İlk deprem 2002...
34 şiddetinde...
Gidip geldik...
Büyük çatlaklar oluştu...
İlk önce medya yıkıldı...
Kimi patronlar “Altında kalacağız” diye balkondan atlayıp ailece kaçtılar... Hürriyet apartmanı ağır hasar gördü, Sabah, Star, Akşam, ATV, Show, NTV gibi birçok site TMSF çadırına yerleştirildi...
3 bin yazar, çizer, gazeteci sokakta kaldı...

*

İkinci sarsıntı 2007’de...
46 şiddetinde...
Gidip geldik...
Hukuk yerle bir oldu...
Yargının enkazı altında kalan yargıçlardan umut kesilirken, alt katta oturan cami imamı hoca efendi sarsıntının etkisi ile kendini tüm hukukun tepesinde buldu...
Yargıtay, Danıştay, HSYK, YSK yerle bir oldu...
En çok hasar gören yerlerden birisi Milli Eğitim yapısı çöktü, 350 bin öğretmen sokakta kaldı...
YÖK ve ÖSYM enkazlarının altında on binlerce öğrenci geleceğini kaybetti...
Yağma ve talan olayları başladı:
Petkim, Seka, Telekom, Tekel, Usaş, Sümerbank, rafineriler, limanlar, hastaneler, fabrikalar, yeşil alanlar, ormanlar başta olmak üzere birçok yer yağmalandı...

*

2010 depremi...
57,8 şiddetinde...
Gidip geldik...
Askeriye sallandı, Genelkurmay’ın çatısı uçtu...
Eksik demir ve çimento kullanılan kor kirişler, tüm kolonlar ve or sütunların kayması sonucu çöküntü büyük oldu...
Birçok kahraman subay yıkıntının altında kaldı...
Depremde, ilk sarsıntılarla birlikte balkondan atlayan Özkök ve Büyükanıt paşalar, TOKİ evlerine yerleştirildiler...

*

Dördüncü sarsıntı 2011...
49,8 şiddetinde...
Gidip geldik...
Rejim çöktü...
Kömür, nohut, makarna ve üçlü kanepe dağıtılan vatandaşlar, “Allah razı olsun verenden” diyerek kaderlerine razı oldular...
Millet uyuduğu için hasar büyüktü...

*

Şimdi bir deprem daha var diyorlar...
Uyumayın...
Uykuda hasar büyük olur...
Yüzde 50 üzerinde olursa, cumhuriyet yıkıntılarının üzerinde dizine vurup sadece bağıracaksın:
“Orada kimse var mı?..”