AKP’nin İzmir adayı Nihat Zeybekci ve eşi Ayşen Zeybekci ile çok güzel bir İzmir günü Kızlar Ağası Hanı’nda buluştuk. Tavlamız çoktan hazırlanmıştı... Başlarken Nihat Bey sordu, “Nesine oynayalım?” diye, ben de dedim ki “Bir kilo patlıcanına, malum, en pahalı şey o.”  Son derece açık, içten ve rahat bir aday vardı karşımda. İzmir’i iyi tanıyor, çok ayrıntılı hazırlanmış. Sokaktaki ilgi de güzel. Ayşen Hanım da en az eşi kadar yoğun yaşıyor, dört çocuk annesi, şimdi ise eşinin işlerini yönetiyor. Ayşen Hanım diyor ki; “Kazanırsak mutlaka izmir’e taşınırım, çocukluğumdan beri en büyük hayalim.”

ÖNCE PARTİ ANKET YAPTI

- Adaylık süreciniz nasıl gelişti? Başka aday var mıydı?

Önce parti bir ölçüm yapıyor, bazı isimleri ortaya çıkartıyor. O isimlerle bir anket yapıyor. Başka adaylar da vardı tabii ki.  Sonra Sayın Cumhurbaşkanı resmi olarak adımı açıkladı.

- Binali Bey’den çok oy alacağınıza inanıyor musunuz?

Biz kazanmak için yarışıyoruz, önemli olan o. Yoksa kimden ne kadar fazla oy almışız, ona bakmıyoruz.

YÜKSEK BÜTÇELİ 2’NCİ İL

- İzmir’in nasıl bir bütçesi var? Seçilirseniz bütçeyi hangi öncelikle yöneteceksiniz?

İzmir, 6 milyon TL ile Türkiye’de en yüksek ikinci bütçeye sahip olan belediye, birincisi Kocaeli. Bunun sebebi her iki kentte de yüksek katma değerli petro-kimya endüstri tesislerinin varlığı. Bu tesisler yerel yönetimlere yüksek vergi ile kaynak sağlıyor. İktidarın kendi belediyelerine fazla, muhalefet belediyelerine az ödenek göndermesi hem teknik olarak, hem de anayasal olarak mümkün değil. Bu konuda İzmir’in de hiçbir bahanesi yok, olamaz. Çünkü ortada belgeler var. Bugün CHP iktidarı da olsa AK Parti belediyesine bu kaynağı vermek zorunda. Bu bütçeyle, bu İzmir olacak iş değil yani!

DÜNYA HIZLA DEĞİŞİYOR

- Ne anlamda?

21. yüzyılda dünya hızla değişiyor. Yerel yöneticiler, yatırımcı peşinde koşturuyor. Kimse artık “falanca yatırımcıya şurası peşkeş çekildi” demiyor. Teknolojide, sanayide yatırımcılar bir kenti dönüştürüyor. İstihdamda, yaşam tarzında bu iş artık böyle yapılıyor. Ama biz burada, İzmir’de bunu yapamadık hâlâ, 1997 yılında İzmir Türkiye’nin ikinci büyük ekonomisi idi, şu anda geri düştü. Artık üçüncü sırada. Antalya’ya 19 milyon, İzmir’e 1 milyon 40 bin turist geliyor. İzmir’de hâlâ doğru düzgün doğalgaz yok, ideolojiyi değil bunları konuşalım. İdeoloji kolaycıların, beleşçilerin işi. Her iki taraf için de söylüyorum. Bizim işimiz hizmet. Bir şehrin geleceğinden bahsediyorum...

İZMİR GÖÇ VERİYOR

- Şehrin geleceğinden kastınız nedir?

İzmir’de genç işsizlik Türkiye ortalamasının üzerinde, yüzde 26.5 genç işsizimiz var. Nitelikli göç veriyor İzmir kent dışına.

- Niye sizce?

Çünkü bu gençlere istihdam alanı yaratılmamış, iş alanı açılamamış. Gelen sanayiciyi pişman etmekten başka bir şey yapmamışız İzmir’de, pinpon topuna çevrilmiş sanayici. Turizm yatırımcısına alan veremiyorum. Bu yatırım alanlarını ulaşım ağıyla birlikte sunmamız gerek. Mordoğan’a, Urla’ya, Çeşme’ye gidin, kanalizasyon yok, foseptik var. Olabilir mi böyle bir şey, gelir mi turizm yatırımcısı oraya?

15 BİN MESAJ GELDİ

- Siz İzmir’de işe nerden başlayacaksınız?

İzmir’de önceliğim altyapı olacak. 27 Kasım’da beri hep sokaklardayım, vatandaşla iç içe, konuşa konuşa... WhatsApp grubumuza 15 bin mesaj geldi şu ana kadar, tüm sosyal medya hesaplarımızdan gelen talepler var. Odalarla, birliklerle iş birliği içinde yürütüyoruz kampanyamızı. Herkes aynı şeyi söylüyor; altyapı. İnanın Türkiye’de illerde böyle bir problem kalmadı, İzmirli hâlâ altyapı sıkıntısı çekiyor.

