Türkiye, AKP iktidarının “Papaz Brunson Krizi”nde Amerika Birleşik Devletleri'nin kabul edilemez tavrına karşı ne kadar direnebileceğini tartışıyor.
Bu kritik sorunun cevabını zamana bırakarak size, Başbakanlığının ilk yıllarında bazı çevrelerin ABD'nin adamı olduğunu vurgulamak için “Morrison Süleyman” lakabını taktıkları merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve hükümetinin Amerikalılara verdiği tarihi dersi anlatacağım.

* * *

Demirel, 31 Mart 1975’de, Milliyetçi Cephe Hükümeti'ni kurarak 4'üncü kez başbakan oldu.
Karşılaştığı en önemli sorun, merhum Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan'ın müşterek kararlarıyla yapılan Kıbrıs Barış Harekatı nedeniyle ABD'nin Türkiye'ye karşı uyguladığı silah ambargosunun nasıl sona erdirileceği idi.
Dışişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı, ABD nezdinde sürdürülecek girişimlerden sonuç alınamaması halinde, ülkemizdeki Amerikan askeri tesislerinin kapatılması yönünde öneride bulunuyorlardı.
Muhalefet ise, siyasal kariyerini Amerikan desteğiyle yaptığı iddia edilen Süleyman Demirel’in Washington’a karşı çıkmaya cesaret edemeyeceğini öne sürüyor, basının büyük bölümü de aynı doğrultuda yayın yapıyordu.

* * *

Demirel'in bizzat Başkan Gerald Ford ve Ankara’ya gelen ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ile yaptığı görüşmelerden bir sonuç alınamayınca ABD’ye verilen bir notayla ambargonun kaldırılıp askeri yardımın 30 gün içinde başlatılmaması halinde, tesislerin kapatılacağı duyuruldu.
Kissinger'in notaya verdiği cevap çok sertti:
“Kimse Amerika’yı tehdit edemez, Amerika şantaja boyun eğmez!..”

* * *

Ne var ki, Kissinger’in bu çıkışı ABD'nin beklediği etkiyi yapmadı.
Demirel, Bakanlar Kurulu'nu toplayarak ülkemizdeki tüm ABD tesislerini -NATO’ya hizmet veren İncirlik ve Beldibi hariç- kapatma kararını aldı.
Kapatılan üsler arasında ABD’nin Sovyetler Birliği’nden önemli istihbarat bilgileri topladığı “elint” (elektronik istihbaratı) ve “comint” (muhabere istihbaratı) tesisleri de vardı. ABD, “elint” ile Varşova Paktı kuvvetlerinin savaş düzenleri ve konuşlandırılmalarını saptıyor, “comint” ile de, Moskova’nın atom başlıklı kıtalararası füzelerini daha da geliştirmek amacıyla yaptığı deneyimleri izliyordu.

hurriyet

* * *

O günün akşamı, ABD Büyükelçisi William B. Macomber, Dışişleri Bakanı merhum İhsan Sabri Çağlayangil'in makamına çağrıldı. Çağlayangil büyükelçiye, Türk hükümetinin, Türk-ABD güvenlik ilişkileri alanında önemli bir karar aldığını belirttikten sonra, “Şimdi Genel Sekreter (Müsteşar) Şükrü Elekdağ size bu kararın İngilizce tercümesini okuyacak, sonra da ben sorularınıza cevap vereceğim” dedi.
Deneyimli diplomat Elekdağ, bir yandan metni okurken, diğer yandan da göz ucuyla Macomber’e bakıyordu. Hükümetin tesislerin tümünü kapatma kararına ilişkin cümleyi okuduğunda Macomber’in çenesinin birdenbire aşağı düştüğünü ve ağzının açıldığını gördü.
Şaşkınlık geçiren insanlarda bu olağan bir durumdu... Ama yaşanan olay bambaşkaydı. Profesyonel bir diplomat, ağzını neredeyse bir karış açmış, öylece poz verir gibi duruyordu. Bu görüntü uzun sürünce, Çağlayangil ve Elekdağ göz göze geldiler...
Neden sonra büyükelçi kendini toparladı ve kararın devamı okunabildi!

* * *

Aradan yıllar geçti...
Şükrü Elekdağ ABD’ye büyükelçi olarak atandıktan bir süre sonra, Macomber’le buluştu. Sohbet döndü dolaştı ve kaçınılmaz olarak ambargo konusuna geldi.
Macomber’in söylediğine göre; Kongre ambargo kararını alınca Pentagon telaşlanmış ve Türkiye'deki tesislerin faaliyetine son verilmesi halinde, ABD istihbaratında büyük boşluk doğacağını ve Amerika’nın güvenliğinin ciddi zarar göreceğini belirtmiş.
Fakat Demirel hükümetinin “ABD’ye kafa tutmayı göze alamayacağı” inancını taşıyan Washingon’daki Türkiye uzmanları (!) “endişeye mahal olmadığını” söylemişler. Bunlar, “Türkiye Sovyet tehdidini en yoğun şekilde hisseden bir ülke. Amerika’ya sırtını dönmesi zor. Bu durumda Türk hükümeti, görev dışı bırakılması planlanan birkaç tesisi kapatmak suretiyle halkın gözünü boyar, fakat Sinop ve Diyarbakır gibi kilit tesislere el sürmeye cesaret edemez” görüşünde ısrar etmişler...
İşte Macomber, Çağlayangil’in odasında tesislerin kapatıldığını duyunca, o büyük şaşkınlığı yaşamış.

* * *

Hatırlanacağı gibi Türkiye'nin tutumunda direnmesi üzerine Kongre, ambargo kararından vazgeçip, askeri yardımı başlatmış, Ankara da askeri tesislerin faaliyetine izin vermişti.

* * *

Sevgili okurlarım,
“Türkiye ekonomik sıkıntılar içinde. O nedenle ABD'ye karşı direnemez” diyenlere hatırlatırım:
Demirel bu şanlı direnişi gösterdiğinde de Hazine 70 cente muhtaçtı!..
UĞUR DÜNDAR'IN NOTU: Okuduğunuz tarihi bilgileri, tüm öngörüleri doğru çıkan bilge diplomat, emekli büyükelçi Şükrü Elekdağ'ın Milliyet Gazetesi”nde 8 Ağustos 1996 tarihinde yayımlanan “Dünyaya Bakış” adlı köşesindeki yazıdan derledim. Kendisiyle yarın “Papaz Brunson Krizi” konulu bir röportaj yapacağım.

plusbanner2x