TVF-Türkiye Varlık Fonu (Turkey Wealth Fund) adlı kurumun başına yeni bir isim, Sayın Zafer Sönmez getirilmiş. Zafer Bey, Hürriyet’in Genel Yayın Müdürü kadim dostum Vahap Munyar ve Sabah Gazetesi Ekonomi Bölümü Müdürü, iktisat doktoru Şeref Oğuz’u makamında ağırlayıp, TVF’nin ne olup ne olmadığı hakkında kendi kavrayışını ve tasarladığı iş planını anlatmış. Benim bu söyleşiden çıkardığım sonuç, ortada bir yanlış anlama olduğudur. Zafer Bey’in TVF için zihninde kurguladığı amaç ve kapsam tanımları, AKP’nin bu kurumdan bekledikleri arasında dağlar kadar fark vardır. Üstelik kendi görev kapsamını, işbirliği yapmak mecburiyetinde olduğu kişilerle yetki ve sorumluluk çatışması çıkaracak kadar geniş tutmuştur. Bu pilav daha çok su kaldırır.

BUNDAN ÖNCEKİ YÖNETİM BAŞARISIZ OLDU

Kuruluşu tantana ile duyurulan TVF, hiçbir varlık gösteremediği için, üst yönetimin görevine son verildi. Aslında yapılması gereken TVF’i kapamaktı. Çünkü “TVF-Türkiye Varlık Fonu” esasen ölü doğmuş bir projeydi. Ölü doğmuştu çünkü dünyada “Devlet Varlık Fonu” ( Sovereign Wealth Fund) denilen kurumlar, cari fazla veren devletlerin, ellerinde biriken paraları “sabit getirili” yabancı tahviller yerine, kâr payı dağıtan üstelik değeri artan (capital gain yaratan) yabancı hisse senetlerine yatırmak ve hatta yeni ve kârlı girişimlere ortak olmak için kurulmuştu. Amaç, devletin parasına yüksek getiri sağlamaktı. Türkiye ise sürekli cari açık veren bir ekonomidir. Muhalefet dahil kimsenin de bu değiştirmeye niyeti yoktur. Bu ortamda  “Türkiye Varlık Fonu” kuruluyor denince, hemen bunun yeni bir “dış borç alma” dümeni olduğunu çakmıştım. Zaten o sıralarda ufukta Türkiye’nin yeni dış borç bulma konusunda zor bir döneme girildiği görülüyordu. “Dış-borç-kolik” Türkiye’nin derdi, parasal servetine yüksek nema sağlamak değil, dış borçlara takla attırıp üstüne taze para bulmaktı.

MISSION IMPOSSIBLE VEYA BAŞARILAMAZ GÖREV

Yeni Genel Müdür, TVF’nin ne olmadığını sıralayarak, ne olabileceğini tanımlıyor. Bu yöntemi ezelden beri çok severim. Şu sonuca varıyor: TVF, Türkiye’nin a) Sermaye çözüm platformu (herhalde burada dış borç bulmayı kastediyor), b) Stratejik yatırım platformu, c) Stratejik yatırım partneri olacaktır diyor. Bunlar, içinde “çözüm”, “platform” ve “stratejik” gibi ağır sıklet kelimeler geçen çarpıcı ifadeler. Sönmez bununla da yetinmiyor, bir yenilikçi (inovatör) girişimci gibi “çamurlu pırlantaları” parlatacağını iddia ediyor. Haydi hayırlısı. Gayret kuldan, yardım Tanrı’dan.

SİNGAPUR DIŞ BORÇ ALMADAN KALKINMIŞTIR

Zafer Sönmez, Singapur Yatırım Fonu’ndan bahsediyor. Ne alâka? Singapur mucizesini yaratan Lee Kuan Yew, Singapur’un kalkınma modelini “dış borç almamak” üzerine kurmuştur. Malezya da sonunda eski vilayeti Singapur’un yoluna girmiş, o da “cari fazla” vererek ekonomisini geliştirme yoluna geçmiştir. Singapur’un dış varlığı, dış yükümlülüğünden 600 milyar dolar fazla, bizimki 450 milyar dolar azdır. Türkiye de bir gün Singapur veya Malezya gibi olursa, mutlaka bir varlık fonu kurar. Ama bugün bunu kurmanın bir faydası yoktur.

Son söz: Faydasız olan ya asalaktır ya da zararlı.