VAHŞİ DEPOLAMA VAR

- Altyapıdan kasıt nedir? 

Mesela çöp. Vahşi depolama yapılıyor burada, doğaya atıyoruz. İkincisi yağmur suyu olduğu gibi kanalizasyona verildiği için kanalizasyon çalışamaz hale geliyor, arıtma da fonksiyonunu kaybediyor. Eş değer öneme sahip bir de trafik var.

- O konuda halkın endişesi var; tramvay kapatılacak mı?

Asla! Hatta yapanlara teşekkür ediyorum. Tramvaya 18 km. ilave yapacağız. İZBAN’da ilave, metroda 50 km.’lik bir ilave yapacağız. Urla’ya kadar giden bir ulaşım ağı kuracağız.

METROYA ZAMAN GEREK

- Bunları ilk görev döneminizde mi bitirmeyi hedefliyorsunuz?

Tramvayı ilk dönemde bitiririz. İZBAN’la ilgili de hızlı ilerleriz. Metro için biraz daha fazla zamana ihtiyacımız olur.

- Yeni sistem ile birlikte yerel belediyelerin karar mekanizmaları zayıflamadı mı? 

Yok öyle bir şey.

- Hatta bunun son yerel seçimler olduğu, bir sonraki dönemde valiler gibi belediye başkanlarının da atama ile yapılacağı konuşuluyor?

Kim konuşuyor? Olur mu hiç öyle şey? Belediye başkanlığından gelen biri, demokraside halkla temasın en yakın gerçekleştiği bir görevi kaldırabilir mi? Dünya yıkılsa Tayyip Bey izin vermez buna! Mehmet Özhaseki ile yaptığımız, belediyelere ilişkin yeni bir kanun tasarısı çalışması var. O çalışma şu: Özellikle metropollere bağlı uzak ilçelerde, o ilçe belediyelerinin altyapı ile ilgili sorumluluklarını artıran bir yaklaşım. Daha hızlı hizmet verebilsinler diye. Bir de İstanbul, İzmir ve Ankara gibi metropol illerde farklı bir yaklaşım olabilir mi diye düşündük. Sonuçta Anadolu’daki küçük bir kentle İstanbul’u aynı yasayla yönetmek gerçekten çok güç.

ASLA İZİN VERMEYİZ

- Bu yeni yaklaşımlar federatif bir yerel yönetim sürecine evrilecek diye düşünenler var... Böyle bir hedef var mı?

Asla yok! Türkiye’nin hassasiyetlerini çok iyi biliyoruz, AK Parti böyle bir şeye asla izin vermez, bunu tartışmaya bile gerek yok.

İŞ ADAMI OLARAK ÜLKEME HİZMETE DEVAM EDERİM
AKP’nin İzmir adayı Nihat Zeybekci, Özlem Gürses’in sorularını yanıtladı. Zeybekci, “Kazanamazsanız ne yapacaksınız?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Benim zaten haddinden fazla işim var. 24 Haziran seçimlerinde de milletvekili olmak istemedim biliyorsunuz, yenilenmek, gençleşmek lazım. Başka alanlarda ülkeme hizmet etmeye devam ederim, iş adamı olarak, sanayici olarak.”

Kavga etmeye, almaya değil, vermeye geldim


- İzmir Belediyesi’ndeki personel ne olacak?

Bu da şehir tefrikası oldu değil mi? İzmir Belediyesi ve Büyükşehir’i ilgilendiren alanlarda çalışan hiçbir kardeşimiz işinden olmayacak, bir kişi bile. Bu kadar net söylüyorum. Bizim hayallerimiz büyük; o sebeple bırakın insanları işten çıkarmayı, yeni istihdama ihtiyacımız olacak.

- İzmir’de CHP’li ilçe belediyelerle nasıl çalışırsınız?

Gayet güzel çalışırım! Bizim sloganımız var; “Biz gelmedik kavga için, bizim işimiz sevgi için.” Ben gönüller yapmaya geldim, herkesle çalışırım, herkes hizmet etmek için geliyor sonuçta. Ben bugüne kadar kimseyle kavgalı olmadım, olmam da. Hayatımda siyaset yaparken de kimseyi hedef almadım, çünkü o zaman seçmenin iradesine saygısızlık yapmış olursunuz. Ben İzmir’i almaya değil, kendimi İzmir’e vermeye geldim.

BEKA DEĞİLSE DE...

- Fakat bir kutuplaşma siyaseti var yıllardır...

İzmir’i konuşmak istiyorum, bu kent için çözüm önerilerimi, projelerimi anlatmak istiyorum. Samimiyetimizi, tecrübemizi, ciddiyetimizi ortaya koymak varken, İzmir’i böyle tartışma alanlarına götürmeyelim. İzmir’in meselelerini ideolojik perdelerle örterek başka tartışma alanları açmayalım.

- Yerel seçimlerin bir beka sorunu olduğunu düşünmüyorsunuz o halde?

