Türkiye maalesef hastalığını kabul etmeyen hasta pozisyonunda. Ekonomi iyi olduğu halde dış güçlerin dolar kurunu yükselttiği gibi akıllara ziyan bir anlayış hâkim. Oysaki ekonomimiz kötü olduğu için kurlar yükseliyor.

Türkiye, cuma günü döviz kurlarının bir günde yüzde 20’nin üzerinde arttığı bir gün yaşadı. Vatandaşlar olarak bizler, saniye saniye döviz kurlarını izledik. Bir ara 6.80  liraya çıkan dolar 6.43’lere geriledi. Özellikle son 3 ayda, dolar kurunun 4.28 liradan,  dün itibarıyla  6.43 liraya geldiği dönemde ülkemizde ekonomi yönetimi var mı, Merkez Bankası var mı, bu ülkeyi kim yönetiyor gibi deli sorular zihnimizi kurcaladı.

Türkiye maalesef hastalığını kabul etmeyen hasta pozisyonunda. Ekonomi iyi olduğu halde dış güçlerin dolar kurunu yükselttiği gibi akıllara ziyan bir anlayış hâkim. Oysaki ekonomimiz kötü olduğu için kurlar yükseliyor ve tüm tablo olumsuz.

FAİZ SİLAHINI KULLANAMIYOR

Merkez Bankası’nın elinde kurları engellemek için iki silah var: Faizleri yükseltmek ve piyasaya döviz arz etmek.  Merkez Bankası döviz rezervleri yeterli olmadığı için, piyasaya döviz arz edemiyor. Faiz silahına da siyaset izin vermediği için kullanamıyor. Bir ülkenin parasının 8 ayda yüzde 75 değer kaybetmesi, o ülke insanlarının yüzde 75 fakirleştiği anlamına gelir. Ayrıca döviz kurlarındaki her yüzde 10 ‘luk artışın enflasyonu yüzde 1.5 oranında artırdığını da unutmamamız gerekmektedir.

Türkiye tarihi boyunca birçok kriz atlattı, ama hiçbir dönemde krizin sahiplenilmediği, böyle bir dönem yaşamadık. Ülkeyi yönetenlerin ortaya çıkıp, gerçekleri kabul edip çözümü ortaya koyup hem kendi vatandaşlarını hem de yerli yabancı tüm yatırımcıları inandırması gerekirken, sanki onlar bu ülkede yaşamıyormuş gibi davranmalarının, tek bir nedeni şu olabilir: “Ülkenin parası pul olsun, varlıkların değeri 10’da 1’e düşsün, sonra birileri gelip bu varlıkların hepsini satın alsın ve böylece sermayenin el değiştirme süreci tamamlansın.”

 TÜRKİYE GERÇEĞE KARŞI SAVAŞIYOR

Son 1 haftadaki döviz hareketliliğine ilişkin haberlere yayın yasağı getirilmesini, memleketimiz Ordu’daki büyük sel felaketi haberleri perdeledi. Gerçi, Türkiye’de gerçekleri birkaç gazete dışında dile getiren olmadığı için aslında yayın yasağına da çok fazla gerek kalmıyor. Türkiye’de gerçek bilgiye ulaşmakla ilgili sorunları dikkate alarak, bizim halimiz yabancıların gözünden nasıl görünüyor, bununla ilgili kısa bir derleme yaptım.

ABD merkezli yatırım bankası Goldman Sachs Varlık Yönetimi, bugünlerde Türkiye’ye ilgisini kaybetti. Şirketin gelişen marketler müdürü Sam Finkelstein’a, Bloomberg röportajında Türk varlıkları ve hisseleri kendisine sorulunca: “Her şeyi yanlış yapıyorlar” diye yanıt verdi.  Venezuela Başkanı Nicolas Maduro’nun vatandaşlarına söylediği bahaneyi, Recep Tayyip Erdoğan da şimdilerde kullanmaya başladı: “Sadece biz değil, tüm dünya ekonomik bir savaş içinde.”

Goldman Sachs, Türk Lirası’ndaki değer kaybının sürmesi durumunda, Türkiye merkezli bankaların ellerindeki sermaye fazlasının eriyebileceğini belirtti.  Kuruluş bu uyarıyı geçtiğimiz günlerde liradaki değer kaybının sürmesi ve doların 7.1 lira seviyesine yükselmesi halinde, yapmıştı. Goldman Sachs analistlerine göre, Yapı Kredi, haziran ayından bu yana kurdaki yüzde 12’lik düşüş ve kurdaki hareketlenmeler nedeniyle en zayıf banka durumuna geldi.

Garanti ve Akbank diğer bankalara göre bu konuda daha iyi bir performans gösterdi. Analistler, “TL’ de her yüzde 10’luk düşüş, bankaların sermaye oranlarında yarım puan yani ortalama 50 baz puan düşüşe yol açıyor” değerlendirmesi yaptı.

YATIRIMCI KORKU İÇİNDE

Türkiye’deki siyasi ve ekonomik krizin gelişen piyasa borsaları üzerinde de baskı oluşturduğu  liranın, dolar karşısındaki büyük düşüşünün, yatırımcıları korku içinde bıraktığı ve bu korkunun Türkiye’den diğer mali piyasalara yayılabileceği söylenirken, Goldman Sachs çözüm olabilecek fırsatı yine gelişen piyasalarda görüyor. Yatırımcıların, bu piyasalarda yatırım yapma fırsatlarının incelenmesi gerektiğini  dile getiriyor.

Türkiye’de büyüme yanlısı ekonomi politikasının devam etmesi ve faiz artışlarının yalnızca TL’yi kontrol altında tutmak için kullanılması veya büyümeyi yüksek tutmak adına faizlerin erken bir zamanda indirilmesi durumunda Goldman Sachs şirketinin beklentisi, bu politikanın enflasyonu aşağı çekmede daha az etkili hale geleceği yönünde olacak.

plusbanner2x