ACAYİP YAZILAR

İki yiğit çıkmış meydane ikisi birbirinden merdane


Söylüyorum, inanmayan çıkıyor.
Çıksın önemli değil.
Kimileri de alay ediyor, sanki fal bakıyormuşuz da bilememişiz gibi “nabeeeer, hani gelemezdi, şimdi nereye koysunlar söyle bakiiiim” gibi son derece üst düzey “hiciv” edebiyatı yaptığını zannediyor.
Zavallılar diyeceğim de, haydi kalsın bir kenarda.
Oysa tam bir komedi oynanıyor hepimizin gözü önünde.
Ve işin tuhafı artık kendini yandaş-tetikçi olarak sınıflandırmaktan asla utanmayanlar da sanki büyük bir destan yazılıyormuş gibi havalara giriyorlar.
AKP takımının halini görüyorsunuz.
Hepsi bir anda Trump’çı kesiliverdi.
Neden?
Çünkü Trump “Erdoğan haklı, ne yaptıysa bizim Obama yaptı. Onun zaten Amerika’ya verdiği zararın haddi hesabı yok” dedi.
Aylardır anlatmaya çalışıyoruz ki, şu S-400 olayı tamamen bir oyundur.
Türkiye’nin S-400 alacağı falan yok, alsa da kullanmayacak.
Bir blöf yapıldı, Amerika bu kez blöfü gördü, şimdi resti kaybetmeden masadan nasıl kalkılacağını düşünüyorlar kara kara.
Bir iki günden beri AKP ve yalakalarında bir zafer havası var biliyorsunuz.
“Türkiye’ye yaptırım uygulanmayacak” diye havalara uçuyorlar.
Sanki Amerika Erdoğan’ın karşısında diz çökmüş de S-400’leri almamıza ses çıkaramıyormuş gibi anlatıyorlar.
Öyle değil ki.
Bakın Trump dün ne dedi; “Türkiye ile zor bir durum S-400 alıyorsun o zaman bizim modellerimizi ve hiçbir şeyimizi alamazsın. Hiçbir malzeme sipariş edemezsin. Genel olarak malzeme sipariş edemezsin. Nokta.’’
Ama bizimkiler şu cümleyi önemsiyorlar  ‘‘Türkiye’yle ilgili duruma bakıyoruz. Türkiye’yi suçlamıyorum çünkü bir felaket olan Obama dönemine kadar dayanan çok sebep var.’’
O halde “Yaşasın Trump. Bizi haklı buluyor, demek ki bir fenalık yapmayacak.”
Trump niçin bize fenalık yapmayacak?
Çünkü karşısına çıkan diğer yiğit Erdoğan ne dedi;  “Biz, size ‘Aldık ama siz yine de verecekseniz, sizden de Patriot alırız’ dedik ama yine vermediniz. Hâlâ vermiyor, farklı farklı öneriler getiriyorsunuz ve ‘Kongre müsaade etmiyor’ diyorsunuz. Biz şu anda bütün tedbirlerimizi en ideal şekilde almak durumundayız ve alacağız. F-35 vermiyor musunuz? Peki, kusura bakmayın, biz o konuda da yine tedbirlerimizi alırız, başka yerlere döneriz. Bu konuda çalışmalarımızı yaptık, yapıyoruz.”
İki yiğidin meydanda kapışması böyle olur.
Millet de kendince sevinir teselli bulur.
Oysa olanı madde madde yazayım;
Amerika talebinden vazgeçmemiştir.
Yaptırımlar sistem henüz kurulmadığı için başlamayacaktır.
Erdoğan “Sistem 2020 Nisan ayında hazır olacak” diyerek hem kendi zaman kazanmış hem de Trump’a nefes alma şansı vermiştir.
Amerika tarafının yaptığı son “Sistemi aktif hale getirmezseniz yaptırım uygulanmaz” teklifine biraz zaman kazanıldıktan sonra uyulacaktır.

KOMİK

Faizleri düşürmedi “Babacan’ın adamı” oldu


Yandaş tetikçi medya faizlerin 9 yıllık bir süreçte yüzde 1.5’tan yüzde 19.75’e düşürülmesini neredeyse bayram havası içinde kutlayacak.
Şaşırmayın, 9 yıl önce faizler yüzde 1.5 düzeyindeydi.
2011’den itibaren yükselmeye başladı ve şimdi yüzde 19.75’lere geldi.
Ama bu yükselme sırasında ekonominin iyi olmamasına hiç değinmeyen bu medya şimdi sanki Türkiye’nin önü açılmış gibi “ekonomi destanı” yazmaya çalışıyor.
Kim olduğunu bilemediğimiz bir faiz lobisi faizleri hep yükseltmek istemiş ama ekonomi eğitimi aldığını övünerek açıklayan Erdoğan’ın gösterdiği ışıklı yol sayesinde bu hainler her seferinde alt edilmişler!
Aşağı yukarı bunları yazıyor bu yandaş tetikçi medya işte.
Faiz lobisinin kim olduğunu bir türlü söylemiyorlar ama Merkez Bankası başkanlığından alınan Murat Çetinkaya suçlanıyordu son zamanlarda ısrarla.
Erdoğan’ın “Faizler düşürülsün” talimatına uymadığı için eleştiri oklarına hedef olmuştu Çetinkaya.
Gerçi o da AKP’nin adamı elbette ama bazen çıkarlar çatışıyor böyle.
Şimdi Merkez Bankası’nın başına getirilen soyadı gibi uysal davranıp sarayın talimatını yerine getiren Murat Uysal göklere çıkarılıyor.
Peki, eski başkan için bulunan yeni tanım ne?
“Babacan’ın adamı.”
Yandaş tetikçiler Çetinkaya’nın faizleri düşürmemesini “Babacan’ın adamı olmasına” bağlıyorlar.
Oysa o Babacan 2002’den itibaren 10 yıldan fazla ekonominin başında tutulmuştu.
Şimdi parti kurma hazırlıkları içinde ya, tu kaka oldu.



DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

İşin aslı budur gerisi palavradır


Antalyalı plakalı bu araçtaki “kamyon yazısı” günümüzü ne kadar güzel özetliyor değil mi?
Eğitim, öğretim, bilgi, birikim, görgü hiç fark etmiyor. Eğer iktidara biat etmiş biri değilsen başına gelecek olan budur. İşin tuhafı bu iktidara veren milyonlarca kişi de bunu biliyor ve hatta bir kısmı kendini büyük efendilere gösteremediği için aynı dramı paylaşıyor. Ne hazin değil mi?

ÇOK GÜLDÜM

Bu pazara 4 fıkra birden


Araya yıllık tatilin bir bölümü girince pazar fıkralarını da yayınlayamadık tabii. Yıldırım Tuna üç hafta aradan sonra bu kez 4 fıkra birden göndermiş.

Kırmızı Ördek

Anaokulunda öğretmen çocuklara boyama kitabını açtırmış ve elinde şemsiye tutan ördeğin bulunduğu sayfayı buldurup “ Haydi çocuklar şimdi ördeği sarıya, şemsiyeyi yeşile boyayacaksınız…”
Sıraların arasında gezerken öğrencilerden birinin ördeği itfaiye arabası gibi kıpkırmızı boyadığını görünce “ Masal?..” demiş hafif kızarak, “Sen hiç kırmızı bir ördek gördün mü bakayım?..”
“Öğretmenim...” diye ayağa kalkmış Masal, “Siz hiç elinde şemsiye ile gezen ördek gördünüz mü?..”

Seyahat

Seyahat acentesi sahibi dünyanın çeşitli yerlerinin harika fotoğraflarının sergilendiği vitrine iç geçirerek baktıklarını hissettiği bir anda anne ve babasına benzettiği yaşlı adam ve kadını içeri davet etmiş, “Biliyorum böyle yerlere gidebilmeyi hayal dahi edemezsiniz” demiş, “Sizi çok güzel bir yere göndermek arzusundayım.. Tek bir itiraz bile duymak istemiyorum.” 
Hemen sekreterine direktif verip iki adet uçak bileti ve 5 yıldızlı bir otelde balayı suitinde yer ayırtmış.
Aradan bir ay geçtikten sonra yaşlı kadın onun ziyaretine gelmiş, “Teşekkür etmek için geldim” demiş.
“Nasıldı? Beğendiniz mi?” diye sormuş acente sahibi,
“Ne demek? Harikaydı” diye cevap vermiş yaşlı kadın, “Fakat bir şey öğrenmek istiyorum.. Sürekli yatağımı paylaştığım o adam kimdi?..”

Boğuluyoruz İşte

Dalgıç 6 metre derinde balıklarla oynaşıp içinde bulunduğu müthiş manzaranın tadını çıkartırken tam yanına oksijen tüpü, deniz gözlüğü ve dalgıç kıyafeti olmayan bir adam gelmiş. Dalgıç şaşırmış bir 10 metre daha inmiş, aynı adam yine ağır ağır yanına süzülmüş. Hayretler içinde kalan dalgıç yanındaki özel tebeşir ve tahta setini çıkartıp üzerine “Donanımınız olmadan bu kadar derine nasıl dalabiliyorsunuz?..” diye yazıp ona doğru çevirmiş.
Adam tahtayı ve tebeşiri alelacele elinden almış “Salak!..” yazmış, “Boğuluyoruz işte görmüyor musun?”

Domuz ve Bayan Mary

Adam kadının birine ‘Domuz’ dediği için mahkemeden ceza almış, hakime dönüp “Yani bayan Mary’e ‘Domuz’ diyemem öyle mi?..” diye sormuş...
“Diyemezsiniz..” diye cevap vermiş hakim,
“Pekii, bir domuza ‘Bayan Mary’ diyebilir miyim?..”
Hakim “O bir suç değil tabii ki” cevabını vermiş.
Bunun üzerine adam Bayan Mary’e dönmüş, onun gözlerinin içine bakmış, bakmış,
“İyi günler Bayan Mary…” demiş ve ayrılmış salondan...