Osmanlı Devleti'nin 1353 yılından itibaren Rumeli'ye geçmesinin ardından Katolik dünyasının öncüsü olarak Osmanlı'nın karşısına çıkan Macarlar, yapılan savaşlardan ağır yenilgiyle çıktı. Özellikle, 1440 ve 1456'da iki defa kuşatıldığı halde alınamayan Belgrad'ın 1521'de Osmanlı Devleti tarafından ele geçirilmesi, Macar Krallığı için büyük bir darbe oldu.

Macar Kralllığı'nın sonunu hazırlayan başlangıç


Kanuni'nin Macar seferine karar vermesine, Kutsal Roma Germen İmparatoru V. Karl ile Fransa kralı I. François arasındaki rekabet sebep oldu. I. François'nın Pavia'da, V. Karl'a yenilerek esir düşmesi üzerine, François'nın annesi Louise de Savoie, İstanbul'a elçi göndererek Kanuni'den, oğlunun kurtarılması için yardım istedi. Kanuni, V. Karl'ın gücünü kırmak için bu yardım teklifini olumlu karşıladı; Osmanlı Devleti'ne karşı Eflak ve Boğdan Voyvodalıklarıyla ile anlaşan Macar Krallığı'na savaş açmaya karar verdi.

Savaşın krokisi Savaşın krokisi

60 bin kişilik ordu


I. Süleyman, 10 Mart 1526'da Rumeli komutanlarına, Anadolu Beylerbeyi Behram Paşa'ya, Bosna Beylerbeyi'ne ve Kırım Hanı'na sefere hazırlanmaları için emir verdi. Sefere Kapıkulu askerleri, Suriye ve Mısır vilayetlerinin askerleri de katıldı. Osmanlı Sultanı I. Süleyman, 23 Nisan 1526'da 60.000 kişilik ordu ve 300 top ile sefere çıktı. Rumeli beylerinin kuvvetleri de bu orduya katıldı. Hiçbir direnişle karşılaşmadan Macar topraklarına giren ve kalelerini fetheden Osmanlı ordusu, ardından Drava Nehri'ni aştı ve ordu Mohaç Ovası'na yaklaştı. Bu sırada Macar kralı II. Lajos ve başkumandan Nodor Bathory'ın başında bulunduğu Macar ordusu Osmanlı ordusunu karşılamak üzere, Mohaç Ovası'na ordugâh kurdu.

Birbirlerine zincirlenmiş Macar süvarileri


Kanunî Sultan Süleyman, çevreye gönderdiği akıncılarla, Macar ordusunun yardım almasını önlerken, Osmanlı ordusu da 28 Ağustos 1526'da Mohaç Ovası'na geldi. Başta Kanunî, veziriâzam İbrahim Paşa olmak üzere ordunun bütün komutanlarıyla, eski ve tecrübeli askerlerinin katıldığı bir savaş meclisi toplandı. Bu mecliste Yahyapaşazade Malkoçoğlu Bali Bey, birbirlerine zincirlerle bağlı zırhlı Macar süvarilerinin çok tehlikeli olduğunu ve kitle halinde saldırının sakıncalı olacağını, düşmanın yan ve gerilerine yapılacak saldırıların daha çok yarar sağlayacağını söyledi. Osmanlı askerlerinin bunları ortadan kaldırması çok zordu ve o yüzden önceden kararlaştırılmış olan çember ile geri çekilme taktiği uygulanmalıydı. Teklif, padişah ve mecliste hazır bulunanlarca kabul edildi.

Taaruza Macarlar başladı


Macar ordusu, kendi savaş planı gereğince iki safa ayrıldı. İlk saf, merkez, sağ ve sol olmak üzere kurulurken, ikinci saf ise dört koldan meydana geliyordu. Kral II. Lajos bu safta yer alırken, Macarlar 29 Ağustos'ta taarruza başladı. Mohaç Ovası'nın bir yanı bataklık, öteki yanı tepelikti. Osmanlı ordusu ise, arka arkaya üç saf hâlinde düzene girdi. Ön safta veziriâzam İbrahim Paşa komutasında Rumeli ordusu, ikinci safta Behram Paşa kumandasında Anadolu ordusu, üçüncü safta ise yeniçerilerin komutanı olarak Kanuni bulunuyordu.


