Sevgili okurlarım, hemen ilk cümle olarak şunu belirteyim ki, yazacaklarım yanlış anlaşılmasın.

Bir “Futbol uzmanı” değilim.

Takım tutmam, maçları elimden geldiği kadar izlerim, futbolun ana kurallarını bildiğimi zannederim, hepsi o kadar...

Bu ülkede futbolun uzmanı olan yüzlerce spor yazarı var ama onlar her nedense belli konularda kalem oynatmaktan, yazılarında ve ekran programlarında yorum yapmaktan ısrarla kaçınırlar.

Hele adına büyük denilen kulüpleri karşılarına almaktan kesinlikle kaçınırlar.

Nedenini bilemem!

Yani ben bu konularda bir şey yazacak, ya da söyleyecek olsam, hadiseye sadece vatandaş mantığı ile yaklaşmaya çalışırım.

★★★

Önceki gece İstanbul’da oynanan Galatasaray-PSG maçını ekrandan izlemeye başlamadan önce bir şey dikkatimi çekti.

Galatasaray’ın açıklanan maç kadrosunda Allah için bir tek Türk futbolcu bile yoktu.

Hepsi yabancı.

Sadece o maç değil, lig maçlarında da aynı duruma sık sık tanık oluyoruz.

★★★

Özellikle adına “Büyük” denilen takımlarımız hep aynı şeyi yapıyor.

Paralar yabancılara bol kepçe akıtılıyor.

Bazıları işe yarıyor, bazıları fos çıkıyor.

Bu beyefendilere akıtılan paraların haddi hesabı yok. Milyonlarca Euro’yu her seferinde cebe atmakla da yetinmiyorlar.

Kendilerine son derece lüks konutlar, altlarına lüks arabalar veriliyor. Galibiyet primleri falan da işin cabası.

Ama iş bununla da kalmıyor.

Beyefendilerin hizmetine özel tercümanlar veriliyor.

İngilizce, Fransızca, İspanyolca, Japonca!..

Bu arkadaşların bazıları uzun yıllardan beri Türkiye’de oynuyor ama hiçbirinin aklına her
nedense “Biraz Türkçe öğreneyim de ayıp olmasın” demek gelmiyor!

★★★

Bir Türk takımı düşünün, uluslararası bir maçta sahaya 11 yabancı ile çıkıyor.

Memlekette Türk futbolcu hiç mi kalmadı kardeşim!

Galatarasay’ı önceki gece izlerken hep düşündüm...

“Yahu bu takım Birleşmiş Milletler Teşkilatı gibi olmuş.”

İçinde neredeyse 72 milletten oyuncu var, bir tane olsun Türk yok.

Bu nasıl iştir yaa!

★★★

Bunları yazdım diye sakın beni Galatasaray düşmanı olarak bellemeyin. Süper Lig dahil A’dan Z’ye bütün takımlarımız bunu yapıyor.

Ondan sonra da, tamamı borç batağı içinde debelenip duruyor.

Yüzlerce trilyon uçmuş gitmiş, kulüplerin borçları ayyuka çıkmış, hesabını soran yok.

Zaten bu borçları da kimsenin ödeyeceği yok!

Transfer edilen ve olukla para harcanan yabancıların çoğu yaş haddinden emekli olma sınırına dayanmış, bazıları onu da geçmiş durumda.

Son şanslarını Türkiye’de deniyorlar.

Yine vatandaş mantığımla aklıma bir soru geliyor:

Bu olanlar bizim yetenekli genç futbolcularımızın önünü kesmiyor mu? Futbol Federasyonu’nun bu konuda bir kısıtlama getirmesi gerekmez mi? 

★★★

Sevgili okurlarım, söz hazır futboldan açılmışken, daha önce yazdığım bir konuyu bugün de yinelemek istiyorum.

Lig maçlarında göstermelik olarak okunmakta olan İstiklâl Marşı olayı artık sonlanmalıdır zira maçlarda anlamını yitirmiştir.

1990’lı yıllarda PKK terörü iyece azmıştı, her gün şehit haberleri gelirken toplum tepkiliydi.

Maçlarda İstiklâl Marşı olayı işte öyle başladı. Önce coşkuyla söylenirdi, aradan yıllar geçti ve hadise tavsadı.

Şimdi göstermelik olarak çalınıp okunuyor. İşin hiçbir coşkusu kalmadı.

Bilmeden bile olsa her maç öncesinde İstiklâl Marşı’mıza saygısızlık sergilediğimizin artık farkına varmamız gerekiyor.