Bilindiği üzere, 13.09.2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karar’da” değişiklik yapılmıştı. Söz konusu kararla özet olarak;

- 13 Eylül 2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere; Türkiye’de yerleşik kişilerin, kendi aralarında düzenleyecekleri sözleşmelerde, sözleşme bedeli ve bu sözleşmeden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamayacağı,

- Aynı tarihten önce döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak belirlenmiş olan sözleşme bedellerinin ise, 30 gün içerisinde Türk parası olarak taraflarca yeniden belirleneceği, hüküm altına alınmıştı.

13 Eylül’de yürürlüğe giren bu kararda ayrıca yukarıdaki zorunluluk kapsamına girmeyen hallerin Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirleneceği hükmü de yer alıyordu. Bakanlık sürenin dolmasına 1 hafta kala, Resmi Gazete’de yayımlanan 2018-32/51 sayılı Tebliğ ile döviz ya da dövize endeksli olarak düzenlenebilecek ya da düzenlenemeyecek olan sözleşmeleri nihayet aşağıdaki şekilde belirlenmiştir.

basliksiz-1

SESİNİ YÜKSELTEN İSTEDİĞİNİ ALDI, ZORUNLULUK AVM’DE MÜLK SAHİBİ VE KİRACI OLANLARA KALDI…


Türk ekonomisinin, dövize aşırı duyarlılıktan bir an önce kurtulması için, Türkiye içinde dövizle işlem yapılmasını teminen; yayımlanmış olan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi 30 günün sonunda oldukça sade bir hale dönüştü.

Hükümetin, alışveriş merkezlerinde dövizle kiracı olanların dükkânlarını açmama protestolarının yayılmasından endişe ederek panikle yaptığı düzenleme; sonuçta sadece alışveriş merkezlerindeki sorunu çözerek, görevini yapmış oldu.

Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi henüz yeni başlamış olmasına rağmen; gerçekten de yeni bir yönetim anlayışını ortaya koymaya başladı. Şöyle ki; bir düzenleme yapıyorsunuz, Resmi Gazete’de yayımlıyorsunuz, olayın tarafları bu düzenlemeden Resmi Gazete’yi görünce haberdar oluyor, olayın tarafları daha sonra konuyla ilgili Bakan ve Bakan Yardımcılarına ulaşıyorlar, düzenlemelerin eksik ya da yanlış olduğunu anlatıyorlar ve istediklerini alarak Ankara’dan ayrılıyorlar. Bu modele şükretmemiz gerekmektedir. Kaldı ki; “Bizim yaptığımız doğrudur kardeşim” denmiyor. Taraflar dinleniyor, konu öğreniliyor ve sonra gerekli düzeltmeler yapılıyor.

Önümüzdeki günlerde, bu modelin değişik varyasyonlarının da karşımıza çıkma ihtimali yüksektir…