İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkma kararı, Demir Perde’nin çöküşüne benziyor. Tüm dünyayı etkileyecek kadar önemli...
En çok etkilenebilecek ülkelerden biri de Türkiye...
Ancak Brexit’in özellikle orta ve uzun vadede, Türk dış ve iç politikasına olası etkileri pek de iç açıcı değil...
- TÜRKİYE’DE DEMOKRATİKLEŞME ARTIK DAHA ZOR- Avrupa Birliği yaklaşık 30 yıldır Türkiye’nin demokratikleşmesi için hem “havuç”, hem de “sopa” görevi görüyordu. “Sopa”, AB’nin üyelik için ortaya koyduğu şartlar; “havuç” ise Avrupa’nın ekonomik standartlarına ulaşma, “güçlü bütünün” parçası olmaktı.
Oysa İngiltere’nin çıkmasıyla, Avrupa Birliği en önemli temellerinden birini kaybedip, çalkantılı bir döneme girdi. Kendi içinde sorunlu Avrupa Birliği’nin ise Türkiye’nin standartlarını yükseltmesi için etkide bulunabilmesi uzun süre mümkün olamayacak.
- AB, “İNGİLİZ PRAGMATİZMİNDEN” MAHRUM KALACAK- Türkiye ile AB arasında yaşanan sorunlarda “son dakika” çözümlerini bugüne kadar hep İngiliz diplomasisi bulmuştu. Türkiye’nin “aday ülke” olması için Kıbrıs sorununda bulunan “ara formüller” de, müzakerelerin başlayacağı dönemde “saatin durdurulması” da hep İngiliz formülleriydi. Artık Türkiye, AB ile yaşayacağı krizlerde İngiliz pragmatizminden gelen bu çözüm yollarından mahrum olacak.
- ABD-AB DENGESİ, ABD YÖNÜNDE GÜÇLENECEK- Dünya sisteminde yüzünü Batı’ya dönmüş, orta büyüklükte bir ülke olan Türkiye, kriz anlarında diplomasisinde ABD-Avrupa Birliği dengesini kullanarak, ciddi kazanımlar elde etmişti. ABD’yle kriz yaşandığında AB’yle yakınlaşan Türkiye, AB ile sorunlarında da çözüm için desteği ABD’de arayabilmişti. Şimdi İngilitere’siz bir AB, Amerika’yı dengeleyecek kadar güçlü olamayacak. Hatta ortak Anglo-Sakson kökler nedeniyle, AB’den çıkan İngiltere’nin ABD ile daha da yakınlaşması gündeme gelebilecek. Atlantik ittifakı, Avrupa ittifakına göre çok daha güçlü olacak. Bu da, Türkiye gibi orta büyüklükteki devletler üzerindeki Amerikan etkin-
liğini artıracak. Bir anlamda ABD’nin herhangi bir konuda olası baskısına karşı “alternatif dayanışma cephesi” büyük ölçüde ortadan kalkacak.
- MİLLİYETÇİLİK AKIMI ARTACAK; “KENDİNDEN OLMAYAN” DIŞLANABİLECEK-İngiltere’nin, “milletler üstü egemenlik” projesi olan Avrupa Birliği’nden çıkması, ulus devlet kimliğini de güçlendirebilir. Bu çerçevede, Batı’da zaten yükselme eğilimindeki milliyetçi rüzgarın fırtınaya dönüşmesi söz konusu. Bunun sonucu ortaya çıkabilecek “kendinden olanı dışlama” eğilimi de, öncelikle Batı ülkelerinde yaşayan Türk kökenlileri etkileyebilecek.
- ULUS DEVLET SİSTEMİ GÜÇ KAZANACAK; “KENDİ KADERİNİ BELİRLEME” TARTIŞMASI ALEVLENECEK- Brexit, Westphalia, yani “ulus devlet sistemine” dönüşü hızlandıracak. Bu çerçevede, milletlerin “kendi kaderlerini tayin etme hakkının” yeniden, üstelik çok güçlü şekilde dünya gündemine gelmesi gündemde. Daha şimdiden İskoçya’nın, Kuzey İrlanda’nın bağımsızlığı konuşulmaya başlandı bile. Ancak bu rüzgardan, Batı’dan çok Ortadoğu’nun etkilenmesi olası.
Batı’da ayrılıkları barışçı bir şekilde yürütme geleneği var. Daha önce Çekoslovakya’nın ayrılmasında da, Belçika’da tartışılan Valon-Flaman ayrılığında da her şey, demokrasi içinde yaşandı. Ancak sorunları “silahla” çözme eğiliminin çok güçlü olduğu Ortadoğu’da, milletlerin “kendi kaderlerini belirleme hakkı”, zaten var olan iç savaşları daha da karmaşıklaştırabilir, yeni çatışmaları ve ayrılıkları gündeme getirebilir.
* AB’YE TAM ÜYELİK DEĞİL AMA...- AB, İngiltere’yi kendi sisteminden tamamen dışlamamak için “özel üyelik formülü” geliştirir. Bu formül, ileride Türkiye için de söz konusu olabilir. Böylece Türkiye ile AB arasındaki ilişkiler de korunur. Ama AB’nin Türkiye üzerindeki etkisi, herhalükarda azalır.

