Sanki ABD’nin de çok umurundaydı!..
Neymiş efendim; dünyanın neredeyse tamamı Irak’ta bir kirli savaşın karşısındaymış, Amerika’nın petrol yataklarını kontrol altına almak uğruna yüz binlerce, milyonlarca masum insanı yok etmesine nefretle “hayır” diyormuş…
-Geçiniz!..
Bakın, son olarak dünyanın önde gelen araştırma şirketi Gallup, Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika kıtalarında yer alan 36 ülkede tam 28 bin 500 kişiyle yüz yüze görüşerek dev bir araştırma yaptı. Sonuçlar çok çarpıcı; Dünya insanlarının ezici çoğunluğu Irak’ta bir savaşa, hangi şartlar altında olursa olsun karşı çıkıyor.. Peki, dünya böylesine şiddetle karşı çıkıyor da ne oluyor?..
-ABD’ye vız geliyor, tırıs gidiyor!..
Çünkü bu yalnızca bir petrol savaşı değil… Irak’taki utanmaz operasyon, 21. yüz yılın en acımasız “yeniden paylaşım savaşı” nın yalnızca bir parçası!.. Hiç kuşkunuz olmasın, bu “iş” bitince yenisi başlayacak, ta ki yeni imparatorluğun sınırları istenilen yere ulaşana kadar!.. Perde arkasında Başkan Bush’un iplerini tutan, servetlerinin toplamı 1.2 trilyon doları bulan “gerçek efendiler” tatmin olup “okey” dediğinde Amerikan savaş makinesi rölantiye geçecek…
Aslında yeni imparatorluk planlarından geçen yıl söz etmiştim. Amerikan Christian Science Monitor gazetesinde yer alan bir incelemede şöyle deniliyordu:
-ABD İmparatorluğu’nun sınırları yavaş yavaş ortaya çıkıyor!..
Scott Peterson imzalı yazıda, “terörle savaş sloganıyla etki alanı genişleyen ABD’nin tıpkı Roma ve Büyük Britanya imparatorlukları gibi dünya çapında yayıldığı” belirtiliyordu… İşte ABD bugün sınırları çok önceden belirlenmiş yeni imparatorluk için bileniyor!..
Böylesine bir hedefe kilitlenmiş efendiler için milyarlarca insanın savaşa karşı çıkması, ABD’nin kamuoyu savaşını kaybetmiş olması, yüz binlerce, milyonlarca masum insanın kurban verilmesi herhangi bir değer ifade etmiyor… İmparatorluğa giden yolda her türlü cinayet, her türlü ahlaksızlık doğal onlar için…
-Kolay mı imparatorluk kurmak?!..

Efendisinin önünde koşan işbirlikçi medya!..

Gelelim bizimkilere, yani Başkan Bush’un sadık bendelerine!..
Bu iktidarın ne tür bir “misyon”la geldiğini, getirildiğini aylardır yazıyorum. Sağ olsunlar beni hiç mahcup etmediler!.. Belki de siz bu yazıyı okurken Meclis’ten savaş tezkeresini almış olacaklar.. Sonra da bugüne dek yaptıkları gibi başkanımız Bush ne isterse vermeyi sürdürecekler!.. Başbakan Gül’ün medyada yer alan “Kuzey Irak’a girecek 40 bin ABD askerine karşılık üç kat asker sokulacak” açıklamasına da çok dikkat edin, bu düpedüz ABD’nin başından beri kara savaşına sürmeyi düşündüğü 120 bin Mehmetçiğe tekabül etmiyor mu?!..
-1 Coni’ye karşı 3 Mehmet!..
Medyadaki işbirlikçiler de bildiğiniz gibi, ABD’nin yanında bile değil, önünde savaşa girmemiz gerektiği yolunda çiziktirmeyi sürdürüyorlar. Geçen gün sevgili Melih Aşık Amerikan gazetelerinin büyük çoğunluğunun savaşı sorgulayan yayınlarından örnekler verdikten sonra, “Amerikan basını George Bush’a bizim basından daha muhalif” diyordu.
Haklı, bizim basın gerçekten Pentagon’un gözlerini yaşartıyor!.. Örneğin, köşesine kocaman “savaşa hayır” logosu bile koyan bir köşe yazarı “Türkiye savaşa boyun eğiyor” başlığı altında öyle bir “analiz” yapmıştı ki, okuduktan sonra “savaşa girmeyen namerttir” pankartını boynunuza asmak için dayanılmaz bir istek duyabilirdiniz…
Hele bir tanesi var ki, daha iki gün önce köşesinde “gelin artık bu işin adını açıkça koyalım” dedikten sonra şöyle devam ediyordu: “Topal ördek bir şark diktatörü uğruna müttefikimizin gözündeki değerimizi düşürmeyelim…”
-Hem güldüm, hem çok utandım!!!

Efendisi değişiyor, cengaver medya değişmiyor!..

2003 yılının Şubat başlarıydı... Türkiye’nin kaderini belirleyecek “1 Mart Teskeresine” sayılı günler kalmıştı... Ben kendi hesabıma büyük umutsuzluk içinde tezkerenin geçeceğine inanıyordum. Öyle ya, Amerikalılar gemilerini, askerlerini İskenderun önüne yığmış, Güneydoğu’da toprak, dükkan, konut kiralamaya bile girişmişti...
Bizim muhterem medyaya gelince; ellerinde Türk bayrakları, Irak’a bir an önce girmek için yırtınıyor, fetih şarkıları söylüyorlardı!..
-Yukarıdaki yazı işte tam o günlerde yazıldı...
Ancak TBMM büyük bir mucizeye imza attı, tezkere reddedildi ve cengaver medya dahil, uşak ruhlu çevrelerin elleri böğründe kaldı!..
Dün gazetelere, televizyonlara baktım, dünya değişmiş, düzen değişmiş, eski efendilerle “stratejik ortaklık” buzdolabına kalkmış, ABD ve ortakları, Irak’tan sonra Libya’yı da halletmiş, Suriye’nin defterini dürmeye çalışıyor, sırada Türkiye’nin olduğu kaçınılmaz bir son olarak görünüyor, ülkemiz gerçekten bir “varoluş” savaşına girmek zorunda kalmış, bizim medyada en ufak değişiklik yok...
-Yine elde bayrak, fetih şarkıları söyleyip, “ Ortadoğu rüyaları” görüyorlar!..
Güzellemeler yazdıkları ordu ise, yıllar yılı alçakça arkadan hançerledikleri, itibarsızlaştırmak için ellerinden geleni yaptıkları Türk ordusu!..
Türk ordusu o kadar örselenmesine, kolu kanadı kırılmasına karşın, yapması gerekeni yaptı; yıllar yılı ölümcül yanlışlarla mahvedilen sınır güvenliğini tesis etmek, ülkenin parçalanması demek olan “ABD/Kürt koridorunu” önlemek için o topraklara girerek büyük bir kahramanlıkla görevini yaptı... Bu “zorunlu harekattan” fetih senaryoları çıkarmak olsa olsa büyük bir ahmaklıktır...
-Bu muhteremlerin efendileri değişse de, her kapıya bağlanan cengaver ruhları değişmiyor, ne yazık ki!..