“Biz kimsenin hayat tarzına karışmıyoruz” diye başladılar işe...
Ufaktan ufaktan hayat tarzını dürtükleyerek...
Verilen mesajlar, sokuşturulan laflarla toplumun bir kesimi, öteki kesimine karşı hayat tarzında hasım haline getirildi...
Sonunda, şortlu hemşire, belediye otobüsünde şortlu olduğu için tekmelendi, bir Allah’ın kulu da çıkıp müdahale etmedi...
Kabataş’ta “Başörtülü bacıma saldırdılar, üstüne işediler” iddiası kocaman ve korkunç bir yalandı, ama İstanbul’da şortlu hemşirenin tekmelenmesi gerçekti!..

* * *

Kimsenin hayat tarzına karışmıyorlardı, öğretmen evleri lokantalarında içkiyi yasakladılar...
Kimsenin hayat tarzına karışmıyorlardı, polis lokallerinde içkiyi yasakladılar!..
Kimsenin hayat tarzına karışmıyorlardı, yeni rektör geldi, İstanbul Üniversitesi’nin Baltalimanı tesislerinde içkiyi yasakladılar!..
Kimsenin hayat tarzına karışmıyorlardı, İstanbul Ticaret Odası’nın Kandilli tesislerinde içkiyi yasakladılar...
Evet kimsenin hayat tarzına karışmıyorlardı ama...
Son olarak, kırdığı Che potuyla ününe ün katan Meclis Başkanı İsmail, Florya Köşkü lokantasında içkiyi yasakladı...
Kime yasakladı, bu milletin seçtiği koca koca milletvekillerine!..

* * *

AKP’li belediyelerin içkili lokantaların ruhsatlarında ne kadar titiz (!) oldukları biliniyor...
AKP’nin iktidara geldiği ilk yıllarda hangi belediye başkanıydı o, içkili lokantalara genelev muamelesi yaparak şehir dışına süren?.. O belediye başkanı bakanlık da yaptı galiba...
“Dindar ve kindar nesil”
“Dindar olmasın da tinerci mi olsun”
Bunların benzeri yüzlerce laf ve yüzlerce takıntıyla yükseldi yobazlık ve hayat tarzına müdahaleler...

* * *

Ülkede Fetullahçılara böyle alan açıldı...
Türkiye adım adım böyle geldi 15 Temmuz kanlı darbe teşebbüsüyle felaketin eşiğine...
Ama ders almadılar, almayacaklar...
Florya Köşkü’ne kalmak veya yemek için giden milletvekillerinin; İstanbul Üniversitesi’nin Baltalimanı tesislerine giden profesörlerin, akademisyenlerin bile hayat tarzına yasaklarla müdahale ediliyorsa...
Bu ülkede barış, birlik beraberlik, kenetlenme, hele hele Yenikapı ruhu yaşar mı?..
Zaten...
Yenikapı ruhunu çoktan tuzruhu haline getirmeyi de başarmadılar mı?!.

Tarık Akan

Diğer Yeşilçam jönleri gibi değildi...
Halktan yana halk çocuğu niteliğini hiç kaybetmedi...
Hele şimdiki dizi oyuncuları gibi her gün başka bir aşk, lay lay lom çocuğu hiç olmadı...
Bodrum’da evi vardı, ama Bodrum gecelerinin adamı değildi...
Filmlerini zamanında seyretme imkanım olmadı...
Hababam Sınıfı TV ekranlarına geldikçe şimdilerde görüyorum...
Ancak, onu uzaktan izlemekten hiç vazgeçmedim...
Ölümü Türkiye’yi sarstı, hayranlarını çok üzdü...
Ama kendilerine yakın sanatçıların ölümünde son derece duygusal olan, hemen mesaj yayınlayan, hatta ailelerini telefonla arayan Recep Bey’den aradan iki gün geçmesine rağmen şu satırların yazıldığı ana kadar hiç ses çıkmadı...
Manidar değil mi?..
Tarık Akan bugün sonsuzluğa uğurlanacak, Allah rahmet eylesin...
Bakalım bugün Recep Bey’den bir başsağlığı mesajı gelecek mi, cenazeye İstanbul Valisi ile Kadir Topbaş katılacak mı?!.