Brexit oldu; sırada ne var?


Brexit’in ardından, AB’nin dağılması konuşulmaya başlandı. Ayrılırlar mı bilinmez ama diğer AB ülkeleri için “ayrılık isimleri” bulundu bile...
Mesela Yunanistan’ın ayrılması; Grexit
Portekiz’in AB’den kopması; Departugal
İtalya’nın vazgeçmesi; Italeave
Fransızların terketmesi; Fruckoff
Çek Cumhuriyeti’nin çıkması; Czechout
Avusturya’nın gitmesi; Oustria
Finlandiya’nın “tamam” demesi; Finish
Slovakya’nın çıkması; Slovakout
Letonya’nın kopuşu; Latervia
Belçika’nın “hoşçakal AB” demesi; Byegium...

AKP, İsrail için Hamas’tan vazgeçiyor


AKP’nin dış politika tarihinin özeti üç maddeden ibaret:
- Bol bol hamaset; çok fazla atıp tutmak
- Düşmanlaştırmak
- Ve düşmanlaştırdıklarıyla yeniden barışmak.
Bu adımların hepsi, hem İsrail, hem de Rusya için atıldı.
İsrail konusunda, önce Erdoğan’ın “one minute” çıkışı geldi. Ardından Mavi Marmara olayıyla birlikte Erdoğan işi, İsrail’i “terörist devlet” ilan etmeye kadar vardırdı. Mitinglerde, toplantılarda hamasi konuşmalar yaptı, Filistin davasından dem vurdu. İsrail’i iyiden iyiye “düşman” hale getirdi.
Şimdi son adıma geldi; “düşman” ilan ettiği İsrail ile barışma adımına...
İşin ilginci, AKP dış politika sürecinde, “düşmanlaştırma” olabildiğince yüksek sesle, bağıra çağıra yapılırken, geri adımlar ise “sessiz sedasız” atılıyor.
Nitekim Erdoğan geçen hafta “sessiz sedasız”, Hamas lideri Halid Meşal ile görüştü. Görüşmenin içeriği, İsrail ile Türkiye arasında varılacak anlaşmaydı.
İsrail’in “barışma” şartlarından biri de, Türkiye’deki Hamas bürolarının kapatılması, Hamas etkinliğinin sonlandırılmasıydı.
İşte Erdoğan, Hamas liderine bu durumu belli ki “yüz yüze” söylemek istedi. Dışarıya sızdırılmadan, sessiz sedasız, “Kusura bakma kardeşim ama İsrail için sizden vazgeçiyoruz” mesajı verildi.
Ve Rusya...
İsrail’le benzer bir süreç Rusya’yla da yaşanıyor.
Uçak krizinin ardından AKP ve saray cenahından gelen hamaset çıkışlarının yerini, artık Putin’e gönderilen mektuplar, “bir pilot için Türkiye feda edilir mi” mesajları aldı.
Ve AKP belli ki, Suriye’de yere göğe koyamadığı Türkmenlerden -ki MİT TIR’larının Suriyeli Türkmenlere gittiği bile söylenmişti- vazgeçmenin adımlarını atmaya başladı.
Suriye’de Türkmen dağı düştü; ne AKP hükümetinden, ne de paralı trollerinden hiç ses çıkmadı.
Ve şimdi de, düşürülen uçaktan kurtulmayı başaran ancak daha sonra öldürülen Rus pilota ilişkin çok önemli bir adım atıldı.
Medyaya övünerek Rus pilotu öldürdüğünü açıklayan Türk vatandaşı Alparslan Çelik hakkında önce dava açılmış ancak hemen “takipsizlik” kararı verilmişti.
Şimdi sessiz sedasız o dava yeniden açıldı.
Belli ki saray ve AKP, Rusya için Çelik’i feda etme kararı aldı.
Dış politikada 180 derecelik bir dönüş daha...
Şaşırdık mı?