Hocam Sadun Aren (1922-2008, kapitalist ekonomiyi çok iyi kavramış sosyalist iktisat profesörü) “IMF’nin görevi devalüasyonlara engel olmaktır” derdi. İnsan, bu sözü ilk duyduğunda “acaba ben mi yanlış anladım” diye düşünüyor. Çünkü IMF düzenleme yaptığı “döviz darına düşmüş” ülkelere iki şeyi dayatıyor: 1. Paranızı devalüe edin. 2. Bütçenizi denkleştirin. Ben sizin “döviz dengenizi” sağlayım, siz de “ulusal para” denkliğinizi kurun.  Bu yüzden Güngör Uras’ın Ayşe Teyzesi ve Ali Rıza Amcası gibi düşünenler IMF denince bunu “paramızın değeri düşecek, maaş artışları sınırlanacak” diye anlardı. O zaman Sadun Hoca’nın “IMF’nin görevi devalüasyonlara (tekil değil, çoğul) engel olmaktır” saptaması ne anlama geliyordu?

BORÇLU ÜLKELERİN BORCUNDAN, ALACAKLILAR DA SORUMLUDUR

Ulusların gelişmişlik (rekabet gücü diye okuyun) seviyesi hiçbir zaman eşit olmamıştır. Gelişmiş ülkeler az gelişmiş ülkelerle yaptıkları dış ticarette daima “fazla” vermiştir. (Bir başka yazıda size 1980-2017 arasında toplam cari açığı 12 trilyon dolara ulaşan ama kimseye döviz borcu olmayan ABD’nin hikâyesini ve Trump’ın ticaret savaşlarında sanıldığı kadar hatalı olmadığını anlatacağım.) Cari fazla vermek,  cari açık veren ülkelere “borç vermiş olmak” demektir. Cari fazla veren ülkeler, mesela Almanya, Çin, Kore, Hollanda cari açık veren ülkelerden mutlaka alacaklıdır. Unutmayın bir müşteriye vadeli mal satmak, finansal mantıkta ona borç vermektir. Teorik olarak dünya dış ticaretinde “cari açıklar ile cari fazlaların” cebirsel toplamı daima sıfırdır. Bu, bir futbol maçında “yenilen gollerin sayısı, atılan gollerin satısına eşittir” demek kadar doğrudur.

CARİ AÇIĞI KAPATMANIN ÇARESİ DEVALÜASYONDUR

Keynes bize ekonomilerin birden fazla “denklik” (equilibrium) noktası olabileceğini göstermiştir. Ekonomide denklik iyi veya kötü herhangi bir yerde oluşabilir. Döviz denkliğini kaybetmiş bir ülke parasını yeteri kadar devalüe ederse “ödemeler dengesinde” bir denklik noktasına ulaşır. Ama bu “fakirlikte dengeye gelmek” şeklinde tecelli edebilir. IMF’yi ilgilendiren, tek bir ülkenin hangi noktada denkliğe ulaştığı değildir. IMF “küresel ekonominin” fakirlikte dengeye gelmesine engel olmakla yükümlüdür. Çünkü bir devalüasyon, kontrol edilmezse olmadık noktalara gider (yaşıyoruz, başka misal gerekmez) daha kötüsü başkalarına bulaşır. Yani diğer bazı ülkeler de denkliğine kavuşmak için devalüasyona başvurur. Bu da “iyi denklik konumunda” olan küresel ekonominin istikrarını bozar. Sadun Hoca’nın “IMF’nin görevi devalüasyonlara engel olmaktır” derken kastettiği husus bu olmalıdır. IMF ile işbirliği yapmak, ulusal ekonominin hayrınadır. Üstelik  küresel ekonominin sağlığı için vaciptir.

Son söz: Ölçüsüz devalüasyon, ölçülüsüne rahmet okutur. 

plusbanner2x