Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın oğlu Erkan Yıldırım, işlerini sessiz-sedasız büyütüp gemilerin sahibi oldu. Kazançlı bir sektör olacak ki Cumhurbaşkanı’nın oğulları da bu işi yürütüyor ve gemilerine yeni gemi katıyor. Nasıl oluyorsa hep ticarette AKP’lilerin çocukları başarıdan başarıya koşuyor. Erkan da 23 yaşında gemicilik şirketi kurdu, 14 yılda şirketi ve kazancı hızla büyüdü. Gazetemizin muhabirlerinden Taylan Büyükşahin, Singapur’da bir otelin kumarhanesinde Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın armatör oğlu Erkan’ı rulet masasında görüntüledi. Erkan’ı tanıyanlar onun hayli kilo aldığını söylediler.

DİNLEME TUTANAĞINDAN

İbrahim Bilgihan Taşdelen, AKP’li siyasetçi ve üst düzey bürokratlarla yakın ilişkisi olan bir iş adamı... İstanbul 1 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi hakimliğinin verdiği kararla telefonları 26 Mart 2004 tarihinden 27 Mayıs 2004 tarihine kadar dinlendi. Bu dinlemelerden 29 Nisan 2004 tarihinde Taşdelen’in bir arkadaşıyla yaptığı telefon konuşmasının bant çözümünde Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın, aynı bakanlığın o dönemdeki Müsteşar Yardımcısı Kemal Albayrak’ın da adı geçiyor. TBMM’de kurulan Akaryakıt Kaçakçılığını Araştırma Komisyonu’na DGM tarafından gönderilen DGM dosyasında bakıyorsunuz, kaçakçılıkla suçlanan kişiler kendilerini bazı bakanlara, bürokratlara o kadar yakın gösteriyorlar ki neredeyse yedikleri-içtikleri ayrı gitmiyor. Telefon konuşmaları bant çözümlerine bakarsanız bu kişilerin üst düzey gümrük yetkilileriyle de çok sıkı-fıkı oldukları anlaşılıyor. Kaçakçılıkla suçlanan İbrahim Taşdelen’in dinlenen konuşmasının tapesinden okuyalım:

‘10 MİLYON DOLARIN YARISI BİZİM’

- Vallahi Kemal abi (Müsteşar Yardımcısı Kemal Bayraktar) ile bakan beyi bıraktık. Arabada elim-ayağım birbirine girdi.
- Hangi bakan?
- Binali Yıldırım yok mu, Ulaştırma Bakanı.
- Ulaştırma Bakanı he.
- He onu bıraktık şimdi. Sonra Kemal abiyi de bıraktık. O bizim iş iyice ciddiye bindi a....koyum. 10 milyon doların yarısı bizim olabilir.
- Yemin et.
- O..... çocuğuyum
- Yani şimdi ben...
- Senin kardeşin aslan gibi arkanda
- Ev mev kuracağım. Villa milla biliyorsun... Para lazım.

‘OĞLUMA TİCARETİ ÖĞRETİN’

- Şimdi bakan bey dedi ki aynen şimdi bakan biraz da mıymıntı konuşuyor, yavaş konuşuyor biliyor musun ‘Bu projeyi bitir, bu projeden sonra inşallah’ dedi, ‘Antalya-Alanya arası bir tren yolu inşaatı olacak’ dedi ‘Orayı inşallah’ dedi ‘Hep beraber değerlendirelim. Bizim bir Bilge Kaan var benim oğlum; İstanbul da onu ara sıra alın, beraber ona da biraz ticareti öğretin’ dedi. (Gizli kayıtlı resmi dinleme tutanağında böyle geçiyor. Ancak, araştırdığımda Bilge Kaan’ın, Kemal Albayrak’ın oğlu olduğunu ve halen kamu kuruluşunda çalıştığını öğreniyorum.)
- Kime, kime?
- Bakan beyin oğluna
- Onun oğlu nerede?
- İstanbul da Boğaziçi Üniversitesi’ni bu sene bitiriyor.
- İyi gidelim.
- Dedim ki sayın bakan bizim için.
- Onu alalım. Kemal abinin oğlunu alalım.
- Kemal abinin oğlu da zaten Boğaziçi’nde aynı yerdeler
- Ey tamam işte ikisini alalım artık biliyorsun daha onlar Boğaziçi’nde.
İşte bu konuşmalar TBMM’nin arşivinde, mahkeme dosyaları arasında yer alıyor. Kimler yol gösterdi, ticareti gerçekten kim öğretti bilemem ama Ulaştırma Bakanı’nın çocukları da hayli başarılı çıktı.

Şimdi hesap sorma zamanı

Bir zamanlar birileri “Ergenekon” diye bir terör örgütünün varlığına ciddi ciddi inanıyordu. Oysa bir ifade tutanağının sorularını okusalar, samimilerse böyle bir örgütün asla olamayacağına inanırlardı. Ancak birilerinin bu davanın “savcısı” olduğu söylediği dönemde, “yandaş”ın farklı bir şey söyleyebileceğini kim bekleyebsilbir? “Ergenekon”un mağduru çoktur. Ben de onlardan biriyim. Emekli General Veli Küçük’ün Türkiye’de o dönemde bulamadığımız ifadesini Kanada’dan davanın kilit ismi Tuncay Güney elektronik postayla adresime göndermişti. Tuncay Güney’e giden o ifadelerden bölümleri o dönem çalıştığım gazeteye yazdığım için 1 yıl 5 ay 15 gün kesinleşmiş hapis cezasına çarptırıldım. Yetmedi, telefonlarımın bir yıldan fazla dinlendiği de müfettiş raporuyla ortaya çıktı. Şimdi de dinleyenler yargılanıyor.
Yetmez, insanların ömürlerini alan, hayatlarını çalan bu davanın savcısından hakimine, emniyetçisinden siyasetçisine, yazarına kadar bu kumpasın içinde yer alan herkesten hesap sorulmalı. cezaevine attığınız eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur’un cezaevinde düşüp beyin kanaması geçirdikten sonra okuma-yazma yeteneğini kaybettiğinden haberiniz var mı? Bu tezgahları kuranlar, vicdanınız rahat mı?