PKK orman yaktı… Ses yok… Diyarbakır’da 7 sivili şehit etti… Yine o ‘aydın’dan ses yok
2008’de Ergenekon’un derinleştirilmesini isteyen onlardı, 2016’da Barış Bildirisi yazan da
Kendi fikirlerinden başka fikre tahammülü olmayan ‘liberaller’den herkes korkar oldu
“Ekonomik özgürlük gelirse siyaset de adalet de özgür olacak” diyen liberaller yine çuvalladı


1 - ‘Sınırsız, müdahalesiz piyasa’ isteyen onlardı... Sloganları şuydu: “Ekonomik özgürlük gelirse siyaset de adalet de özgür olacak.” Oldu mu? Hayır! …

5 Ağustos 2008: 68’i profesör 100 akademisyen, 14 baro başkanı, hukukçular, sivil toplum kuruluşu yöneticileri, insan hakları kuruluşlarının eski ve yeni başkanları, sanatçı, yazar, medya mensubu 300 aydının imzasıyla yayınlanan bildiride Ergenekon Davası’nın karartılmaması, aksine derinleştirilmesi istendi. Yani… Liberal-Fetullah-muhafazakar ittifak, sözde ‘ilerici’ bir operasyonu çılgınca destekliyordu!

Diyarbakır’da 11 Eylül günü PKK terör örgütü 8 sivili şehit etti.


Tarih 11 Ocak 2016:“Barış için Akademisyenler” inisiyatifi Sur, Cizre ve Silopi başta olmak üzere Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki sokağa çıkma yasakları ve operasyonlar sırasında yaşanan insan hakları ihlallerine karşı 1128 akademisyen, “Bu suça ortak olmayacağız” adlı bildiri yayınladı… Takip eden hafta içerisinde imzacı akademisyenlere destek olmak amacıyla gelen yeni imzalarla birlikte bildirinin nihai imzacı sayısı 2212’ye ulaştı. Amerika Birleşik Devletleri Ankara Büyükelçisi John Bass bildiriye destek verdi: “... Şiddetle ilgili endişelerin ifade edilmesi, teröre destek vermek ile eşdeğer değildir. Hükümet eleştirisi ihanet ile eşdeğer değildir. Türk demokrasisi rahatsız edici fikirlerin serbestçe ifade edilmesini kucaklayacak kadar güçlü ve dirençlidir.”

Yani... Liberaller, ‘Bu suça ortak olmayacağız’ dedi. O kadar çok suçları vardı ki, aslında ‘ortak’tılar! Ve bugün.... Yine aynı suçları işlemeye devam ediyorlar! Evet... Fikirler özgürce açıklanmalı, suç olmamalı! Lakin... Aydın ‘iki yüzlü’ olmamalı! Anlatalım...

‘İlerici elitler insanları fikirlerini söylemekten korkar hale getirdi’


2 - Jonah Goldberg... 2010’da “Liberal Faşizm” adlı bir kitap yazdı, başta Amerika olmak üzere liberaller her ülkede kıyameti kopardı. Tamam, ABD’deki liberalizm ile Avrupa ya da Türkiye’deki arasında farklar olabilir ama Jonah Goldberg’in şu cümlesi her ülkede aynı: “... İlerici elitler insanları fikirlerini söylemekten korkar hale getirdi. Bu kavramı kullanarak, akla yatkın hiçbir temeli olmayan şeylerin tartışılmasına mahal vermiyor, işin içinden çıkıyorlar.”



AHMET ALTANLAR, CEMALLER...

