Hafta başında işsizlik rakamları açıklandı. Mevsim etkisinden arındırılmış üçer aylık hareketli ortalamaya göre, 2019 Temmuz ayında işsizlik oranı %14.3 olmuş. Aynı oran 2018’in Temmuz’unda %11.1 imiş. Yani geçen yıla göre işsizlik %3.2 gibi çok ciddi oranda artmış. Ayrıca, bu yılın haziran ayında işsizlik %14 iken, temmuzda %0.3’lük nispeten küçük bir artışla  %14.3’e çıkmış. Bunun anlamı, ekonomide bir yıldır devam eden küçülme sürecinde henüz dipten dönülmediğidir. Aslında geçen yılki %11.1’lik işsizlik oranı da çok yüksektir. İşsizliğin %5, hadi bilemediniz en fazla %6’larda dolaşması lazımdır. Demek ki, istihdamı artırma babında “piyasaya para şırınga etmek” dışında da yapılacak şeyler var. İşsizlik hiçbir zaman ve hiçbir ülkede “sıfır” olmaz. Hatta bırakın sıfırı, işsizlikte %1-2’yi hedeflemek bile enflasyonu ivmeleyici bir etki yapabilir. Bir ülkenin tüm tarlaları ekilemez, tüm fabrikaları tam kapasite çalışamaz. Çünkü bu hal, “optimizasyondan” uzaklaşmak demek olduğu için milli gelirin azamiye ulaşmasına engel olur. Aynı şekilde tüm emekçiler de istihdam edilemez.

ALMANYA’DA İSTİHDAM REFORMU

Almanya’da 2000’li yılların başında işsizlik %10 dolayında seyrediyordu.  Pek tabii büyüme hızı da düşüktü. Bu ortamda başbakan olan Gerhard Schröder (Kendisi ilk yıllarında AKP’nin sıkı destekçilerindendi) bu kısır döngüyü kıracak ve işsizliği azaltacak bir reform yapmaya karar verir. Schröder, bu reform paketini hazırlamakla, Volkswagen fabrikalarının Personel Müdürü Peter Hartz’ı görevlendirir. Peter Hartz, daha sonra soyadıyla anılan ünlü “Hartz Reformu”nu hazırlamaya koyulur. Taslak belli oldukça reform paketi kıyasıya eleştirilir. (Halen de bu eleştiriler sürüp gitmekte, hatta yürürlükten kaldırılması istenmektedir.) Bu reform işsizliğin %11.7’ye çıktığı 2005’te uygulanmaya başlar. 2012’ye gelindiğinde Almanya’da işsizlik %5.5’e düşer. Şimdilerde %3 dolayındadır. Aynı yıllarda Avrupa’nın birçok ülkesinde de benzeri çalışmalar yapılır. Hiçbiri Almanya kadar başarılı olamaz. Bizde de bu reformdan esinlenerek “esnek istihdam” başlığı altında işsizliği azaltıcı benzer öneriler geliştirildi. Ama “İşe adam bul yerine adama iş bul” diyen “ulusal kültürümüz” bu reformların hayata geçirilmesine izin vermedi.

HARTZ REFORMUNUN ESASI

Hartz reformunun ana fikri, “emeğin fiyatını düşürüp, talebini artırmak”tır.  Yani herkesin bildiği, “Fiyatı düşen malın talebi artar” diyen “arz-talep” ilişkisidir. Reformdan amaç, işçilerin gelirini azaltmak değil, “ürünün toplam birim maliyeti içindeki işçilik payını” (unit labor cost) düşürmektir. Bu amaca ulaşılması için reform paketinde Amerikalıların “easy hire-easy fire” dedikleri esnek istihdama imkân veren yasal ve kurumsal düzenlemeler düşünülmüştür. Bu amaçla, geçici işçi temin eden özel “iş ve işçi bulma” bürolarının kurulması teşvik edilmiş (Hatırlarsanız, ülkemizde en çok bu düzenlemeye karşı çıkılmıştı) ve 400 Euro’ya kadar vergisiz istihdama izin verilmiştir. Hartz Reform Paketi’nin bir başka amacı da “bireysel girişimciliği” (kendini işe almayı) teşvik etmekti. Bunun için “Ben A.Ş.” (Ich AGs) veya “tek kişilik anonim şirket” kavramı geliştirilmiş ve girişimcilere kredi desteği sağlanması öngörülmüştür. Bu yazının son sözü Peter Hartz’a aittir.

Son söz: Fikirler, uygulanabildiği kadar güzeldir.