Şeytan Tüyü
Yönetmen: Murat Şenöy
Oyuncular: Mustafa Üstündağ, Güven Kıraç, Şükran Ovalı
102 dakika, (13+)

VE DİĞERLERİ...

Kung Fu Panda 3
Panda Po tam üç filmdir kendisini bulmaya, tanımaya çalışıyor. Her filminde de bazı kötü karakterleri yene yene güçleniyor ve kişiliği daha da oturuyor. Bu eğlenceli animasyon serisi, uzun bir ‘içindeki gücü keşfetme’ hikayesi aslında. Cazibesini de doğu felsefesine dayandırılmış basit hikayesinden değil, eğlenceli sahnelerinden almakta. 6 yaşından büyük bütün çocuklar keyifle izleyebilir.
Yıldız sayısı: ***


Mükemmel Bir Gün
1995’te balkan ülkelerinden birindeki iç savaşta, her üyesi farklı ülkeden oluşan bir yardım ekibi, bir kuyuyu 12 saattir içindeki suyu zehirleyen cesetten kurtarmak istemektedir. Ama çok saçma nedenler yüzünden bu bir türlü gerçekleşemez. Film batılıların yardımseverliğini önemserken, ‘bir faydası da yok aslında’ diyor bir yandan sanki. Dramatik hikayesini iyimser bir yaklaşımla sunuyor ve iyi oyuncularla şurup gibi akıyor ama hepsi o kadar...
Yıldız sayısı: ***


Ölüm ve Ötesi
İspanya’nın en popüler aktrislerinden biri olan Anna Fritz ölmüştür ve cesedi morga kaldırılmıştır. Genç morg görevlisi Pau güzel aktrisin cesedini görmek isteyen iki arkadaşını içeri alır. Ancak arkadaşlardan birinin niyeti bozuktur! Son yıllarda giderek parlayan İspanyol korku sinemasının başarılı sayılabilecek örneklerinden biri. Kısıtlı mekan ve karakterlerine rağmen ilgiyle izleniyor...

Yıldız sayısı: ***



Olaylar Olaylar

“İşler Güçler” dizisinde tanıdığımız oyuncu Sadi Celil Cengiz’in senaryosunu yazığ oynadığı filmde bir baltaya sap olamamış genç bir adam olan Haldun iflas edince bir süreliğine ablasıyla eniştesinin yanına gelir ve bir rastlantı sonucu yerel bir TV kanalının başına geçer. Üzerimize yağmur gibi yağan zayıf komedi filmlerinden biri daha. Çok basit esprilerle dolu, dizi estetiğinde başlayıp biten bir film.

Yıldız sayısı: *