İşadamının, (adam burada insan demektir) diğer insanlardan en bariz farkı, borçtan korkmamasıdır. Borçtan korkan bir kişiyseniz, işadamı olmanız çok ama çok zayıf bir ihtimaldir. Sakın bu cümleden, “borç, korkulacak bir şey değildir” veya “borçtan dolayı hiçbir işadamının başı belaya girmemiştir” şeklinde anlamlar çıkarmayın, çok yanılırsınız. Aldığınız borçtan dolayı başınız fena halde belaya girebilir.
İşadamının daha önemli vasfı borç batağından kurtulma planını önceden yapmaktır. Çünkü işadamı “başkalarının parasını kullanmadan” işadamı olunamayacağını bildiği kadar, başkasının parasını kullanmanın tehlikelerini de bilir. Zaten finansman, “cepte olmayan parayı başkasından almak” demektir. Bunu iyi belleyin.

RİSK VE RİSK YÖNETİMİ


Tanımlanmış tehlikeye (tehdide), risk denir. Tehlike yönetilemez ama risk yönetilebilir. Çünkü tehlike tarif edilememiş ise, onun nereden, ne zaman ve hangi şiddette geleceği bilinemez. Halbuki “gelecek geçmişin tekrarıdır”. Akıllı işadamları, hem kendi hem de başkalarının hayat tecrübelerinden yararlanıp, izledikleri stratejinin altında ne gibi mayınların gömülü olduğunu tahmin edebilirler.
Bu mayınların (tehlikelerin) öncü göstergelerini, geçmişi tarayarak ve muhakeme yoluyla bulabilirler. Bu suretle tehlikelerin ve bilhassa ölümcül olanlarının, hangi şartlar altında, hangi yönden ve ne büyüklükte karşılarına çıkacağını tahmin edebilirler. Bu sürece, “tehlikeyi riske dönüştürme” denir.

SPEKÜLASYON (İSTİFÇİLİK) VE OPERASYON (İŞLETMECİLİK)


O zaman işadamının karşısına iki alternatif çıkar. Ya yolunu değiştirip tehlikeden kaçınacaktır ya da tehlike oluştuğunda (risk gerçekleştiğinde) canını kurtaracak zırhları önceden giyerek yoluna devam edecektir.
İşadamları, iş hayatına genellikle işletmecilikle başlar. İşletmecilik (operasyon) mal veya hizmet üretip, bunu maliyetinin üstünde bir fiyatla satmak demektir. Operasyonun ne kadar verimli (productive) ve kârlı (profitable) yönetildiği “gelir tablosu” ile izlenir.
İşletmecilik, ömür törpüsü bir iştir. İşadamı eğer bir mucit veya inovatör (başkasının icadını ticarileştiren kişi) değilse, sadece işletmecilikle vasat bir işadamı olabilir. Ama asla “büyük işadamı” (çok zengin diye okuyun) olamaz.
Büyük servetler sadece ve sadece “istifçilikle” (spekülasyonla) kazanılır. Bunun için de başkalarının parasını kullanmak yani borçlanmak şarttır. Spekülasyon duruma göre arsa, bina, şirket (bilhassa devletten özelleştirme ile) banka, fabrika gibi “duran varlık” satın alınarak yapılır. Bunun daha basiti, fiyatının artması beklenen ham maddelerden stok yapmaktır. Spekülasyon “bilanço” yönetmektir.

BONA FİDES (İYİ NİYETLİ) İFLAS ERTELEME


Hırslı işadamı, “çok spekülatör-az operatör”dür. Büyük işadamı olma emelini spekülatif alımlarla gerçekleştirmek isteyenleri bekleyen tehlike “nakitsiz kalmaktır”. Bu tür işadamının, iyi niyetli risk yönetim yöntemi, gayrimenkul özellikle arsa istiflemektir. Nakit sıkışıklığı, iflas değildir.
Nakit sıkışıklığına duçar olan iş adamları, iflas etmediklerini anlatmak için “varlıklarım, borçlarımdan fazladır” savunmasıyla “iflas ertelemesi” ister. Erteleme süresi içinde, mümkünse sıfır faizle borçları sabit tutup, varlıklarının satış fiyatının artmasına oynar. Çoğu zaman da bu hesapları tutar.
SON SÖZ: Risk yönetmeyi bilmeyen, risk alamaz