‘İstanbul’un altı köstebek yuvası gibi. 1.5 yıldır durmuş metro hatları ciddi tehlike arz ediyor.”

Deprem beklenen bir ortamda önemi artan bu sözler İBB Meclisi CHP Grup Başkanı Tarık Balyalı’nın. Balyalı  gazeteduvar’dan Murat İnceoğlu’na şöyle dedi:

“Ciddi bütçeler harcanıyor, ama 1.5 yıldan beri bu hatlarda çalışma yok (...)Tamamlanmamış inşaatlar nedeniyle o metro tünellerinde oluşabilecek bir göçük çok ciddi facialara sebep olabilir.”

Röportajı okuyunca metro ihalelerinin yapıldığı zamana döndüm.  İkibuçuk yıl önce İBB, şu beş metro hattının tümünü aynı gün 3 Mart 2017’de ihale etmişti.

İBB Meclisi CHP Grup Başkanı Tarık Balyalı


Kirazlı Halkalı, Ümraniye-Ataşehir-Göztepe, Çekmeköy-Sancaktepe-Sultanbeyli, Kaynarca-Pendik-Tuzla, Başakşehir-Kayaşehir

Ön yeterlik usulüyle yapılan bu ihalelerin ortak özelliğini de anımsatalım:

Tehlike bir değil

Hepsi de İBB yönetiminin belirlediği yaklaşık maliyet tutarından yüzlerce milyon daha yüksek tutarlara “bağlanmıştı.

Makyol-Astur-İçtaş- Kalyon’un aldığı Kirazlı-Halkalı metro hattından örnek:

İhale öncesi yaklaşık keşif: 2 milyar 112 milyon 656 bin 586 TL.

Sözleşmedeki rakam: 2 milyar 414 milyon 401 bin 632 TL

Kamu aleyhine fark: 301 milyon TL

Yani büyük bir altyapı ihalesinde şirketlerden indirim alması beklenen İBB, yüzde 14.28 daha pahalı teklifi kabul etti.

Beş metronun beşi de böyleydi üstelik. Yaklaşık toplam maliyeti 8.6 milyar TL olan beş metro hattında,  ihaleler sonrası İBB’nin altına imza attığı sözleşme büyüklüğü 9.8 milyar TL’ydi.

Aradaki fark, kamu aleyhine 1.2 milyar TL. Geçen zaman içinde artan maliyetlerin yol açtığı zarar dahil değil.

İndirim gerekirken yüksek teklif veren şirketlerle sözleşme imzalamak israf falan değil düpedüz yolsuzluktur.

O dönem iptal edilip sonra iptali geri alınan projelerin akibetiyle ilgili son durumlar paylaşılarak kamuoyu aydınlatılsa ne iyi olur.


Parayı bilip mevzuatı bilmemek


Sayıştay’ın 2018 denetim raporları yayımlanmaya başladı.

Hazine ve Maliye Bakanlığı denetim raporunda, Hazine garantili bazı projelerde şirketlerin  “rahat” davranışlarını görüyoruz. Anlatalım: Trafik garantisi verilen İzmit Körfez Geçişi gibi projelerde Hazine, kredi borcunu ödememe ihtimaline karşı, şirketlerin muhtemel borcunu da üstleniyor. İşte bu tür anlaşmalarda şirketlerin kullandıkları kredilerle ilgili olarak Hazine’ye geri ödeme bildirimlerinde bulunması gerekiyor.

Sayıştay son denetimlerde şirketlerin yükümlülüklerine uymadığını saptamış. Hazine Maliye Bakanlığı’na nedenini sormuş. Bakanlık cevabından bir bölüm:

“Esasen birkaç projede borç üstlenim anlaşmalarının ilk imzalanma aşamasında görevli şirketlerin mevzuata ilişkin bilgi ve deneyim eksikliğinden kaynaklandığı”

Devletten nasıl garanti isteyeceğini, yolcu, trafik garantilerini tahsil edeceğini gayet iyi bilen şirketler mevzuat konusunda deneyimsizmiş. İnanırsanız.

Sağlık Bakanlığı mutlu mudur?


Sağlık Bakanlığı, kanserden ölümlerin dünya ortalamasının üstünde olduğu Antalya, Ergene ve Dilovası’nda yaptığı 2011-2016 dönemine ilişkin araştırma sonuçlarını halktan gizledi.

Dr. Bülent Şık, Sağlık Bakanlığı’nın yapmadığını yaptı. İnsanları ölüme sürükleyen bir çevre kirliliğiyle zehirlenen tarım ürünleri gerçeğini açıkladı. Akdeniz Üniversitesi’ndeki görevinden KHK ile ihraç edilen Dr. Şık, “Türkiye’yi kanser eden ürünleri devlet gizledi, biz açıklıyoruz! İşte zehir listesi” başlığıyla yazı dizisi yayımladı.

Bakanlığın halktan gizlediği çalışmada, insan sağlığını tehdit eden pestisitin taze fasulye, biber, hıyar, marul, maydanoz, çilek, erik ve elmada maksimum kalıntı limitlerini çok aştığı, sularda ise yine kanserojen etkisi bilinen hidrokarbon kalıntıları saptanmıştı.

Zehirlenmemize göz yuman Sağlık Bakanlığı, bir bilim insanının hakikate sadık kalmasından hiç hoşlanmadı, suç duyurusunda bulundu. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi de o bilim insanına  geçen hafta 1 yıl 3 ay hapis cezası verdi.

İstinaf onarsa Dr. Şık hangi tarımsal ürünlerin neden zehirli hale geldiğini anlattığı için cezaevine girecek. Mahkemenin seyrini anlatan haberden şu birkaç cümle Bülent Hoca’nın kişiliği hakkında ipuçlarıyla dolu:

“Mahkeme Şık hakkında önce
1 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Duruşmalardaki saygılı tutumunu dikkate alarak, cezada indirime gitti. Şık’a verilen ceza, 1 yıl 3 aya indirildi. Sanığın pişman olmaması nedeniyle cezayı ertelemeyen mahkeme, sanığın kabul etmemiş olması nedeniyle hükmün açıklanmasını geri bırakmadı.”


Sağlık Bakanlığı Dr. Şık cezaya mahkum olduğu için mutlu olabilir. Ama Şık bir değil 100 yıl hapse de mahkum olsa, Sağlık Bakanlığı o araştırma sonuçlarını açıklamamaktan sorumludur. Vicdanen mahkumdur.