Şirketlerin durumunu olduğundan daha iyi göstermek için yapılan “usule uygun, esasa aykırı” kayıt işlemlerine Türkçe’de “bilanço makyajı” denir. Bunun İngilizcesi “window dressing” yani vitrin tanzimidir.

Hukuk, nasıl en büyük haksızlıkların kaynağı ise, muhasebe de en büyük sahtekârlıkların barınağıdır. Firmaların performans raporları düzenleyen yönetim kadrosu, kendini olduğundan başarılı göstermek için, işine gelen bazı büyüklükleri cilalayarak öne çıkarır. Bu kabil öne çıkarılan faaliyet sonuçlarına İngilizcede “highlights” denir.

Wharton İşletme Fakültesi’nde, Mali Muhasebe dersinde ödevimi sözlü olarak sunarken “highlights” yerine yanlışlıkla “headlights” (otomobil farları) dedim. Amerikalı öğrenciler gülüştüler. Dersi veren Profesör Rufus Wixon, “Mr. Cansen aslında haklıdır; çünkü ‘highligths’ diye sunulan bilgilerin çoğu yanıltıcıdır. Amaç dinleyenlerin gözlerini kamaştırıp, hataları görmelerini engellemektir. Dolayısıyla bunlara ‘headlights’ demek daha uygun olabilir” diyerek beni mahcubiyetten kurtarmıştı.

MERKEZ BANKASI PARA BASMAYA MECBURDUR

Ekonomisinin çarklarını “taşıma suyla” yani “dış borçla” döndürmeyi ilke edinmiş bir ülkenin (ister Türkiye ister Arjantin diye okuyun) arada bir devalüasyon krizine girmesi kaçınılmazdır.

2018’de yaşanan çalkantı da bundan başka bir şey değildir. Devalüasyon (yani ulusal paranın değerinin ciddi oranda ve kalıcı olarak düşmesi) dalgalı kur rejiminde oluşsa da yine devalüasyondur.

Bu olay ekonomik parametrelerde nominal çarpıklıklar meydana getirir. Zarardaki şirketler kârlı veya kârlı şirketler zararda gözükebilir. Artan fiyatlar yüzünden dolanımdaki nakit yetmez olur. Bu da piyasada bir “konkordato” salgını yaratır. Devalüasyonla bozulan bilançolar nominal olarak ancak yukarıda dengelenebilir. Bunu gerçekleştirecek ortamı “para üretme tekeline sahip” merkez bankalarından başka bir kurum yaratamaz.

Nitekim enflasyonu çok düşük, parası devalüe olmamış bir ABD’de, 2009 krizinden sonra FED’in bilançosu 700’den, 4000 milyar dolara çıktı. Hakeza Avrupa Merkez Bankası’nın bilanço büyüklüğü de 2009’daki 1300 milyar Euro’dan 2018’de 4800 milyar Euro’ya çıkmıştır.

AKP VİTRİN TANZİMİNE BAYILIR

AKP iktisatçıları, iş başına geldikleri günden beri Türkiye’nin finansal vitrinini tanzim edip durdular. AKP, “algı gerçektir” (reality is a perception) inancına göre hareket etti. Şimdi de “Türkiye Varlık Fonu” tuhafiyesine ilaveten, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası A.Ş. (ikisi de devletin ta kendisidir) için yeni bir kanun çıkarıp, iç ve dış borçlanmayı Hazine ve Merkez Bankası bilançolarına yansıtmadan yapmak cingözlüğü peşindeler.

Eğer yabancı derecelendirme uzmanları bu “makyajlamayı” yutarsa (ki yutar görünmek işlerine gelebilir) vitrin tanzimi amacına ulaşmış demektir. Ancak Türkiye’nin bu kurnazlıklardan vazgeçme zamanı çoktan gelmiştir.

Olayların temeline inip ekonomimizin çarkları “dış borçlanma” yapmadan dönebilir hale getirilmelidir. İlk yapılması gereken de “israfa ve gösteriş yatırımlarına son vermektir”. Merkez Bankası’nın parayı gevşetmek zorunda olduğu bir sırada bütçeyi sıkmak şarttır.

Son söz: Uzman yutar, piyasa yutmaz.