Sağlık; kamu tarafıyla, hekimiyle, personeliyle, hastaneleri, onların yönetimi, tıbbi cihaz, malzeme piyasasıyla tarafı çok sayıda olan devasa bir sektör. Milyonlarca yurttaşın hayatını doğrudan ya da dolaylı etkiliyor. Sağlık politikasına yön verenlerin hatalı kararları yurttaşların sağlığı, devletin de bütçesi ve kamu kaynakları üzerinde uzun vadeli olumsuz etkilere yol açma potansiyeline sahip.

★★★

Ankara’daki şehir hastanesini işleten CCN Holding’in kazanması için (Sağlık Bakanlığı ile sözleşmeleri var) kapatılan Numune Hastanesi’nde, çalışır durumdaki tıbbi cihazların hurdaya ayrıldığı haberine atıf yapan yazıma etkileyici okur mesajları geldi. Sözcü okurları, bu durumun yalnızca Numune’deki cihazlarla sınırlı olmadığını vurguluyor. Gerçekten de devletin müteahhitlerle imzaladığı sözleşmeler sonucu devreye alınan ve alınacak şehir hastaneleri dolayısıyla, Ankara’daki ve Türkiye’nin pek çok yerindeki hastanelerde çalışır durumdaki tıbbi cihazların akıbetinin hurda olduğu/olacağı daha önce konuluşuyordu. O günlerin geldiği anlaşılıyor. Okurlar, şehir hastanesi açıldığı için kapatılan hastanelerdeki cihazlar arasında 10-15 yıl ömrü olduğu halde yetkisiz ellerde sökülüp uygunsuz koşullarda depolanan cihazlara yazık olduğunu belirtiyor.

“HURDA ENKAZ KÖHNE YÖNETİMİ”

Öte yandan bu önemli sorun, geçtiğimiz hafta Ankara Kızılcaham’da yapılan 5. Tıbbi Tedarik Kongresi’nde tartışılmış görünüyor. Kongrenin internette yayımlanan programında bakanlık bürokratı Muhammet Gülyurt’un “Tıbbi Cihazlarda Hurda Enkaz Köhne Yönetimi-Dünya Uygulamaları” başlıklı bir sunum ile anıldığı görünüyor. Eğer yapıldıysa bu tip sunumların kapalı ve dar katılımlı toplantılardan çıkıp bütün kamuoyunu aydınlatacak zeminlere taşınmasında büyük yarar var.

İmzalanmış olan sözleşmeler dolayısıyla belli ki bu “israf”ın (!) arkası gelecek. Yani şehir hastaneleri açıldıkça, oradaki patronlar kazansın diye kapatılan köklü ve daha küçük ölçekli hastanelerdeki cihazlar, ömürleri olduğu halde kullanım dışında tutulacak. Peki bu hurda işlerinden, yok pahasına satmaktan kim nemalanacak? Bütçede gereksiz kaynak savurganlığına yol açan bu işlemlerin sorumlusu kim olacak?

Bu sorun, yani şehir hastanelerinin açılmasıyla artan giderler, boşa yapılan harcamalar ve kayıplar tıbbi cihazla sınırlı değil. Ankara’da kapatılan hastanelerin hasta potansiyelinin tamamının Bilkent’teki Ankara Şehir Hastanesi’ne aktarılmadığı sektörün içindeki isimlerce dile getiriliyor.

Şehir hastanesinin uzaklığının caydırıcı olduğunu, kapatılan Numune’ye giden hastaların Ankara Hastanesi ve Gülhane’ye kaydığı belirtiliyor. Şehir hastanesinde her birinde farklı işlem yapılan kuleler arasındaki mesafe düşünüldüğünde neden caydırıcı olduğu daha iyi anlaşılıyor. Büyük büyük diye övünülen hastane içinde, bir kuleden diğerine gitmek için hasta yönlendirme aracı beklemek gerekiyor. Bu güçlükler yaşanırken ikinci bir şehir hastanesinin de açılması için hazırlıkların sürdüğü belirtiliyor.

BÜYÜK İHALEYE ERTELEME

Bu arada yeni bir gelişmeyi de paylaşalım. Bir önceki yazıda 30 Aralık’ta yapılacağını duyurduğum, teklifleri ABD Doları üzerinden alınacak. Sanayi İşbirliği Projesi kapsamındaki beş kalem tıbbi cihaz alım ihalesi ertelendi. Bu erteleme beşinci oluyor. İçeriği ve şartnamesi bir yana, bu kadar çok ertelemenin Kamu İhale Kanunu’na aykırı olduğunu belirtelim. Sahi 2 senedir yapılamadığı ya da bir nedenle yapılmadığı halde, bu ihaleden neden vazgeçilemiyor? Hangi ihale bugüne kadar beş kez ertelendi?