Sevgili okurlarım, Türkiye’yi ve toplumu yeterince gerdiler. İnsanları birbirine düşürdüler...
Can suyunu ve gıdasını çatışma ve gerilim yaratmaktan alan bir iktidar partisi!..
Ve önceki gün nutuk atarken “CHP pisliktir, CHP çöplüktür” diyebilen bir cumhurbaşkanı!..
Şimdi seçim ortamına girdik. Ülkemizi yine geriyorlar, insanların sinir sistemini bozuyorlar.
Bıktık usandık artık.

* * *

Bugün size rahmetli Erkal Zenger’in iki anısını anlatacağım. Bu tatil gününde biraz gülelim, gevşeyelim ve eski güzel günleri analım...
2003 yılında vefat eden Zenger büyük bir “Ses pazarlama” ustasıydı.
Demirel, Ecevit, Çiller, Özal ve Erbakan gibi liderlerin seçim propaganda çalışmalarını örgütler, onların seçim otobüslerine ve mitinglerine kurduğu ses sistemi ile büyük kitlelere ulaşıp, oy toplardı.
Benim de dostumdu, anılarını anlatırdı... Kahkahalarla gülerdik.
Yine anılarını yazdığı, ama artık piyasada olmayan iki kitabı var:
- Siyaset Cambazhanesinin Cazgırı.
- Thencere Ghottin Khara.
Bir solukta okunan kitaplarında da muhteşem olaylar anlatmıştı.

* * *

O, Türkiye’de seçim otobüsü gerçeklerini ilk keşfedip uygulamaya sokan, son derece esprili ve ağzı laf yapan adamdı. Şu sözünü hiç unutmam:
“Otobüsün üzerine çıkınca mikrofonu eline alıp halkı yanına çağıracaksın. Espri yapacaksın, fıkralar anlatacak ve yanında duran parti liderini sen yönlendireceksin... Mikrofonun pazarcı mikrofonu gibi olmayacak, çatlak ses çıkarmayacak. Bir konuştun mu 10 kilometre öteden duyulacak.”

* * *

İşte size Erkal Zenger’den bir anı:
Başbakan Özal seçim gezisinde. Elazığ’a gidiyorlar. Zenger otobüsün tepesinde ahaliyi yönlendirirken yolda karşılarına genelev çıkıyor. Erkal Zenger mikrofonda haykırıyor:
“Hanımlar, sayın başbakanımız kapınızın önüne gelmiştir. Lütfen çıkın dışarı ve onu alkışlayın. Sayın başbakanımız sizi muhabbetle selamlıyor, hayırlı işler diliyor!..”
Dışarı çıkan hayat kadınları Özal’ı alkışlamaya başlıyor.
Bu haber ertesi gün fotoğraflarıyla birlikte gazetelerde “Erkal Zenger çağrı yaptı, genelevdeki hayat kadınlarının oyu Özal’a” başlığı ile çıkıyor.

* * *

Sonrası ilginç. O sabah konutta gazeteleri okuyan Özal bu haberleri görünce çok bozuluyor. Koruma müdürü Musa Öztürk sabahın köründe Zenger’i konuta çağırıyor.
Başbakan çok kızgın!
“Bu ne rezalet yaa, ne yaptın sen!”
“Sayın başbakanım fena bir şey yapmadım ki, hayat kadınları da insandır ve hepsi sizi seviyor. Onların oylarına talip değil miyiz?”
Özal yumuşuyor.
“Kaç hayat kadını vardır Türkiye’de?”
Zenger kafadan atıyor:
“Resmi rakamlara göre 56 bin 860 sayın başbakanım. Aileleriyle birlikte bir milyona yakın oy demektir. Az şey mi bu!..”
“Yapma yaa, bunlar o kadar çok mu? Peki peki, iyi etmişsin! Şimdi otur da bir kahvaltı yapalım...”

Erbakan Hoca’nın votkalı vişne suyu!


Yine Erkal Zenger’den bir öykü... Bunu bana da anlatmıştı:
“Bir seçim gezisinde Hoca’nın otobüsüyle tura çıktık. Bir restoranda mola verdik.”
Ortalık çok sıcak, herkes bunalmış...
“Hepimize vişne suyu hazırlanıyor. Buz gibi vişne suları mutfakta hazırlanırken, ekipteki TRT kameramanı yanıma geldi. Fırlama bir arkadaştı:
“Abi, Hoca’nın vişne suyuna içeride çaktırmadan biraz votka ekleyelim mi?”
Erkal Zenger bu, eline geçen fırsatı kaçırır mı!
Hep birlikte mutfağa giriyorlar, Erbakan için hazırlanan vişne suyu bardağına votka katıyorlar...Ve Hoca’yı gözlemeye başlıyorlar...
Erbakan votkalı vişne suyunu çok beğeniyor, bir süre sonra rahatlayıp gevşiyor... Gülmeye, fıkralar falan anlatmaya başlıyor.

* * *

“Hocam bir bardak daha emreder misiniz?”
“Çok iyi olur muhterem kardeşim, çok ferahladım. Bu sıcakta çok iyi geldi.”
İkinci bardak hazırlanıp veriliyor, hayatında ilk defa bilmeden alkol alan Hoca onu da afiyetle içiyor:
“Ohh, çok iyi oldu muhterem kardeşim. Ancak bu vişne suyu biraz acı galiba. Tadı değişik ama çok güzel...”
Zenger atılıyor:
“Efendim bu yörenin vişneleri biraz acı olur. Zaten özelliği de acı olmasından gelir.”
Hoca artık iyice rahatlamıştır, yüzünde güller açmaktadır.
Fırlama TRT kameramanı, Zenger’e sorar:
“Abi üçüncü bardağı da hazırlayalım mı?”
“Yok oğlum lan, bu kadarı yeter. Üçüncüyü de içerse kafayı iyice bulur, vaziyet açığa çıkar. Başımıza iş açarız.”

* * *

Hey gidi günler hey, geçmişte siyaset kavgalarında bile bir mizah vardı.
Bazı olayları yaşadıkça, ya da duydukça gülerdik, eğlenirdik...
Türkiye ve Türk Milleti bugün olduğu gibi gergin ve bıkkın değildi.
Ortalıkta diktatör özentileri, ülkemizi babasının çiftliği zannedenler yoktu.
Keşke Erkal Zenger’in kitapları şimdi piyasada olsa, yine okuyup gülsek, hep birlikte rahatlasak...
Şimdi gerildik, birbirimize düştük, bıktık usandık...
O siyasetçiler ve Erkal Zenger geldi geçti. Allah hepsine rahmet eylesin.

sozcu-banner-1