Yani... ‘Liberal’ arkadaşlar, kendi fikirleri dışında başka bir fikre tahammül edemiyor! Doğru mu? Doğru! Hatırlayın... 12 Haziran 2007’den sonra dalga dalga gelen Ergenekon baskınlarını... Televizyonlarda hep aynı isimler aynı fikirleri tartışmıyor muydu? Mesela... Liberal gazeteci Ali Bayramoğlu, “Programda bu isim varsa (ona göre faşisttir) çıkmam” diye kaç kere konuştu? Ya da... ‘Bu operasyonda sorun var, adalet yok” diyenler, ‘Faşist ve Ergenekoncu’ olmakla suçlanmadı mı? Ahmet Altanlar, Hasan Cemaller... ‘Özgürlük’ kelimesinin altına kaç kere sığındı?

DİNK ÖDÜLÜNÜ ALAN İSMİ BAKIN

Gazeteci Merdan Yanardağ’ın ‘Liberal İhanet’ kitabından aktaralım: “... Uluslararası Hrant Dink Ödülü, 15 Eylül 2011 tarihinde dönemin Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Başyazarı Ahmet Altan’a verilmedi mi? Ödülü veren kurum Hrant Dink Vakfı’ydı. Ödül Komitesi Başkanlığı’nı ise Türkiye’de aydın ihanetinin simge isimlerinden, tipik ‘neo-con’lardan Ali Bayramoğlu yaptı. Bu ödülün Ahmet Altan’a verilmesi tam anlamıyla siyasal ve ahlaki bir rezaletti. Çünkü... Ahmet Altan’ın yönettiği Taraf gazetesi Dink cinayetini örtbas etmek için başından beri özel ve sinsi bir çaba harcadı. Cinayetin azmettiricisi oldukları ortaya çıkan Fethullahçı polis şeflerini aklamak için elinden geleni yaptı. Müfettiş raporlarını, kanıtları, ifadeleri, katilleri işaret eden olguları görmezden geldi. Yeni rejimin silahlı kuvveti olan polisi korumak için olağanüstü çaba harcadı.”  O zaman gelelim son bir aya...

İKİ YÜZLÜ AYDIN FETÖ’YE DE PKK’YA DA SES ÇIKARAMIYOR


3 - ABD destekli terör örgütü PKK, 20 Haziran 1987’de Mardin Pınarcık’ta, 16’sı çocuk 6’sı kadın 30 vatandaşımızı katletmişti. Ya da... 24 Mayıs 1993’te Bingöl’de silahsız 33 eri şehit etmiş ara ara sivillere saldırılarını sürdürmüştü. 1987’den bu yana Türkiye, ‘Barış Bildirisi’ okumadı... Yani... Terör örgütünü hedefe koyan! Son bir ay... Örgüt, orman yaktığını açıkladı, ses gelmedi... Örgüt, çocuklarını isteyen anneleri tehdit etti, ses gelmedi... Ve en son…11 Eylül’de, Diyarbakır’ın Kulp İlçesi’nde, odun toplayan köylüleri taşıyan kamyonetin geçişi sırasında PKK’lı teröristlerce tuzaklanan el yapımı patlayıcı (EYP) infilak ettirildi. Saldırıda 7 kişi şehit oldu, 10 kişi de yaralandı. Var mı ‘aydın’ denilen arkadaşlardan ses? Yok! Çıkar mı?..

Ankara’da, Anafartalar Çarşısı önünde PKK bombalı saldırı düzenlemiş, 9 kişi ölmüştü.


Bu iki yüzlü ‘liberal faşizm’ sürdükçe, adalet de olmaz barış da!…
Dün, Fetullahla işbirliği yapanlar o gün yine terörist PKK’ya ses çıkarmaktan korkuyordu... Hatta, PKK’nın üstlendiği terör saldırılarını bile yurtseverlerin üzerine yıkmaya çalışıyordu!
Bugün yine FETÖ’ye hâlâ ‘cemaat’ diyenler terör örgütüne ses çıkaramıyor!
Yazıyı, Nikos Kazancakis’in Zorba kitabıyla bitirelim:
“...Özgür değilsin, senin bağlı bulunduğun ip, öbür insanlarınkinden daha uzun, hepsi bu kadar.”