ANALİZ

Öyle “çeksin gitsin” demekle olmaz


İktidar partisi liderlerini “tek adam” yapmış olmanın keyfini ne kadar çıkarıyor bilemiyorum ama ana muhalefet partisinin durumu çok kötü.
Partinin içi kaynıyor.
Bir grup genel merkez önünde oturmuş “Kılıçdaroğlu istifa edene kadar burayız” diyor.
Kılıçdaroğlu tarafından milletvekili yapılanların çoğu “Durun bakalım ne oluyoruz, biz çok başarılıyız” havasında.
Kılıçdaroğlu parti merkezine gelip herkese “Heeeyt be” çekiyor.
Paniğe yapılan ama yiğitliğe leke sürdürmek istemeyenler ise “ağır abi” rolüne soyunarak “Şimdi zamanı değil, herkes sakin olsun” türünden itidal çağrılarında bulunuyor.
Seçimin en önemli ismi Muharrem İnce ise 81 ilden hareket başlatmaya hazırlanıyor.
Bir seçim yenilgisinden sonra bunların hepsi normal.
Anormal olan CHP’deki yönetimin bugüne kadar durabilmiş olması bana göre.
Şimdi ağlayıp sızlayanlara bakıyorum, Kılıçdaroğlu’nun istifa etmesi için kendini yerlere atanları izliyorum da “Peki blok halinde Kılıçdaroğlu ve bu müthiş ekibini seçenler sizler değil misiniz?” diye de sormadan edemiyorum.
Bana göre de bu ağır yenilgiden sonra CHP genel başkanının da, parti yönetiminin de parti meclisinin de gitmesi gerek.
Ancak bunu duygusal tepkilerle, öfkeli girişimlerle yapmak hiçbir yarar sağlamaz.
CHP’lilerin şunu düşünmesi gerek; “Sorun genel başkanda mı? Genel başkan hızlı biçimde değişirse parti düzlüğe çıkar mı?”
Bana göre acele ile yapılacak bir eylem sonucu belki Kılıçdaroğlu gider ama partiye asıl zarar veren ya da yumuşatarak söyleyeyim pek faydası olmayanlar olduğu gibi yerlerinde kalır, değişen bir şey olmaz.
Yeni genel başkan da “birlik beraberlik ruhu” safsataları içinde sadece kendi zaferinin sarhoşluğuna kapılır, sonuçta tas da hamam da aynı kalır.
Ayrıca bugünkü yönetimin ve genel başkanın vermesi gereken hesaplar var.
Ekmeleddin İhsanoğlu’nun nasıl aday olduğundan başlayarak atılmış sayısız yanlış adımın hesabı hiç sorulmadı. Onca kurultayda koskoca CHP’de bir kişi bile çıkıp “Bunlar neden oldu?” diye sormadı.
CHP bu kez öfkeli bir kararla hemen genel başkan değiştirmek yerine, biraz sakin davranmalı, hesap sormalı, partiye yeni, kaliteli, vizyon sahibi isimleri kattıktan sonra her şeyini yenileyerek tekrar siyasete dönmeli.
Aksi takdirde CHP seçmeni emme basma tulumba gibi seçime bir hafta kala yine çok ümitlenip sonra yine karalar bağlayacaktır.
Ve son not: Artık sistem değişti. Tek adam sistemine geçtik. Partilerin önemi yok. CHP’yi çok iyi parti haline getirseler bile ne fark edecek onu da merak etmiyor değilim.

SORDUM ÖĞRENDİM

CHP sandıkların yüzde 95’ine ulaşabilmiş


Seçimden önce muhalefet kesimini en çok umutlandıran, hemen her partinin “sandıklara sahip çıkma” konusunda çok kararlı olmasıydı.
Özellikle CHP bu konuda çok iddialıydı. Kurduğu sistemlerle sonuçları herkesten önce alacağını ve ilan edeceğini açıklamıştı.
Ancak o gece görüldü ki CHP’nin çok iddialı biçimde anlattığı sistem iyi çalışmadı. Hatta belki de hiç çalışmadı?
Seçimin gecesinden itibaren şunu sormaya başladım; “CHP 180 bin sandığın kaçından net ve kesin sonuç aldı?”
Hiç cevap gelmedi.
Kamuoyunda ise yaygın biçimde “AKP rakamlarla oynuyor, gerçek olmayan sonuçlarla seçim sonucu ilan ediliyor” görüşü hakimdi.
CHP veya diğer muhalefet partileri iktidar tarafından açıklanan rakamların doğru olmadığını gösteremediği sürece yapılacak hiçbir şey yoktu ve ister istemez herkes sonuca boyun eğmiş oldu.
Pazartesi, salı ve çarşamba günü Tele1’deki ısrarlı sorularım üzerine dün CHP’nin bilgi işlem bölümünde analizler yapan CHP milletvekili Onursal Adıgüzel aradı.
Daha sonra kamuoyuna da açıklayacağını belirterek 180 bin sandığın yüzde 95’inden net sonuçlar aldıklarını söyledi.
Adıgüzel  YSK tarafından açıklanan verilerle ellerindeki verilerin uyuştuğunu açıkladı.
Bu açıdan bakınca “seçimde hile” iddialarının da tamamen çöktüğünü söyleyebilirim.
Tabii bu durum diğer yazımda belirtilen bazı kuşkuların tamamen ortadan kalktığını göstermez.

Bİ SORALIM BAKALIM

FETÖ’cüler yurtdışında nasıl oy kullandı?


