Mustafa Kemal Atatürk, “Benim bütün umudum gençliktedir” demişti. Son yıllarda bazı politikacılar, bazı tarikat aydınları, bazı pozisyon aydınları, bazı kötü niyetliler, kirli pasaklı bir propagandanın üzerine abandılar. 19 Mayıs’ı yurttaşların ve özellikle gençlerin kalbinden, zihninden, beyninden nasıl sileriz diye kötülük düşündüler, kötülük ürettiler.

★★★

 Bir çeşit “yeni düzen” kurup; “19 Mayıs 1919’un gençliğin yüreğinde kabul görmesini” yıkmak istediler.

Dindar gençlik dediler.

Altın nesil uydurdular.

19 Mayıs gençliğine dudak büktüler. Bazı yıllarda bahaneler uydurup; kutlamaları erteleme yoluna bile gittiler.

★★★

Bugün 19 Mayıs!

106 yıl önce bugün, emperyalist saldırganlığın vatan toprağından atılıp temizlenmesi ve egemenliğin bir kişiden, bir aileden, halifeden alınıp kayıtsız şartsız millete verilmesi için atılan adımın ilk günü. 19 Mayıs 1919; Kuvâ-yi Milliye’nin “mandacı aşısına” dur dediği gün.

★★★

 19 Mayıs’ın önemi; “mandacı aşının yere çalınmasından” geliyor. Bağımsızlık isteyenlere “mandacı aşısı” vurulmalı, başkaldıranlar susturulmalıydı. Sevr Antlaşması yapılmış, Osmanlı ordusu dağıtılmıştı. Askerden kaçanlar haydut olmuş halkın malını soyuyor, can alıyorlardı. Bu karanlık tabloya karşı koyacak görünmeyen bir güç vardı. O güç, “namus günüdür” diye ayağa kalktı. Anadolu vatanseverliği; “mandacı aşıya karşı Kuvâ-yi Milliye’yi kurup” örgütledi. 19 Mayıs 1919’un önemi buydu.

★★★

19 Mayıs 1919: Çok meyveli ağaçtı. Yurttaşlığı yükseltti. Fırsat eşitliğini yarattı.

Özgürlükleri genişletti.

Ulusal bilinç aşıladı.

Tarihi sahiplendi.

Dini, istismardan kurtardı.

Bağımsızlık bayrağı oldu.

Böyle yüzlerce meyve verdi. Meyveli ağacı taşladılar. O ağacın Anadolu topraklarına dikildiği günün meyve vermeye başlamasının 106’ncı yıl dönümü bugün.

Kutlu olsun.

★★★

Bugün yine 106 yıl öncesi gibi umuttan esiyor aynı rüzgar: Adaletin, talimat adaleti olmaktan çıkıp yeniden “hukukun üstünlüğü”ne geçildiği, kuvvetler ayrılığı ilkesini yeniden güçlendiren, dini siyasete alet etmeyi tamamen silip bitiren, gerçekten tam bağımsızlığa sarılan, dış borç bulup yemeyen, dış borçla kalkınma olmayacağı gerçeğini anlamış, çok çalışan, çok üretip çok biriktiren, tarımını ileri teknoloji ile birleştirmiş, eşit gelir dağılımını gerçekleştirmiş, seçimle gelenin seçimle gönderildiği, yeniden Lozan, yeniden yurtta sulh cihanda sulh diyen ve bunu isteyen yurttaşlar ülkesi Türkiye! Gençler böyle bir Türkiye istediklerini meydanlara akarak gösteriyorlar.

★★★

Ve bugünün Türkiye’sinde gençler, bazı politikacılar, bazı tarikat aydınları, bazı pozisyon aydınları, bazı kötü niyetlilerin “19 Mayıs 1919’un meyveli ağacını taşlayan” kirli pasaklı propaganda metinlerini yırtıp attılar. Hiçbir ayrım yapmadan Lozan’ı sahiplenip; yeni kardeşlik hukukunun altyapısını hazırlıyorlar. Bunun için doluyor meydanlar!

★★★

Bugün 19 Mayıs!

Gençler, “kendi ülken en iyisi” diyen bayrağı; “korkmuyoruz, susmuyoruz, inadına özgürlük, inadına Cumhuriyet” diye meydanlardan seslenerek yükseltiyorlar. 19 Mayıs bayramınız kutlu olsun.

Orduda fırsat eşitliği!

Meclis’te “subayların terfi bekleme süreleri ile ihraç yetkisini Cumhurbaşkanı’na veren bir yasa yapma hazırlığı” duyulduktan sonra emekli subay okurlarımdan çok sayıda uyarı mektupları almaya başladım. Bir yararı olur umuduyla özetleyerek buraya aktarıyorum: Orduda terfiler ve bekleme süreleri binlerce yıllık birikim sonunda elde edilmiş tecrübelerin imbiğinden geçirilerek şekillendi. Kusursuz bir fırsat eşitliği ölçüsü oluştu. Şimdi bununla oynamak askeri siyasetin merkezine çekmek kötü niyetini taşır. Eğer yazıldığı ve açıklandığı gibi böyle bir kanun Meclis’ten geçerse orduda bin yıldan beri oturmuş “fırsat eşitliği ilkesi” büyük zarar görür. Ordunun siyasetçinin oyuncağı olması yolunu açar. Meclis’te özellikle iktidar ittifakı milletvekilleri bu yasa teklifinin oylanması sırasında; “Amaç nedir, ne yapılmak isteniyor” sorularını kendilerine sormalılar.