Onu şöyle anlatayım; vatandaşın baktığı yerden bir beka sorunu yok, bu bir yerel seçimdir, öyle de olmalıdır. Ama birileri alacak oldukları ile oylarla ilgili oraya buraya selam gönderiyorsa, bunu bir düşünmek gerek. Aldığı oyu bu niyetle istiyor, bu alanda kullanacak. İYİ Parti ile HDP’nin, Saadet’le CHP’nin bir araya gelebilmesi bana çok enteresan geliyor. Bu bir beka değilse de, bir güvenlik sorunudur.

- Türkiye’de mi İzmir’de mi var bu sorun? Sizin de kazanmak için HDP seçmenini ikna etmeniz gerekmiyor mu?

İzmir için de Sayın Soyer’in çukur eylemleri sırasında verdiği açık destek mesajları var. Oysaki o eylemler Türkiye’yi ayırmakla, bölmekle ilgili en net eylemlerdi. Soyer’in o tarihteki açıklamaları ortada. Kürt kardeşimle bir sorunum yok ki, hiçbir zaman olmadı. Bakın HDP yasal bir siyasi partidir, burada mutabıkız. Ancak aynı parti terör eylemleri ile ilgili tek bir güçlü mesaj vermedi, bir gün bile terörü lanetlemedi.

Her projemizde bir de taahhüt veriyoruz


- Nasıl buluyorsunuz rakibinizi?

O yorumu yapmak benim işim değil. Ben sadece proje eksikleri olduğunu görüyorum, sanki biraz hazırlıksızlar İzmir’e. Onların tarzıdır, bilemem. Biz kampanyamızda her projemizle bir de taahhüt vermiş oluyoruz. Altyapı ve ulaşımı anlattım, şehrin görünümünde de sıkıntılar var. Girişte ve çıkışta zorunlu olarak gelişmiş hiç hoş olmayan yapılar var. Bunu 9 ay sonra gördüğünüzde “Acaba İzmir’e değil de başka bir yere mi geldim” dedirtecek şekilde değiştireceğiz. Mimari bir estetik dokunuşla...

OYUNUZU VERİRKEN...

- SÖZCÜ, İzmir’in açık ara en çok okunan gazetesi. İzmirliler de hassas bir okuyucu. Onlara söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Ben vatandaşlarımızın huzuruna gidip de hiç “Oyunuzu bana verin” demedim biliyor musunuz? Sadece 10 saniye İzmir’i düşünmelerini istiyorum. İzmir aşkı için taraf olsunlar... neyin tarafı? İzmir’in tarafı. İlçenizin tarafı. Oyunuzu sadece ve sadece İzmir’e verin, mahallenize, sokağınıza verin. Oyunuzu bir partiye değil, geleceğinize ve kendinize verin.

Belediye başkanlığı bakanlıktan daha çok heyecan verici


- Hem bakanlık hem belediye başkanlığı yaptınız. Hangisi daha zor?

Belediye başkanlığında karar süreçleri daha kolay. Başkan olarak bir projeyi alıp kendi gücünüzle başından sonuna kadar yürütebilirsiniz, bakanlıkta çok boyutlu ilerlemek zorundasınız. Benim için belediye başkanlığı daha üst tatmin getiren, daha heyecan verici bir görev.

EN AZ İKİ DÖNEM...

- Peki Ankara’da, İstanbul’da yaşandığı gibi başkan olarak görevden alınırsanız diye bir endişeniz var mı?

Görevden almak değil o, kendilerinin istifasıdır. Kadir Bey devam etmek istemiyordu, kendisi de bunu önermişti. İzmir’de asla böyle bir şeyi beklemem. Seçilirsek en az 2 dönem yapacak işlerimiz var.

Nihat Zeybekci’nin eşi Ayşen Hanım anlatıyor:
İnsana, yaşam hakkına saygı temel olmalıdır


Ayşen Zeybekci, dört çocuk annesi. Aynı zamanda iş kadını. Artık eşinin işlerini o yürütüyor.


- Kaç yıldır evlisiniz?

30 yılı bitirdik. Biz evlendiğimizde Nihat Bey 27, ben 20 yaşındaydım. Üç kız, bir erkek annesiyim, en küçük oğlum, daha 12 yaşında.

- Şimdi işin başında da siz varsınız, hangisi daha zor?

Annelik çok başka tabii....

- İzmir’i seviyor musunuz?

Hem de çok seviyorum. Ben Ankara’ya gitmemiştim, istemedim. Ama Nihat Bey kazanırsa, İzmir’e gelirim. İzmir kendine çeken bir şehir... Ben gençliğimde akrabalarımın yanına gelirdim buraya, dönmek istemezdim.

- 8 Mart yaklaşıyor... Türkiye’de kadına şiddet almış yürümüş durumda...

Hem kadınları hem erkekleri bilinçlendirmek ve belki de farklı bir eğitimden geçirmek gerekiyor. İnsana saygı, yaşam hakkına saygı temel olmalı. Ben İş Kadınları Derneği Kurucusu ve As Başkanıyım, orada eğitimler veriyoruz kadınlarımıza. Kadınlarımıza seslenmek isterim; çocuklarımıza kadının değerini yaşatarak göstermeliyiz.