Cemaatçilerin 15 Temmuz akşamı kalkıştıkları dinci faşist darbe girişiminden sonra biliyorsunuz artık ne olsa “FETÖ’cüler yaptı” demek çok moda oldu.
Kimi sevmiyorsanız ona FETÖ’cü damgası yapıştırabilirsiniz. Hayatı o an kayabilir.
İktidar bu söylemi çok seviyor. Çünkü suçu hemen birine, üstelik herkesten kabul görecek birine atmak çok rahatlatıcı geliyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimini kazandığı ilan edildikten sonra en munis konuşmalarından birini yapan Tayyip Erdoğan da CHP’yi suçlamak için akıl almaz bir iddiada bulundu.
“FETÖ’cüler ABD’ye kaçtı; Amerika’daki oylara bakıyorum, orada ana muhalefete fazla oy gelmiş” dedi.
Kalabalık bunu alkışladı elbette.
Ancak Erdoğan’ın unuttuğu bir şey var.
Yurtdışındaki seçmenler oylarını Türkiye elçiliklerinde ya da konsolosluklarında kullandılar.
Eğer Amerika’daki FETÖ’cüler CHP’ye oy verdilerse demek ki resmi temsilciliklere girip çıkabiliyor, kimliklerini göstererek işlem yaptırabiliyor.
Amerika’ya “Bize teröristleri iade etmiyorlar” diye kızarken meğer bizim elçilik ve konsolosluk görevlilerimiz FETÖ’cülerle yüz yüze geliyor, onlara oy bile kullandırıyormuş.
Erdoğan’ın dediği doğruysa Amerika’daki diplomatik misyonumuz çok ciddi bir “yardım yataklık” suçu işliyor demektir.
Bakalım Erdoğan’ın sözlerine Amerika’daki diplomatlarımız ne diyecekler.
Bir şey demezlerse anlaşacağız ki FETÖ’cüler elçilik ve konsolosluk binalarına girip oy kullanabiliyor. O halde Erdoğan aslında suç duyurusu yapmış demektir, savcılar harekete hemen geçmelidir.
Bakın Erdoğan’ın her fırsatta CHP’yi suçlamak için aklına gelen her şeyi söylemesi nelere yol açabiliyor.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

O gecenin bir sırrı var mı gerçekten?


Ne olursa olsun insanlar bir türlü ikna olmuyorlar.
Hangi konuda?
Seçim gecesi olanlar hakkında.
O gecenin sanki müthiş sırları var gibi. Ve bu sırlar sanki seçimin kaderini değiştirmiş, en azından ikinci tura kalması gereken bir seçim bir turda bitivermiş gibi.
“Muharrem İnce kaçırıldı, eşi rehin tutuluyor, Meral Akşener’i silahlı kişiler bir yere götürmüş” türü efsaneler elbette yaşanmadı bana göre de ama akıl ve mantıkla bağdaşmayan şeyler de yok değil hani.
Örneğin miting alanlarının kahramanı Muharrem İnce bir gece de korkuya kapılıp ortadan mı kayboldu yani?
Onu korkutan en azından tedirgin eden bir gelişme yaşandı mı yaşanmadı mı?
“Beni YSK’nın önünden jiletle kazırsınız ancak” diyen “Asena” Meral Akşener gerçekten sırf “Biz de sokağa çıkarsak kan dökülür, silahlı AKP’liler kol geziyor” diyerek mi ortadan kayboldu?
CHP’li yöneticiler burunlarından öfke saçarak “AA rezaletine dur diyoruz, şu anda seçimin ikinci tura kalması garanti” açıklamalarını yaptıktan sonra neden bir anda “Yok bu iş bitti, dağılın” diyerek partinin ışıklarını söndürdü?
Bunların hepsi elbette “komplo teorisi” olmaktan ileri gidemez.
Ama millet merak ediyor.
Çünkü seçim öncesi beklenti çok yükseğe çıkmıştı. Bu kadar yüksekten düşmek bu tür hasarlara da neden olabiliyor.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Fark 10 milyon değil 800 bin


Muharrem İnce’nin seçimden sonra kamuoyunun karşısına geçip yaptığı konuşmada söylediği “Oylar çalındı mı, evet ama milyonlar değil. Aramızdaki fark 10 milyon kardeşim” sözleri çok dikkatimi çekti.
Çünkü İnce’nin söylediği fark kendisi ile Erdoğan arasındaki farktı.
Ama önemli olan bir adayın yüzde 50’yi geçip geçmemesiydi.
İnce’nin hem bu iddiasını hem de diğer adayların oylarını görmezden gelerek sanki sadece iki aday varmış gibi “fark 10 milyon kardeşim” sözlerinin yanlışlığını dün bu köşede dile getirmiştim.
Şimdi bir ayrıntıya daha dikkatinizi çekmek istiyorum.
YSK’nin resmi olmayan sonuçlarına göre cumhurbaşkanlığı seçimi için 51 milyon 189 bin 698 geçerli oy kullanıldı.
Bu sayının yüzde 50 artı 1’i 25 milyon 594 bin 850’dir.
Şimdi bakalım Erdoğan kaç oy alarak ilk turda seçilmiş?
AKP adayının aldığı oy 26 milyon 329 bin 920.
Şimdi yüzde elli barajı için gerekli olan oyu bu rakamdan çıkaralım.
835 bin 71 ediyor.
Demek ki kazanan ile muhalefet bloku arasındaki sayısal fark 835 bin 71.
Dünkü sorumu tekrarlamak istiyorum? Muharrem İnce “çalındı ama o kadar değil” diyor. Burada milyonlarca oyu kastettiğini anlıyoruz. Peki, İnce’ye göre bu kadar oy çalınmış olabilir mi?
Çünkü CHP’nin elde edemediği yüzde 5 oranındaki sandıktan çıkan oylar 800 binin üzerinde.
Demek ki bu konunun mutlaka iyi incelenmesi gerekiyor.

sozcu-banner-1