CHP, kendine yakışanı yaptı, parti içinden oybirliği ile desteklenen bir evladını Cumhurbaşkanı adayı olarak ilan etti...
Aslına bakarsanız, uzun yıllar sonra Türkiye’nin bu en kritik, en yaşamsal seçimlerinde CHP üç büyük atak gerçekleştirdi:
-15’ler hareketi ile seçimlere sokulmak istenmeyen İYİ Parti’ye tarihte görülmemiş bir jest yaparak, birilerinin heveslerini kursaklarında bıraktı, tüm ezberleri yıktı geçti!..
-Olması çok zor diye başlayan “Sıfır Baraj İttifakı”nı elini taşın altına koymak, her türden eleştiriyi göğüslemek pahasına gündemde tuttu ve başardı!.. Bu ittifakta HDP de olsaydı her iki seçimin de kaderi çoktan belli olmuş olacak, ‘Cumhur İttifakı’nın kaderi belirlenecekti!.. Ancak siyasi esintiler o kadar sert, karalamalar, iftiralar, suçlamalar o denli vahşiceydi ki, bu kadarına nefesi yetmedi!..
-Üçüncüsünün adı da Muharrem İnce’dir!..
Çok şık bir törenle adaylığı ilan edilen, parti rozetini Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na emanet ederek, göğsüne Türk Bayrağı rozetini bizzat Kılıçdaroğlu’nun taktığı Muharrem İnce ilk konuşmasında on milyonların gönlündeki, aklındaki arzuyu seslendirdi:
-24 Haziran’da Fetret Devri’ni bitireceğiz!..
Konuşması hem tatmin edici hem de dozu yüksek bir heyecan içeriyordu. Atatürk Orman Çiftliği’ne tecavüz edilerek ve de kaçak olarak dikilen sarayı bilim yuvası yapıp ülkenin en akıllı evlatlarına vereceğini söylediğinde salon adeta yıkıldı!..
Muharrem İnce yarın (bugün) memleketi Yalova’da yapacağı bir mitingle Türkiye’yi kucaklayacak seçim gezisini başlatacak. Sonuç ne olursa olsun, CHP’nin yaptığı en güzel, en doğru seçim oldu bu karar. Tam 39 yıl önce, 15 yaşında partinin afişlerini yapıştırarak yola çıkan Muharrem İnce, o inatçı ve yurtsever kişiliği ile sonuna kadar en büyük mücadeleyi verecektir, buna eminim...
-Yolu açık olsun!..
Annesi Zekeriya Hanımefendinin televizyon başında gurur ve heyecanla söylediklerine ise tüm kalbimle katılıyorum:
-Muharrem şimdiye kadar benim oğlumdu. Ama artık tüm Türkiye’nin oğludur!..

Bunun adı tehdit şantaj ve şirazeden çıkmaktır!..


Devlet Bey ne yaptıysa olmadı...
Partiyi kesinlikle kaybederken “İyi saatte olsunlar” yardımına koştu, genel başkanlığı kesinlikle alabilecek olan Meral Akşener ve arkadaşları partiden yollandı!.. Ama daha büyük bir bela olarak “İYİ Parti” olarak ortaya çıktılar, MHP’nin tabanını da adeta süpürdüler!..
İYİ Parti’nin seçimlere girmesini engellemek yolunda her türlü oyun sergilendi hatta seçimlerin tarihi, olabilecek en yakın tarihe çekildi. YSK tam kararı almak üzereydi ki, CHP’den o tarihi jest geldi, 15 milletvekili İYİ Parti’ye geçti, yine olmadı!..
Ancak önceki gün yaptığı açıklama geçmişte tüm yaptıklarına, tüm söylediklerine rahmet okuttu!.. Direkt olarak Akşener’i ve ona imza verecek olan seçmeni hedef alarak “100 bin imza için FETÖ’ye bakılsın” deyiverdi!..
Seçmeni de açıkça tehdit eden, ilgililere adeta “talimat havası” taşıyan “Fişlenirsiniz” şantajı kokan böyle bir açıklama tarihte üstelik böylesine açık şekilde hiç görülmemişti!.. O imzalar fazlasıyla toplanacak. Devlet Bey’in elleri yine böğründe kalacak, ne yazık ki!..
Ancak bu açıklamadan yalnızca saatler sonra Meral Akşener’in evinin karşısındaki duvara yazılan şu yazı işi bambaşka boyutlara taşıması açısından mide bulandırıcıdır:
-Her an her şey olabilir!..
Üsküdar Belediyesi yazıyı hemen sildi. İYİ Parti yetkilileri daha geçen hafta “suikast girişimi bilgisi” aldıklarını açıklamışlardı. Akşener’in basın danışmanı gazeteci Murat İde olayı sosyal medyada fotoğrafı ile birlikte duyurduktan sonra şu satırları paylaştı:
-İki saatte 50 bin imzayı aşan bir rüzgarla olabileceklerin korkusudur bu!..

8 gün sonra zorunlu açıklama!..


Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın helikopterle Abdullah Gül’ün bahçesine indiği, saatlerce görüşme yapıldığı haberi ortalığı karıştırmış, “darbe”, “tehdit”, “baskı” iddiaları ortaya atılmıştı.
İktidar cenahından hiçbir açıklama gelmeyince haberin doğru olduğu anlaşılmış, tepkiler daha da artmıştı... Saray ve iktidar dışında hemen herkes olay üzerine konuştu, yorum yaptı, Gül’ün eniştesi bile duyumlarını paylaştı. Bir tek kişi dışında:
-Abdullah Bey’in kendisi!..
Aradan kocca bir 8 gün geçtikten sonra Gül yine bir cuma namazı çıkışı lütfen bir açıklama yapma nezaketini gösterdi!.. Ziyaret gündüz vakti yapıldığı için gizli kapaklı değilmiş... Herhangi bir saygısızlık, tehdit veya empoze yapılmamış... Ofisi de zaten 3. Kolordu ile yan yanaymış...
-İnandınız mı? Pardon anlayamadım... Sesiniz duyulmiir!...

sozcu-banner-1