İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı “Uber rahatlık demek. Şoförle, müşterinin birbirine güvenini sağlaması demek. Biz o konfordan uzak kalamayız” şeklinde konuşarak Uber reklamı yaptı. Üstelik Belediye’nin de doğrudan veya özel girişimcilere imtiyaz vererek Uber benzeri (zaten var) şirketler kuracağı imasında bulundu. Bu tutarsız konuşma televizyonlarda yayınlandı. Ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi, “Başkanımızın konuşması yanlış anlaşıldı” diye bir tevil bildirisi yayınladı. Konuşma yanlış anlaşılmamıştı; konuşma baştan aşağıya yanlıştı.

TAKSİCİLER İLE UBER ANLAŞMAZLIĞI NEDİR

Medyada haber veya köşe yazan, televizyonlarda “yorumlu haber” sunan gazetecilerden rica ediyorum. Lütfen “eksik konuşarak” yalan söylemekten vazgeçin. Bu “Taksici-Uber” ihtilafının, bazı taksicilerin yol uzatarak müşterilerin özellikle turistlerin cebinden para çalmayı mubah görmeleriyle bir ilgisi yoktur. Taksicilerin her kilometrede 10 defa trafik emniyet kuralını çiğneyip, yolcusuna huzursuzluk vermesiyle de ilgisi yoktur.

Hele hele, çok sayıda taksicinin arabasını ve kendi vücudunu temiz tutmamasıyla hiçbir alakası yoktur. Uber arabalarının daha konforlu olduğu, şoförlerinin müşteriye daha saygılı davrandığı da doğrudur. Kavganın net ve açık tek bir sebebi vardır. O da “Her taksicinin, plaka sahibine her gün ortalama 300 lira kira öderken, aynı işi yapan Uber sürücülerinin böyle bir kira ödemek zorunda olmamasıdır”.

İBB (İstanbul Büyükşehir Belediyesi) Uber veya aynı şartlarda çalışacak diğer yerli veya yabancı firmaların hizmete koyacağı her araç için, günde 300 TL (veya daha fazla) “ruhsat kirası” alsın ihtilaf anında biter. Üstelik bu kira kamuya varidat olur.

TAKSİCİYE ZORLA CİHAZ SATMAK

Taksicileri Uber sürücüleriyle kapıştıran İBB, onları zıvanadan çıkartmak için başka külfetler de yaratıyor. Dünya’nın her yerinde taksi arabalarının tepesinde, içten aydınlatmalı bir “TAXI” levhası vardır. Işığı yanıyorsa, taksi serbest, sönükse, müşterim var veya müşteri almıyorum demektir. İstanbul’da da bu böyledir. OGS varken HGS çıkarmak gibi devlet zoruyla ürün pazarlaması yapmak isteyenler, şimdi de taksilere musallat olmuş. Uyanık bir vatandaş, yeni bir ışıklı taksi levhası tasarlamış. Bu yeni levha şimdikinden çok farklı olacakmış. Bir defa “yeşil-sarı-kırmızı” renklerde yanabilecekmiş. Yeşil, boş; kırmızı, dolu; sarı ise, (ne faydası varsa) “Boşum ama müşteri almıyorum” anlamına gelecekmiş.

Uyanık girişimci halkı tavlamak için ürüne bir de “sosyal fayda” eklemiş. Tepe lambası kutusunda hava kalitesini ölçen sensörler de olacakmış. Ufak bir ricası var tabii. Bu cihazı her taksici belediye zoruyla almalıdır.

Son söz: Kümesteki kazı tüfekle vurana, avcı denmez.

sozcu-banner-1