Mohaç Muharebesi'nin yapıldığı alanda bulunan savaş anıtı Mohaç Muharebesi'nin yapıldığı alanda bulunan savaş anıtı


Osmanlı'yı zafere götüren taktik

Macar birlikleri hep birlikte hücuma geçince onlara sadece küçük bir akıncı birliği vur-kaç taktiğiyle cevap verdi ve onları ordunun merkezine yani 300 topun olduğu saflara çekti. Akıncılar bir anda topların önünden çekildi ve Macarlar daha ne olduğunu anlamadan 300 top aynı anda ateş aldı ve ağır süvari birliklerle beraber Macar Ordusu’nun yarısından fazlası orada büyük bir hezimete uğradı. Akıncılar da kaçmaya çalışan birlikleri çember içine alarak yok etti. Savaş meydanından kaçmayı başaran Mohaç Ovası’nın bir yanı bataklık olduğundan dolayı Kral II. Lajos ve binlerce Macar askeri Mohaç Ovası'nın bataklık olan tarafında boğuldu.

Anahtar Kanuni'ye teslim edildi


İki saat süren meydan muharebesinden büyük bir zaferle çıkan Osmanlı ordusu savaş alanında altı gün dinlendikten sonra Osmanlı Macar Krallığı'nın başkenti Budin'e ilerlemeye başladı. Başta Kraliçe Maria olmak üzere soylular, devlet adamları ve Macar halk kaçtığı için, şehirde yalnızca Yahudiler kalmıştı. Yahudilerin başkanı Salamon'un başında bulunduğu bir heyet, Foeldward kasabasında, Budin kalesinin anahtarlarını Kanunî Sultan Süleyman'a teslim etti. Macar Krallığı’nın sonunu hazırlayan savaş Macaristan topraklarında Osmanlılar'la Avusturya Hanedanı arasında 150 yıl sürecek olan mücadelenin ilk adımını oluşturdu. Osmanlı Devleti’nin Avrupa’da ağırlığını daha fazla hissettireceği yeni devir de bu zaferle başladı.

Kanuni Sultan Süleyman Mohaç seferine çıkarken (Topkapı Müzesi) Kanuni Sultan Süleyman Mohaç seferine çıkarken (Topkapı Müzesi)

Son nefesini Macar topraklarında verdi


1526'da, yani tahta çıkışının henüz 6'ncı yılında Mohaç zaferiyle Macaristan kapılarını açarak Avrupa'da "Muhteşem" diye anılmaya başlayan Kanuni Sultan Süleyman, 40 yıl sonra döndüğü bu ülkede Zigetvar Kalesi'nin fethinden bir gün önce, 6 Eylül 1566'da hayata gözlerini yummuştu.Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa, Şehzade Selim gelip tahtı devralana kadar binbir oyunla padişahın ölümünü vezirlerden bile 48 gün gizledi. Kanuni'nin naaşı, İstanbul'a bozulmadan taşınabilmesi amacıyla geçici olarak mumyalandı. Rivayete göre çıkarılan kalbi ve iç organları misk ve amberle yıkanıp altın bir leğenle gömüldü. Naaş ise, geçici olarak defnedildiği Otağ-ı Hümayun (saltanat çadırı) içindeki yatağın altından, İstanbul'a götürüldü.

Kanuni'nin izini sürüyorlar


Kanuni'nin Zigetvar'daki mezarı daha sonra Müslümanların ziyaret ettikleri bir türbeye dönüştü. Osmanlının 150 yıl hüküm sürdüğü Macar topraklarını terk etmesinin ardından yıkılan türbenin izini bulan, hatta bu türbe etrafında o yıllarda küçük bir Osmanlı kasabası oluştuğunu da kanıtlayan Macar profesör Norbert Pap ve ekibi şimdi de Mohaç'ta araştırmalarını sürdürüyor.