
Hepimizin bildiği Karagöz-Hacivat diye bir “kukla-gölge” tiyatrosu vardır. Gerçi bu tiyatro mazide kalmıştır, ama hayatın kendisinde Karagöz-Hacivat oyunu sürüp gitmektedir. Bu oyunun birinci karakteri olan Karagöz, okumamış halk adamını, Hacivat ise çokbilmiş bir kentsoyluyu temsil eder. Karagöz, Hacivat’ın bilgiçlik taslamasından ve yeni moda sözcükler kullanmasından hoşlanmaz. Onu alaya almak için, dediklerini anlamaz görünür. Ters, türs laflar eder. Kendisinden çok emin Hacivat, Karagöz gibi tahsilsiz bir kişinin onu işlettiğinin farkına bile varmaz. Böbürlenmek için son duyduğu deyimleri tekrar etmeye devam eder. Seyircilerin bir kısmı Hacivat’a hayran düşer. İlk fırsatta Hacivat olmak arzusuyla yanar tutuşur. Karagöz’ün sözlerine de sadece güler, geçer.
BİR PAZARLAMA DEHASI: PROFESÖR SCHWAB
Dertsizlikten sıkılan iki İsviçreli, Cenevre gölü kıyınsındaki golf kulübünün verandasında şaraplarını yudumlarken birbirlerine “Ne olacak bu dünyanın hali?” diye sohbete başlarmış. Bu ruh halini gözlemleyen Cenevre Üniversitesi İşletme profesörlerinden Klaus Schwab, 1971 yılında “dertsizleri dertlendirmek” için bir Avrupa Yönetim Kongresi düzenler. Çok başarılı olur. 1987’den itibaren bu kongrenin adını Dünya Ekonomik Forumu’na dönüştürür. Görünen amaç, dünyaya yön veren siyasi ve iktisadi liderler arasında bir diyalog ortamı yaratmaktır. Katılımcılar, sözde dünya meselelerine çözüm geliştirmek gibi çok ulvi bir sürecin parçası olduklarına inanır. Kongreye yüksek entelektüel bir hava vermek için ünlü ve popüler bilim adamları konuşmacı olarak davet edilir. Her yıl bir ana tema seçilir. Mesela bu sene “Dördüncü Sanayi Devrimi-Robotlar” konusu işlenmektedir. Dünya Ekonomik Forumu, esasında mükemmel tasarlanmış bir “Kongre Turizmi” ürünüdür. Amaç, Hacivatlaşmış varlıklı kişilerin, tatmin olmamış ruhsal ihtiyaçlarını gidermektir. Pek tabii bu tatminin olmazsa olmazı katılımcıların “isim ve resimlerinin” medyada bolca yer almasıdır. Medya, bu görevi severek yapar. Çünkü zenginler ererken muradına, vatandaş da alır gazetesini eline, oturur televizyonun karşısına.
PAHALI ÜRÜN GELİŞTİRME TEORİSİ
İnsanların tüketim davranışlarını ve satın alma kararlarını gözlemleyen Amerikalı ruhbilimci Abraham Maslow (1908-1970) kişilerin imkânları arttıkça ihtiyaçlarının da değiştiğini saptamıştır. Maslow’un “İhtiyaçlar Hiyerarşisi” (Hierarchy of Needs) adını verdiği ve ürünlerini daha yüksek fiyata satmak isteyenlerin kılavuzu olan piramit aşağıdadır.
Eğer sattığınız ürün, insanların sadece yeme içme, giyim, barınma ve seks gibi temel ihtiyaçlarını gideriyorsa, o ürüne koyabileceğiniz fiyatın bir haddi vardır. Ama aynı ürüne, bir üst basamaktaki ihtiyacı da giderecek özellikler ekler veya böyle bir algı yaratabilirseniz, malın fiyatını kolaylıkla artırabilirsiniz. Profesör Klaus Schwab’ın sade bir “İsviçre dağ köyünde kış tatilinden” harika bir ürün yaratmıştır. “Dünya Ekonomik Forumu”na katılanlar, kartopu oynama, güzel yemek yeme ve eğlenme yanında “kendi sorunlarını çözmüş olmakla gurur duyma”, “ünlüleri görme, görüşme ve resim çektirme”, “evrensel sorunlarla ilgilenme ve konuşma yaparak insanlığa katkıda bulunma” gibi en üst düzeyde entelektüel ve ruhsal tatmin elde ederler. Bu da ödenen paraya değer doğrusu.
TAKLİTLERİNDEN SAKININ
Her başarılı ürünün taklitleri çıkar. Güney Amerika’da Alternatif Davos, Dubai’de Bahar Davos’u, Uludağ’da Türk Davos’u gibi taklit ürünler piyasaya sürülmeye çalışıldı. Hatta profesörün kendisi Davos benzerlerini başka yerlerde de organize etmeyi düşünmüş. Ama şimdilik İsviçre Kış Şenliği Davos tektir ve yektir. Bakalım modası ne zaman geçecektir?
Son söz: Bir süre medyada görünemedim, beni öldü sanmışlar.